MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli “siyaset satrancının” ustası.
Ya da siyasi mücadelenin “kurmayı...”
Zamanlaması ince ayarlı hesaplanmış “hamleler” ve ölçülü “geri çekilmeler” onu ve MHP’yi “oyun kurucu” statüsünde tutuyor.
....................
Bakın...
“Melih Gökçek hamlesine...”
AK Parti’nin -hiçbir gerekçe göstermeksizin- “metal yorgunluğu gibi” bir genellemenin içine koyarak Ankara Belediye Başkanlığı’ndan istifa ettirdiği Gökçek “Bahçeli hamlesiyle” adeta yeniden doğdu.
Yerel seçimlerde AK Parti’yle ittifak olmayacağı kesinleştikten sonra MHP kaynaklarından siyaset kulislerine
Başsavcılık açıklama yaptı.
Tespitlerine göre “Cemal Kaşıkçı Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolos-luğu’nda boğularak öldürülmüş, cesedi parçalara ayırılmış, yok edilmiş.”
Gazetelerin, TV’lerin “güvenilir kaynaklara dayanarak” diye yansıttıkları haberler bu açıklamayla “resmi iddia” haline gelmiş bulunuyor.
Mahkemede hâkimler bu iddia üzerine kurulmuş davayı karara bağlayacaklar.
O halde Başsavcılığımızın 1- “boğularak öldürme” 2- sonrasında “parçalara ayırma” ve 3- “yok etme” aşamaları için ciddi dayanaklarının olması gerekir.
“Cinayet sırasında seslerin kaydı” ve “cesedin parçalanmasını gösteren görüntüler” olduğu yolundaki haberler böylece “resmi iddianameye” dönüşme aşamasında.
........................
Fakat...
3. havalimanının “resmi açılışı” 29 Ekim’de yapıldı.
“Dünyanın en büyük havalimanı” ya da “Hayır, Çin’den sonra ikinci en büyük” gibi tartışmalara girmiyorum.
Avrupa ve Batı coğrafyasının “en büyük cazibe merkezi” olması zaten “küresel” çaptadır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da son konuşmalarında -yanılmıyorsam- “Dünyanın en büyük havalimanlarından biri” dedi.
“Büyüklük” kriteri de “tek” değil.
- Büyüklüğü mü?
- Hava trafik kapasitesi mi?
- Yıllık yolcu sayısı mı?
İŞTE tam 95 yıl önce bugün...
“Efendiler yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” demişti.
Yarın Cumhuriyet’in 95. kuruluş yılı.
Biz de Şeffaf Oda’da Cumhuriyet Bayramı’nı bugünden kutluyoruz.
Konuğumuz Cumhuriyet kadını Candan Erçetin. Atatürk yaşasaydı
onunla gurur duyardı.
.......................
Atatürk’ün izinden giden bir sanatçı o.
ÇARŞAMBA ve perşembe geceleri Türkiye futbolunun “uluslararası arena” günleriydi.
Öncesinde de Milli Takım maçı vardı.
Aldığımız sonuçları tartışmayacağım.
Sadece büyük Atatürk’ümüzden bir “futbol anısı” yansıtayım...
......................
Atatürk bir gün, ani bir kararla kalkıp yakın arkadaşlarından Kılıç Ali’yi evinde ziyarete gitti.
Kapıyı Kılıç Ali’nin oğlu Gündüz Kılıç açtı.
Sonraki yıllarda Türk futbolunun efsanevi isimlerinden biri olan, herkes tarafından çok sevilen Gündüz Kılıç (Baba Kılıç), o yıllarda henüz gençti.
1960’lı yılların sonu...
27 Mayıs 1960 darbesiyle yönetime geçen askerler, iktidardaki DP milletvekillerini, bakanlarını, başbakanını ve cumhurbaşkanını Yassıada’da yargılamış ve Başbakan Adnan Menderes’i, iki bakanı idam ettirmişti.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve diğer milletvekilleri bir süre hapiste yattıktan sonra tahliye edilmişlerdi.
Ancak...
“Seçilme hakları” yoktu.
Bayar ve arkadaşları dönemin genç başbakanı Süleyman Demirel’e “siyasi haklarımızın iadesi” diye bastırıyorlardı.
Demirel ise o yıllarda hâlâ siyaset üzerinde vesayeti hissedilen ve buna karşı olan asker ile tabanını oluşturan siyasi görüşün baskısı arasında sıkışmıştı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi MbS (Muhammed bin Selman) gittikçe köşeye sıkışmakta.
Son olarak gazetecilerin “Veliaht Prens’in Kaşıkçı’nın öldürülmesinde rolü olup olmadığı” yolundaki sorusuna ABD Başkanı Trump “O seviyede karar verebilecek insan ancak Veliaht Prens olabilir” cevabını verdi.
Ciddi bir tavırdır bu.
İngiliz “Guardian” gazetesinde ise -mealen- “Suudi Veliaht Prens’in kaderi Erdoğan’ın elinde” diye yazıldı.
İmada bulunulduğu izlenimi veren sözcükler bunlar.
Yani...
Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz’in oğlu Veliaht Prens’in ayağını kaydırması için sıkıştırma “algısı...”
.......................
CUMHUR İttifakı’nın “yerel seçim ittifak ayağı” boşluğa basmış gibi...
“Gibi” sözcüğünü kullandım çünkü Türkiye’de siyaset için kesin konuşmak bazen mahcup eder.
9. Cumhur-başkanı Süleyman Demirel’in “Siyasette 24 saat uzun zamandır” vecizesi, kesin konuşmanın “akıl frenidir.”
Gerçi MHP Genel Başkanı Bahçeli grup toplantısında “Yerel seçimde ittifak yok. Kendi adaylarımızı göstereceğiz” açıklamasıyla yol ayrımının işaretini verdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Madem öyle, o halde herkes kendi yoluna” diye özetlenecek bir cevap verdi ama gene de bir ihtiyat payı bırakmakta fayda var.
.......................
Şimdi artık ikisi de görünmezler âleminde olan Abdi İpekçi ve Cüneyt Arcayürek’le ilgili bir anı...
Abdi Bey yazılarında daima ihtiyatlıydı.
“Eğer son dakikalarda bir gelişme olmazsa”