Ve Galatasaray Medikal Park büyük bir mücadelenin sonunda Beko Basketbol Ligi’nde mutlu sona ulaşmayı başardı. En başta oyuncular ve teknik ekip olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyorum.
Sezona iyi bir başlangıç yapmışlardı. Ancak ardı ardına yaşanan talihsizlikler (Domercant, Hawkins, Engin ve Göksenin), zaman zaman form düşüklüğü yaşamalarına sebep olmuş ve bu düşüşlerden birinde de ULEB defterini kapatmak durumunda bırakmıştı sarı-kırmızılıları.
Ardından gelen Markoishvili ve Arroyo takviyeleri ile Ergin Ataman takıma yeniden ve sezon sonuna kadar sürecek yeni bir ivme kazandırdı. Bu süreçte Final Serisi’nde Banvit deplasmanında kaybedilen maç hariç 25’i üst üste toplam 26 maç kazanmayı başararak bu şampiyonluğu ne kadar hakettiğini de göstermiş oldu. Galatasaray Medikal Park’ın bu sezon yakaladığı bir başka seri de kendi evinde oynadığı 22 maçı da galibiyet ile süslemesi oldu.
Galatasaray Medikal Park başarısıyla önümüzdeki sezon Turkish Airlines Euroleague’e direk katılma hakkını da kazanmış oldu. Geçen sene Euroleague’e büyük renk getiren temsilcimiz yapılanmasına devam ettiği takdirde bu arenada da önemli başarılara imza atacak kapasitede. Yeter ki yönetim
Euroleague Final-Four’da şahit olduğumuz basketbol ziyafetinden sonra sıra geldi BBL Play-Off’larına. Önce dörtlü finallerden bahsetmek gerekirse, Londra’da olması dışında seyircileri basketbola doyuran maçlar seyrettik. Ancak özellikle ilk gün tribünlerin hali gerçekten içler acısıydı. İngilizlere basketbolu sevdirmek istemeleri anlaşılabilir ama bu denli büyük bir organizasyonun perdesi bu şekilde inmemeliydi. Euroleague yönetimi önümüzdeki sene de Final-Four’u yine Londra’da oynatacağını açıklamış olsa da hızlı bir değişiklik yapmalı. Londra için de Eurocup gibi başka bir organizasyonun finali düşünülebilir.
Final-Four ile ilgili bir başka eleştirim de, takımların en az 37 maç yaparak geldiği finallerde, 2 maçta şampiyonun belirlenmesi. Örneğin son sekiz turnuva şeklinde iki gruba ayrılarak dört beş günlük veya daha uzun bir şampiyonayla sonuca gidilebilir diye düşünüyorum.
Olimpiyakos Avrupa’nın en saygı duyulması gereken basketbol kulübü olduğunu bir kez daha kanıtladı. Hem CSKA’yı hem Real Madrid’i yenerek kupayı almak neresinden bakarsanız bakın çok büyük bir iş. Özellikle finalde Real Madrid karşısında gösterdikleri mücadele ile kupayı haketmişlerdi. İlk çeyrekte
Turkish Airlines Euroleague play-off beşinci maçında Yunanistan’a tur vizesi için giden Anadolu Efes eli boş döndü. Karşılaşmadan 82-72 mağlup ayrılan temsilcimiz bu sezonki Avrupa defterini de kapatmış oldu.
Özellikle ikinci çeyrekteki savunmasıyla Olimpiyakos’u durdurmayı başaran ve rakibini dış atışlara mecbur bırakan Anadolu Efes farkı onbeş sayıya çıkarmayı başardı. Olimpiyakos ilk yarıda kullandığı 19 üç sayılık atıştan sadece 4 isabet bulabildi. Bu isabetlerden ikisi devre sonunda Papanikolau’dan geldi ve ilk yarı Anadolu Efes’in 41-33 üstünlüğüyle tamamlandı.
