Yüce Atatürk’ümüz bir kez daha “birleştirici” oldu.
“Aynı karede olmayız” diyen Fenerbahçe ve Galatasaray yöneticileri Riyad’daki “Atatürk vetosuna” karşı omuz omuza tavır koydular. Bütün milletimiz de onların arkasında durdu.
Olayın özü şöyle:
Galatasaray ve Fenerbahçe arasında Süper Kupa maçının Riyad’da oynanması kararından sonra şöyle bir protokol yapılmış.
İstiklal Marşı okunacak.
Şehitler için saygı duruşu olacak. “Memleketim” gibi Türkiye’de sevilen ulusal mesajlı şarkılar yayınlanacak.
Ancak kulüplerden gelen ve -protokolde olmadığı gerekçesiyle- reddedilen- pankart ve tişörtlere Suudi Arabistan’dan onay çıkmıyor.
Futbolcuların sahaya “yurtta sulh, cihanda sulh” pankartını taşıyarak çıkmaları ise “siyasi mesaj” olarak görülüyor.
Gazetelerde okudunuz, televizyonlarda izlediniz Galatasaray ve Fenerbahçe yönetimi “kırmızı çizgimiz Atatürk’tür” mesajını vererek “sahaya çıkmamak” kararını alıyorlar.
KAZANIRSANIZ ÖLÜRSÜNÜZ
1963’te Sovyetler Birliği’nde “Üçüncü Devre” adlı bir film gösterime girdi.
Aynı yıl Macar yönetmen Zoltan Fabri de “Cehennemde İki Devre” filmini çekmişti.
Bunlar, Nazi subayının “kazanırsanız öleceksiniz” tehdidi altında oynanan bir maçın dramını yansıtıyordu.
O maçın 70’inci yıldönümünde bu kez aynı 90 dakikayı anlatan “Rusya-Ukrayna-Almanya” ortak yapımı “Maç” adlı film de gösterime sunuldu.
(2012)
……………….
Simon Kuper’in “FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR” adlı kitabında da ortaya koyduğu gibi bu filmler “milli duyguları ateşleyen yoğun duygu dinamiğinin” de bir örneğidir.
Futbolcular “kurşuna dizilmeyi, idamı” bile göze alabilirler.
ÖLÜM MAÇI
11 yürekli adamın futbol sahasında Nazi rejimine karşı çıktığı “ölüm maçı”nı anlatayım…
Yıl 1972…
Hitlerin orduları Ukrayna’yı işgal etmiştir.
Tümgeneral Friedrich Georg Eberhardt Kiev’in beyaz eldivenle yönetilemeyecek kadar büyük ve kalabalık bir kent olduğunu düşünür. Gözdağı vermek için kentin en önemli kişilerini idam etmeye başlar.
Buna karşılık “sıradan” Kievlilerin de gazını almak için başka bir şeyler yapmak ihtiyacını duyar. Aklına futbol gelir.
O sırada Kiev’in bir numaralı ekmek fabrikasının yöneticisi ve işgal öncesi profesyonel kaleci olan Nikolai Truscvich de Kiev’li eski profesyonel futbolcuları bir araya getirmiş “Start” adlı bir futbol takımı oluşturmuştu. Generalin kafasında da toplumun dikkatini başka yerlere, örneğin futbola çekmek fikri olduğu için Start takımı Naziler tarafından hoş karşılanır.
Aslında Nazi yönetiminin ilk birkaç ayında futbol yalnızca “Aryanların (katıksız/saf Alman ırkından olanlar)” tarafından oynanmasına izin verilmektedir.
Generalin emriyle Kievlilerin Start takımı da karşılaşmalara dahil edilir.
Start Nazilerin kontrolünde ve Nazi rejimiyle bağlantılı Kievlilerin kurduğu Ruch’u, Macarlardan oluşan bir başka takımı ve bir Alman topçu birliği takımını üst üste yener; “3 maçta 20 gol attı.” Generalin nevri döner.
YENİLMEZ ALMAN EKİBİ
Hava savunma 11’i anlamına gelen bir kelimenin kısaltılmışı “Flf” adlı takım “yenilmez” olarak bilinmektedir.
“Ein Volk, ein Reıch, ein Fuhrer (tek Ulus, tek İmparatorluk, tek Lider)” sloganı kulübün beslendiği ve beslediği özsuyudur.
General işte bu takımı Start’ın karşısına koyar.
Böylece Ukrayna takımına gereken ders verilmiş olacaktı.
İlk maç 6 Ağustos 1942’de oynanır.
Tribünler tıklım tıklım Alman askerleriyle doludur. Start ilk yarıyı 1-0 önde bitirir.
General Ebehardt son derece rahatsızdır.
Devre arasında Ukrayna’lılara “kazanmaları halinde idam edilecekleri” mesajını söyler.
Start karşılamayı 4-1 kazanır.
Sahadan çıkarken oyuncularına Alman askerleri “yıldırma amaçlı” ateş açarlar.
Oyuncular soyunma odasında bir süre Naziler tarafından “alınıp götürülmeyi” beklerler.
Ancak kapılarını açan olmaz.
Bunun yerine, Kiev’li oyuncular -ceza olarak- antrenmandan men edilirler.
Fiziki güçlerinin azalacağı ve “rövanşın da uzamayacağı bir süre içinde” maçın tekrarlanması kararı alır.
Satart’lı futbolcuların kulaklarına kazanırsanız ölürsünüz sözleri yankılanmaktadır.
Bu nedenle 9 Ağustos’taki rövanşın adı “ölüm maçı” olur.
Maç başlamadan önce Start soyunma odasına beklenmedik bir ziyaretçi girer; bir “SS” subayı.
Şöyle der:
“Hakem benim. Hiçbir kuralı ihlal etmeyin. Oyundan önce rakiplerinizi bizim tarzımızda selamlayın. (Sağ kolunu öne uzatarak yaşasın Hitler diye bağırılan Nazi selamı.)
Taraflar sahaya çıkarlar.
Start oyuncuları yumruklarını göğüslerine vurarak “FizcultHura” diye bağırırlar.
Bu bir Sovyet vatansever çığlığıdır.
“Ölüm” tehdidine rağmen “Start” devreyi 3-1 önde bitirir.
İkinci devre başlamadan önce bir “SS” subayı gene soyunma odasına gelir.
Tehditkar ses tonuyla “galip gelirlerseniz neler olacağını biliyorsunuz” der.
Ama Start geri adım atmaz.
Maç Start’ın 5-3 galibiyetiyle sonuçlanır.
BÜYÜK HAKARET
Bu da yetmezmiş gibi Start’ın savunma oyuncusu Klimenko Alman savunmasını ve kalecisini çalımlayarak Alman kalesinin tam önüne gelir ve orada durur.
Üst direğin üzerinde asılı olan Nazi bayrağına sırtını döner. Topu kaleye değil sahanın ortasındaki yuvarlağa doğru yollar.
Naziler için bundan daha aşağılayıcı ne olabilirdi ki!
O gün değil ama birkaç gün sonra futbolculardan bazıları vurulur, bazıları toplama kamplarına gönderilir ve oralarda infaz edilir.
Bir kaçı da kaçabilir.
……………………
Evet Simon Kuper haklı.
Futbol asla sadece futbol değil…