Cem Sultan taht kavgası nedeniyle Osmanlı topraklarından ayrıldıktan sonra Vatikan’a konuk olmuştu.
Hristiyanlar onu Osmanlı tahtına karşı “rehin” olarak kullandılar.
Cem, şairdi.
Resme yakındı.
Peki…
Cem Sultan’ın oğulları Şehzade Ali, Murad ve Oğuz ne oldular?
Kızları Gevher Melek ve Ayşe Sultan batıda hangi tahtlara gelin gittiler?
Bilinmiyor.
…………………
İtalyanların yüzyıllar öncesinden çığlığı:
“Mamma, li Turchi!”
Yani “Anne Türkler!..”
Osmanlı’nın Avrupa’da saçtığı dehşetin ifadesi.
“Türkler, günahlarımızın cezası, Tanrı gazabının kırbacı” demişler.
“Kurtuluşlarının ahirete, dünyanın Türklere kaldığına” inanmışlar.
Korkuları “1600’de bekledikleri kıyametin habercisi.”
Nostradamus kehaneti!..
……………………
Yukarıdaki satırlar değerli hocamız Gündüz Vassaf’ın “RESSAMIN İSYANI” adlı romanından. (*)
Bazı kitapları “keşke bitmese” duygusuyla okurum.
Bu da onlardan biri.
“Sanat dünyasına gök taşı gibi düştü” diye de anılan ressam…
Caravaggio için “dünyaya resmi öldürmek için gelmiş Deccal” diyenler de vardı.
Roman Caravaggio’nun yapıtlarının ve yaşamının izlerinde bir sanat tutkununun notları.
Her sayfasına serpilmiş çok ilginç anekdotlar.
Romanın akışını ve gizemini bozmadan bazılarını yansıtıyorum.
Sıra ya da tematik bir grup oluşturmadan rastgele seçmelerle bir harman.
DÜELLO YAPAN RESSAM
Caravaggio en az resim yapmış ama hakkında en çok kitap yazılmış ressam.
Sadece 66 tablo.
Oysa Cezanne 1300 tablo yapmıştı.
Van Gogh hayattayken ancak 1 tablosunu satmıştı ama 900 tablosunu kardeşine miras bırakmıştı.
Caravaggio’nun resim kopyaları çok sayıdadır.
Kendi bile kendi resminin kopyasını yapmış.
Resimlerinin kopyalarının da kopyaları var.
1618’de bir düelloda adam öldürmesi üzerine Papa’nın hakkında çıkardığı ölüm fermanı nedeniyle kaybolmuş.
Sadece cismiyle değil sanatıyla da…
400 yıla yakın süreyle adından hiç söz edilmemiş.
Taa ki 1951’de Milano’da resimlerinin sergilenmesine kadar.
Artık “dünyanın en iyilerinden” sayılıyor.
İSA’NIN SÜNNET DERİSİ
Hollywood sinemasının ünlü yönetmeni Martin Scorsese “Caravaggio, sinemanın öncüsüdür. Onun tabloları olmasa sinemamı yapamazdım” demiş.
………………..
1 Ocak, İsa’nın “sünnet günü.”
Yani 31 Aralık’ın 1 Ocak’a evrildiği gece Dünya bir bakıma İsa’nın sünnet gününü de kutlamış oluyor.
Yahudi olarak doğan İsa’yı 7 günlükken sünnet etmişler.
Hristiyanlar bu sünneti kutlarken aynı zamanda “Yahudileri İsa’nın katilleri” diye yüzyıllarca katlettiler.
Leo Allatius 19. yüzyılda “PREPİCİUM (Kutsal Deri)” de bakın ne yazmış:
“Satürn’ün sonuncu halkası, İsa’nın halka şeklindeki sünnet derisiymiş.”
İsa’nın sünnet derisi İmparatoriçe İrini’nin, Kral Charlemagne’e düğün hediyesi olmuş.
Onlar da sonradan bu “kutsal deriyi(!)” Vatikan’a bağışlamışlar.
İtalya’da yılbaşlarında bu “kutsal deri (!)” törenle sokaklarda dolaştırılırmış.
Mucizesine inananlar toplu ayinlere katılırmış.