Üçüncü çeyreğin başında Efes farkı tekrar çift hanelere çıkardıktan sonra Olimpiyakos Spanoulis liderliğinde farkı eritmeye başladı. Elbette Olimpiyakos’un yakaladığı ivmede “Barış ve Dostluk” Salonu’nda kimileri tarafından “atmosfer” adı verilen ses bombalarının, lazerlerin, kulak tırmalayan anonsların da etkisi büyüktü. Buna rağmen son çeyrekte Efes altı sayı geriden gelerek 67-66 öne geçmeyi başardı. Ancak üst üste gelen top kayıpları, Farmar’ın sakatlığı, Savanovic’in beş faulle oyun dışı kalması hücumda temsilcimizin etkinliğini büyük ölçüde azaltırken Olimpiyakos tarafında ise Printezis’in arka arkaya
Efes bütün sezon yaptığı gibi yine kazanması gereken maçları almayı başardı ve seride durumu 2-2’ye getirdi. Şimdi, Final-Four yolunda Efes’in kazanması gereken son bir maç kaldı. Geçen sezonun şampiyonu Olimpiyakos’a karşı deplasmanda kazanılması gereken bir maç bu. Evet kulağa çok zor gelse de bunu yapabilecek güçte lacivert-beyazlılar.
Atina’da kaybedilen iki maç sonrasında İstanbul’da Çarşamba günü oynanan ilk karşılaşmada Efes bu turun peşini kolay kolay bırakmayacağını gösterdi. Maç boyunca üstünlüğünü sahaya yansıtarak 83-72’lik net bir skorla ilk galibiyetini almış oldu.
İstanbul’daki ikinci maç ise inanılmaz bir heyecana sahne oldu. Olimpiyakos’un maça hızlı bir giriş yaparak ilk çeyreği 20-12 önde bitirmesinin ardından pek de istemediği “kovalayan” takım rolüne bürünmek zorunda kaldı. Ancak kritik anlarda ön plana çıkan farklı oyuncularla kırılma anlarını aşmayı başardı. Örneğin pek bahsedilmese de ikinci çeyrekte Barac’ın üstüste bulduğu sayılar Efes’in oyunda kalmasını sağladı. Son bölümde pas dağıtımında ve savunmada yaptığı katkı da göz ardı edilmemeli. Bugüne kadar çok ciddi eleştiriler almış olan Stanko Barac’ın bugünkü oyunu saygıyı haketti. Aynı şekilde
Atina’dan istediğimiz sonuçlarla dönemedik. Oysa ilk maç o kadar da yaklaşmıştık ki. Efes’in dış atış kısırlığı ile Printezis’in kariyer rekorları gecesi bir araya gelince maç elimizden kayıp gitti. Printezis 4 tane üç sayılık basket bulurken toplamda 26 sayıyla oyunu tamamladı. Anadolu Efes’te direnen tek isim Kerem Gönlüm olurken takım halinde dış atışlarda 1/19’la (Farmar 0/5, Savanovic 0/5, Vujacic 0/3) maçı tamamladık. Deplasmanda kazanılması gereken maç işte bu maçtı. Olmadı…
İkinci maçın istediğimiz gibi gitmeyeceği daha ikinci çeyrekte belli oldu. Dış atışlarda yine sıkıntı yaşanırken (2/15) Efes’in ilk iki maç sonunda toplam üç sayılık atış yüzdesi 3/34 oldu. Bu yüzdelerle maç almak kolay değilken Olimpiakos’u eleyip Final – Four oynamak mümkün değil.
Önümüzdeki maç İstanbul’da oynanacak. Kazanırsak tekrar İstanbul’da bir maç daha oynayacağız. Umudumuz bu iki maçı kazanıp seriyi son maç için tekrar Atina’ya taşımak. Ama hiç kolay değil. Basitçe düşünecek olursak Anadolu Efes’in turu geçebilmesi için 3 maç üst üste kazanması gerekiyor. Olimpiakos içinse sadece tek maç kazanmak yeterli olacak. Yorum sizin, ancak ilk maçı aldıktan sonra yakalanacak bir ivme işleri
Turkish Airlines Euroleague’de play-off eşleşmelerini belirleyecek maçlar tamamlandı. Real Madrid deplasmanına ikincilik hedefiyle giden Anadolu Efes, 86-66 mağlup olarak grubunu 3. sırada tamamladı ve Olympiacos ile eşleşti. Ev sahibi avantajının Olympiacos’ta olduğu mücadele 2-2-1 formatında oynanacak. Seri 10 Nisan'da Yunanistan'da başlayacak.
