İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın protokoldeki yeri dördüncü sırada. Protokol listesine göre bir numarada vali, iki numarada milletvekilleri, üç numarada en büyük askeri garnizon komutanı olan amiral ya da general...
Ak Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adayı Binali Yıldırım.
“Kesinleşmiş” gözüyle bakılıyor.
Siyaset kulislerine göre, istediği ilçe belediye başkan adayları üzerinde de mutabakat sağlanmış.
Binali Yıldırım halen uygulanmakta olan protokolde -Cumhurbaşkanı liste üstü olduğu için- TBMM Başkanı olarak bir numarada.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilirse, atanmış vali, garnizon komutanı, general ya da amiral ve seçilmiş bir kısım yeni milletvekillerinin arkasında mı saf tutacak?
Bakanları karşılayacak, uğurlayacak?
Bu soruları daha önce bu köşede yazmıştım.
Ülkelerin kaderi bulunduk-ları coğrafyadır...
Türkiye işte bu gerçeğin sancılarını yaşamakta.
Kumun petrol ve kanla yoğrulduğu Ortadoğu dünyanın nabzı gibi...
İşte son kanıt.
ABD Başkanı Trump gazetecilere “Suudi Arabistan’ı ben razı ettiğim için petrol fiyatları bu seviyede. Suudi Arabistan’a yaptırım olursa petrol 150 dolara fırlar” dedi.
Petrolün varili 150 dolar olursa sadece ABD değil, dünya ekonomisi yıldırım çarpmışa döner.
Ekonomiler domino taşları gibi art arda yıkılır.
Sadece bu senaryo bile Ortadoğu sahnesinin nasıl netameli olduğunu ortaya koymakta.
Havada belediye başkan adaylarının adları uçuşuyor.
İsimler üzerine yorumlar yapılıyor.
Ama...
İsimlerin gölgesinde kalan bazı “belirleyiciler” konuşulmamakta.
Şöyle ki...
....................
AK Parti 2 milyon seçim görevlisiyle internet ortamında yerel seçimler için çalışacak.
Mahalle ve sokak sorumlularına kadar uzanan, gençleri ve kadınları da kapsayan 2 milyon AK Partili seçim görevlisi...
Seçim ittifaklarının, “kutuplaş-maları yumuşatmak” gibi bir katkısı da olmakta.
“Sağ-sol...”
“Muhafaza-kâr - devrimci/evrimci...”
“Kitle partisi - milliyetçi...”
“Ümmetçi - ulusalcı...”
Bu ve diğer “sosyal ve siyasal” karşıtlıklar eksenli siyasi partiler “seçim ittifakları” platformlarında bir araya gelerek kırılmaları, kutuplaşmaları, karşıtlıkları harmanlıyorlar.
Toplum içinde farklı kamplar arasındaki sert kabuklar kırılıyor.
Ön yargılar yumuşuyor.
ŞEFFAF Oda’da bu hafta konuklarım, iki simge isim...
Biri tiyatroda, diğeri müzikte...
Haldun Dormen ve eskilerin “ismiyle müsemma” dedikleri gibi Simge Sağın.
Haldun Dormen 90 yaşında, 75. sanat yılında 4 oyunla sahnede...
“Küllerin Arasında, Kibarlık Budalası, Daha Neler ve Bir Zamanlar Gazinoda…”
Kibarlık Budalası’nı 600 kez sahnelemiş. Fransa dışında bu bir rekor. Haldun Dormen “Neden yaşlanmıyorum biliyor musunuz, çünkü yaşlanmaya vakit bulamıyorum” diyor.
Önce Galatasaray Lisesi, ardından Robert Kolej’de okumuş. Ardından da Yale Üniversitesi...
Arjantin’de yapılacak “G-20 Zirvesi”, açıklanan resmi gündemi bir yana, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman damgasını taşıyacak, CIA’nın “Kaşıkçı cinayeti ile ilişkisini” rapor ettiği, Washington Post gazetesinin “Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisi olduğunu” yazdığı...
ABD ve dünya medyasını topa tuttuğu Muhammed bin Selman (MbS) ülkesini temsilen G-20 Zirvesi’nde “itibar podyumuna” çıkacak.
Neden “itibar podyumu?”
...................
Çünkü...
- “Bu toplantıda Suudi Arabistan’ı temsil edeceği için ülkesinin yargısında aklanmış olduğunun mesajını verecek.”
- “Gelişmiş 20 ülkenin liderleriyle aynı masada yer alarak meşruiyet statüsünü vurgulayacak.”
-
ABD, Irak’tan başlayarak Fırat’a kadar yüzlerce kilometrelik güney sınırımız boyunca “güvenlik noktaları” kuracak.
Ağır silahlara karşı dayanıklı, tepesinde ABD bayrağı dalgalanan, içinde ABD askerlerinin de bulunabileceği özel beton kuleler bunlar.
Ve bakın...
Türkiye’ye bu proje nasıl izah ediliyor!
“Bu kuleler sınırın kuzeyindeki Türkiye askeri birlikleriyle iletişim halinde olacak. Bulunduğumuz topraklarda Türkiye’ye karşı bir oluşum saptandığında derhal sınırın öte tarafındaki birliklerinize bildireceğiz!!”
Peki...
Sözünü ettiği “topraklar” nasıl tanımlanır?
Selman bin Abdülaziz Suudi Arabistan Kralı’dır.
Ama...
Bir “babadır.”
Kendi sulbünden gelen oğlunu -vahşice işlenmiş bir siyasi cinayetin azmettiricisi bile olsa- “idam infazına” yollar mı?
Suudi Arabistan Savcılığı’nın “Kaşıkçı cinayetini işlemek ve organize etmekle” suçladığı 5 Suudi için idam istedi.
Ceza hukukunda suç fiilini gerçekleştiren “asli fail” ile onu “azmettiren” aynı cezaya tabidir.
Yani...
Kral Selman bin Abdülaziz’in oğlu Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı cinayetinin talimatını veren, yani birinci derecede azmettiren olmasının kabulü, Suudi tahtının vârisini idama göndermektir.