“Deri’nin çakmaları” çıkınca Vatikan konuyu kapatmış.
(Not: “Bu deri nasıl yüzyıllarca korunabilmiş, tahnit mi edilmiş?”)
……………………
Mısır’da da sünnet var ama Kadim Yunan -mükemmel erkeğin dokunulmazlığı- gerekçesiyle sünneti benimsememiş.
……………………
Edebiyatta ilk roman yazarı olan Cervantes, Kılıç Ali Paşa’ya esir düşmüş.
Fidye ödeyip kurtulmuş.
Kılıç Ali aslında bir İtalyan.
Müslümanlığa geçmeden önceki adı Giovanni Dionigi Galeni…
Malta adasının kuşatmasında da vardı.
Kılıç Ali ganimetlerinden servet sahibi olmuş, İstanbul Salı Pazarı’nda kendi adına cami yaptırmış.
KADİM TANRILAR
Tek Tanrılı dinlere geçmeden öncesinin inanç dünyası içinde birkaç satır…
……………………
Orta Afrika’da Boshongola’rın tanrısı “Bumba…”
Başlangıçta her yer karanlık, her yer su.
Bumba’nın midesine kramp girmiş.
Kusunca güneş doğmuş.
Güneş suları kurutunca ortaya toprak çıkmış.
Bumba’nın sancısı sürdüğünden tekrar kusunca dünyayı tamamlamış.
Ay ve yıldızlar…
Ardından hayvanlar…
Sonunda ilk insan “Yoko Lima…”
Mısırlıların 3 bin yıl inandıkları altın yıllarının Tanrısı.
“Atum” çift cinsiyetli… Erkek ve kadın…
Gölgesiyle sevişmesinden sonra, tükürünce oğlu “Şu”, kusunca kızı “Tefnut” doğmuş.
Tahiti’li “Ta’aroa” yaratıcıların yaratıcısı…
Kendini evrene dönüştürüp, yani evren olmuş. (Hiç de mütevazi değil! G.C)
İSA VE BUDİZM
İsa’nın -gerçekten yaşadıysa- hayatında esrarengiz bir boşluk var.
Ergenlik çağına geldiğinde ortadan kaybolmuş.
İncil’de yazılmayan, nerede olduğu bilinmeyen kayıp 12 yılda İsa neredeydi?
“Hindistan’da bir Tibet manastırında, Budizm etkisi altında yaşadığını” yazanlar var.
“Aranızda günahsız varsa ilk taşı o atsın” sözü, çağının sert söylemlerine göre çok yumuşak…
Budizm etkisi mi?
Schopenhauer da “o 12 yılda İsa’nın annesiyle Mısır’a kaçtığında Hint etkisinde kaldığını ve Mısırlı rahiplerle yakınlığını” anlatır.
……………………..
Vatikan okur yazar olmayan kitleleri kendine -kitapla bağlayamadığı için- dini resimlere başvurmuş.
Ressamlar genellikle güzel, pırıltılı, üzerlerinde ışık huzmeleri olan kutsal insanları çizmiş.
Caravaggio ise kirli tırnaklar, yırtık giysiler içinde perişan insanları…
……………………..
Rumlar İstanbul’da 1182 yılında dünya tarihinin en büyük kıyımlarından birini yapmış.
Şehirdeki 60 bin Latin vatandaşı katletmiş.
Katolik Kardinal’in kafasını kesip, bir köpeğin kuyruğuna bağlamışlar, hayvanı sokaklarda kovalamışlar.
60 bin Katolik’ten geri kalan 4 bin kişi Türklere köle olarak satılmış.
………………………
Artuk Kralı II. Sargon “rahiplerin ne kadar yalan söylediklerini herkes bilir. Onların ağzından çıkanlarla benim bağırsaklarımdan çıkan arasında fark yoktur” demiş. (Vatikan cinsel skandalları Artuk Kralını yüzyıllar sonra hala doğrulamakta.)
………………………
Kitabı yarıladım, “çabuk bitmesin” diye her akşam 40,50 sayfalık dozajlarla okuma keyfine devam…
Teşekkürler değerli Gündüz Vassaf hocam.
…………………….
(*) Everest yayınları…
Musevi camiasının ‘Yom Kippur’ Bayramını kutluyorum.