Artık Real Madrid maçını konuşmanın bir anlamı yok. Daha genel bir değerlendirme yapmak gerekirse; Anadolu Efes çok iyi başladığı Top 16 maratonunu, tur garantisini kazandıktan sonra kötü bitirdi. Son oynanan Zalgiris, Malaga ve Real Madrid maçlarında sergilenen basketbol açıkçası ne kadar kan kaybetmiş olursa olsun Olympiacos’u elemeye yetmez.
Tam olarak bu seviye için kadroda bulunan Farmar ve Vujacic gibi yıldızların bir an önce toparlanıp maçlara ağırlıklarını koymaları gerekiyor. Savunmayı da tekrar birkaç kademe yukarı çekmeleri durumunda Efes’in Final Four’da boy göstermemesi için hiçbir sebep kalmaz. Yani Brose maçından önceki Efes turu rahat geçebilir ancak Brose maçından sonraki Efes’in bu eşleşmede maç kazanması dahi çok zor olur.
Anadolu Efes’in en büyük avantajı ise elbette Oktay Mahmuti. Tecrübeli hoca takımda
Anadolu Efes Top 16’daki 13. Hafta maçında evinde Unicaja Malaga’ya 70-64 mağlup oldu. Temsilcimiz ikinci çeyrekte yakaladığı savunma ritmini devre arasından sonra tekrar yakalayamayınca maçı çevirme fırsatlarını da kullanamadı. Semih ve Barac’ın etkisiz kalması Mahmuti’nin Euroleague’de çok fazla süre bulamayan Ermal’i de sahaya sürmesine neden oldu. Ermal’in de yakaladığı fırsatı çok iyi değerlendirememesi pota altı üstünlüğünün Malaga’ya geçmesine sebep oldu. Efes’i başarısız dış atışlara zorlayan İspanyol temsilcisi ikinci yarıda özellikle Williams ve Zoric’in hücum etkinlikleriyle maçı kazanmayı başardı.
İlk iki sıra için hedef maç Real Madrid deplasmanı. O maçı alamadıktan sonra Malaga mağlubiyetinin ilk ikiye etkisi kalmıyor. Yani Madrid’de alınacak bir mağlubiyet Efes’i zaten ilk iki dışında bırakacaktı. (İkili averajda Efes’in Madrid’e karşı sadece +2 sayı avantajı bulunuyor). Bu yüzden Anadolu Efes’in ilk iki için öncelikle Real Madrid maçını kazanması gerekiyor. Lider CSKA da Panathinaikos’u yenerse ev sahibi avantajını yakalıyoruz. Panathinaikos’un CSKA’yı devirmesi durumunda ise üç takımın galibiyet sayıları eşitleniyor. Efes’in mağlubiyetinde ise üçüncülük
Anadolu Efes, Zalgiris deplasmanında aldığı 79-71’lik mağlubiyete rağmen gruptan çıkmayı garantiledi. İlk çeyrekte özellikle Semih Erden’in etkili oyunuyla skorda üstünlüğü ele geçiren temsilcimiz savunmada istediği sertliği yakalayamayınca farkı açamadı ve periyodu 2 sayı farkla 27-25 önde bitirdi.
İkinci çeyrekte yine boş Zalgiris hücumları sonrasında yapılan basit top kayıpları Efes’in farkı açmasına sürekli engel oldu. Darjus Lavrinovic’in ekstra katkısıyla ev sahibi ekip bu ikramları artık geri çevirmedi ve maçta üstünlüğü ele geçirerek devreyi 44-42 önde kapattı.
İkinci devre yine karşılıklı ikramlarla devam etti. Vujacic’ten yoksun oynayan Anadolu Efes’te Farmar’ın sorumluluk alma arzusu inada dönüştü. İş zorlama atışlara kalınca %51’lik iç ve %23’lük dış atış performanslarıyla lacivert-beyazlılar istedikleri ritmi bir türlü yakalayamadılar ve maçtan da 79-71 mağlubiyetle ayrıldılar.
Zalgiris Kaunas’da Darjus Lavrinovic 24 sayı 5 ribaundla maçı tamamlarken Kuzminkas 15 sayı 6 ribaund ile ona eşlik etti. Anadolu Efes’te ise Jamon Lucas 14 sayı, 7 ribaund ve 3 asistle en çok katkı veren isim oldu. 4’ü Farmar’dan olmak üzere yapılan 14 top kaybı ve isabetsiz 36 şutu