Siyasette “24 saat bile uzun süredir” söylemi 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e aittir.
Kim bilir kaç kez yaşanan olaylarla doğrulandı.
Dün bu köşede “ibrenin Abdüllatif Şener’in CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığına yöneldiğini” yansıtmıştım.
Bir sonraki gün bu kez “ibre Muharrem İnce’ye” döndü.
O kadar ki...
Daha “favori” gözüken İlhan Kesici bile dün gazetecilere “Sayın İnce CHP’nin adayı olarak açıklanacak. Ben de kendisini tebrik ettim” mesajını verdi.
Ama...
Gene de ihtiyat notu düşmekte fayda var.
Abdüllatif Şener’in ilk “Cumhurbaşkanlığı sürprizi” anılarımda hayli eskiye uzanır.
Kanal D’de bir davete katılmıştı.
AK Parti hükümetinin bakanıydı.
Ayaküstü sohbetimizde “Cumhurbaşkanı seçimi yaklaşıyor. Bütün Cumhurbaşkanı seçimleri sancılı olmuştur” demişti.
Doğrusu şaşırmıştım.
O zamanki Anayasa’ya göre, Cumhurbaşkanı milletvekilleri tarafından seçiliyordu.
AK Parti çoğunluğu büyüktü.
Herhalde aday da AK Partili olacaktı.
24 Haziran’ın “sandıklarda ittifak” fotoğrafı artık netleşiyor.
Bir tarafta AK Parti ve MHP ile onlara katılan BBP (Büyük Birlik Partisi)...
Öte tarafta ise henüz kesinleşmiş değilse bile sona yaklaşılan CHP, İYİ Parti, DP ve Saadet Partisi’nden oluşacak 4’lü blok.
HDP ya yalnız girer ya da “marjinal sol partilerle” ittifak yapabilir.
İYİ Parti’nin tavrı nedeniyle 4’lü bloka katılması uzak ihtimal gibi görünüyor.
Hüdapar’ın da AK Parti-MHP blokuna katılma olasılığı var.
24 Haziran’da seçmen için biraz “sofistike” bir oy pusulası...
....................
Bugün 1 Mayıs...
“Emekçilerin bayramıdır”, kutlu olsun.
Bugünün bir özelliği de “Taksim’de kutlama” tartışmalarının -neredeyse- gerilerde kalmış olmasıdır.
“Taksim” 1 Mayıs 1977’de kana bulanmıştı.
34 ölü, yüzlerce yaralı...
Meydan tıklım tıklım dolmuşken, “sular idaresi” diye bilinen duvarın üzerinde ansızın beliren ve kimlikleri hâlâ saptanamayan bir grup, otomatik uzun namlulu silahlarla meydana kurşun yağdırmışlardı.
Yaşamını yitirenlerin bir kısmı, panik halinde kaçışan kalabalığın ayakları altında ezilmişti.
Hatırlandıkça kahreden bir kâbus gündü.
SEÇİMLER yaklaşırken, kamuoyu araştırmaları yağmurunun bulutları ufukta. Keşke “soru -cevap” klasik yönteminin ötesinde “milenyum kuşağının” yeni teknolojileri de uygulansa.
Emel Temuçin bir süre bankacılık yaptıktan sonra “müşteri deneyimi” çalışmalarını genelleştiren eğitimler almış.
“Nörobilim” dalında “nöropazarlama” üzerinde uzmanlaşmış.
Anlatayım:
‘ Karşılaştığımız uyaranlara “fizyolojik” tepkiler veririz.
Kalp atışımız, kan basıncımız, vücut ısımız, gözbebeğimiz farklılaşır, beynimizin farklı bölümleri farklı derecede elektriklenme yaşar.
İşte “nörobilim”in tüketici davranışının altında yatan duygu ve düşünceleri aydınlatmayı amaçlayan “nöropazarlama” böyle ortaya çıkmış.
Cuma namazından sonra 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gazetecilerle ayaküstü kısa bir sohbet yaptı.
“Cumhur-başkanı adaylığı” konusundaki soruları şöyle yanıtladı:
“Cuma sonrası değil de daha etraflı konuşmak için yarın bir basın toplantısı yapıyorum...”
.....................
Merhum Abdi İpekçi’nin “son anda bir sürpriz olmazsa” ifadesini bir kez daha kullanarak, “herhalde kendi adaylığı eksenindeki söylentileri noktalayacağını” öngörmek mümkün.
Meral Akşener “Ben de adayım” demiş.
CHP’nin kanaat önderleri “Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı olarak hiç düşünmedik, bundan sonra da düşünmeyiz” mesajını vermiş...
Geriye sadece
CHP’den İYİ Parti’ye 15 milletvekili transferini sızıntısız gerçekleştirme hüneri, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü “ittifak dışındaki” partilerin ortak adayı yapma operasyonunda gösterilemedi.
Güya -gizli- çok yönlü diyaloglarla bu formül hayata geçirilmeye çalışılıyordu.
Ama...
Her gün “Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı” gazete sayfalarında TV haberlerinde, tartışma programlarındaydı.
Zaten “çok bilinmeyenli”, çözümü zor bir denklemdi, böyle “göz önünde incocnito (*)” haliyle büsbütün düğüm haline geldi.
Şimdi...
Birinci turda “her partinin kendi Cumhurbaşkanı adayını göstereceği” siyaset normallerine makas değişikliği yapıldı.
Partiler ve özellikle CHP
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için “muhalefet ortak Cumhurbaşkanı adayı” girişimi “siyasi tarih arşivine kaldırıldı” denebilir.
Meslek büyüğümüz merhum Abdi İpekçi böyle durumlarda bile gene de bir ihtiyat payı bırakır, “son anda sürpriz gelişme olmazsa” diye yazardı.
Ancak durum budur.
....................
Abdullah Gül’ün -HDP hariç- “ittifak karşıtı muhalefet partilerinin ortak adayı olması” SP’nin projesiydi.
Zaten tutmayacağı başından belli olan bir maya görüntüsündeydi.
Çünkü...
1- Meral Akşener çok önceden