Güneri Cıvaoğlu

Öyle görünüyor ki...

Adayların parti formalarını terden sırılsıklam yapacağı bir seçim olacak bu.

“Parti forması” ifadesini kullanmamın sebebi şöyle:

Daha önceki seçimlerde “marjinal” denebilecek oy oranları “umutsuz vaka” partilerin pek de gayret göstermedikleri bir gerçektir.

“Nasıl olsa yüzde 10 barajına yaklaşamayız bile” düşüncesiyle “dostlar alışverişte görsün” kabilinden yarışmaz ama yarışır gibi yaparlardı.

Bu defa öyle değil.

İttifaklar mümkün hale gelince, hepsinin parlamentoya az sayıda da

Elbette “milletvekili transferleri” ile siyaset yıllarının geride kalmış olması ortak psikolojimizdir.

Zamanında çok çektik o “Meclis aritmetiği” ayak oyunlarından.

Anılar galerimizden birkaçını yansıtayım.

..................

Merhum Osman Bölükbaşı müthiş bir hatipti, siyaset mizahı da iyiydi.

Partisinden bir yeni milletvekili, seçimin hemen sonrasında, mazbatasını aldıktan 3-5 gün sonra ansızın başka partiye geçivermişti.

Osman Bölükbaşı’nın, bunun üzerine söylediği söz şöyle olmuştu:

“Kız zannetmiştik, meğer değilmiş.”

Şeffaf Oda’da “konsept” kabare, konuğum ise Nükhet Duru.

Nükhet Duru’nun kabaresi “Beni Nükhet Duru Sanıyorlar” Türkiye turnesinde... Bu turnelerden biri de Şeffaf Oda’da... Şarkılar ve mizahla harmanlanmış “Beni Nükhet Duru Sanıyorlar” kabarede, Türk pop müziğine damgasını vuran Nükhet Duru’nun 40 yılı bulan müzik kariyeri acı ve tatlı anıları, yol arkadaşları, 70’ler, 80’ler ve 90’lar anlatılmakta.

***

Nükhet ile yapılan “nehir söyleşilerden” hareketle tasarlanmış. Ne güzel olmuş. Şeffaf Oda’da işte bu kabarenin bir bölümü var.

Ajda Pekkan, Emel Sayın, Sezen Aksu taklitleriyle, Nükhet hepimizi kahkahaya boğuyor. Nükhet çocuk yaşta müziğe başlamış. Annesi o eve geç kaldığında hemen karakola haber veriyormuş. Nükhet altın kalplidir; boşandığı eşinin yeni eşinden olan çocuğuna bere, atkı örmüş.

“Şu anda hayatımın en güzel yıllarını yaşıyorum” diyor. “80 yaşına da gelsem sahneye çıkarım, inşallah ruhumu sahnede teslim ederim” diye ekliyor.

Çizgi film izliyor, hatta çizgi film karakterlerinin taklitlerini yapıyor.

Dünyanın iyi futbol yazarla-rından Simon Kuper’in yazdığı kitabın adı şöyle:

“Futbol Asla Sadece Futbol Değildir.”

Perşembe günü Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi de “asla futbol değil.”

Siyasette “uçuşan hakaretlerden” bunaldığımızda “spor” sığınağımız vardı.

O alanda “kirlenme” yurdum insanını -neredeyse- seçeneksiz bırakıyor.

Ergen yıllarımda Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaşlı ayrımı olmaksızın tribünlerde maç izlediğimiz, Fenerbahçelilerin Metin Oktay’dan füzeleri; Can Bartu’nun, Lefter’in karşısındakileri şaşkına çevirdiği çalımlarını Galatasaraylıların alkışladığı; Beşiktaş’ın her kulüpten seyirci tarafından alkışlandığı “nostaljiyi” geçtim...

Ama “son yıllarda artık” tribünler “zıvanadan” çıktı.

.................

Bir dizi soru işareti.

.............

1- “İYİ Parti seçimlere girebilecek mi?”

Meral Akşener “Yasanın öngördüğü bütün koşulları karşılamış durumdayız. Elbette gireceğiz” mesajını veriyorsa da farklı görüşlerle durumu tartışılmakta.

Yasaya göre “seçimden 6 ay önce 41 ilde teşkilatlanmış, büyük kongresini yapmış olması” gerekiyor.

Bu takvimdeki “6 ay önce büyük kongresini yapmış olmak şartı” gri bölgede.

“24 Haziran’la tam örtüşmediği” söylenebilir.

Ancak...

24 Haziran’da seçim...

Dün Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin görüşmesinin sonucu “erken seçimden” de daha yakına sandıkların kurulması...

30 Ocak 2018 tarihinde bu köşedeki yazımın başlığı şöyleydi:

“Baskın seçim mi?”

..............

Yazı şöyle başlıyordu:

Demokrasilerde “baskın seçim” diye bir gerçek vardır.

Yıllar önce İngiltere’nin iz bırakan kadın Başbakanı Margaret Thatcher’ın Özal’a ikili görüşmede gülerek,

Bundan 6 aya yakın tarihte (25 Ekim 2017) şöyle yazmıştım.

“Türkiye’de iki şey konuşulmaya başlandı mı arkası gelebilir; erken seçim ve hapishane- dekilere af...”

O tarihte gazeteciler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “erken seçim” soruları yöneltmeye başlamışlardı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “erken seçim çağrısı” yapmıştı.

Havada “erken seçim” kokusu yayılmaktaydı.

Dün de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir kez daha “sandıkların kurulması” için konuştu.

“Böyle devam edemez” mesajını verdi.

Bugün, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilecek.

Suriye “patlamadan” önceki durumu hatırlayalım.

Ne PYD vardı, ne YPG, ne SDG.

Baba Esad zamanında Türkiye bastırınca Abdullah Öcalan Suriye’den çıkarılmıştı.

PKK’nın kampları kapatılmıştı.

Suriye Kürtlerinin varlığı ise dolaylı olarak telaffuz edilmekteydi.

PKK’nın Kandil yapılanmasında “Bahoz Erdal diye birinin Suriye Kürdü olduğunu ve Kuzey Suriye’deki marjinal Apocuları temsil ettiğini” biliyorduk. Pek de önemsenmiyordu.

.....................

Şimdiki fotoğrafa bakalım.