Oluyormuş işte...
Camı kırılan bir mağaza yüklü bir tazminat istemiş Türk yapımcıdan. Aslında nereden baksanız absürt.
Bir kere Bond filminin Türk yapımcısı olamaz.
Yapımcı Amerikalıdır.
Türkiye sahneleri için uygulayıcı
bir yapımcı bulunmuş, o da izinler ve figürasyon için filandır.
Yani filmde malı götüren Anka Film değil, Amerikalılar.Ama dava gördüğüm kadarı ile bizim Ali Akdeniz’in başına kalmış.
Zaten Akdeniz’de ne oluyorsa tayın altından Amerikalılar çıkmıyor mu?
Sonuçta Bond ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
“Skyfall” filminin İstanbul sahnelerinin çoğu Kapalıçarşı ve Eminönü’nde çekildi.
14 yıllık hamburger
14 yıl bu, dile kolay.
Öcalan yakalanmış, uçakta “hizmetinizdeyim” diye dil döküyor.
“Matrix” sinemalarda ortalık yıkılıyor. Bir deri pantolon modası almış yürümüş.
Gölcük depreminde canlarımızdan olmuşuz.
Ama ülke kenetlenmiş.
Pendikspor Fenerbahçe’mi Pendiklemiş
o sene...
Galatarasay ise UEFA kupasını alamamış henüz.
Magazin Gazetecileri Cemiyeti’nin gecesinde Kürtçe şarkı söylemek isteyen Ahmet Kaya’ya uzun namlulu çatallar fırlatılmış.
Ben daha evlenmemişim. Lay lay loy loy geziyorum.
İşte bu hamburger tam
o sırada yapılmış.
Cebinde hamburger unutan vatandaş (niye cebine koyduysa artık) iki yıl sonra hamburgeri bulunca beklemeye başlamış ne zaman bozulacak diye veee 14’üncü yıla gelinmiş bu vesileyle.
Hamburgerin içine katkı maddesi olarak ne koydular bilmiyoruz ama firmadan bu bilgiyi acil olarak istiyor ve soruyoruz; bu maddenin insanda etkili olanı yok mu?
14 yıl boyunca tazeliğini koruyan bir kadını veya erkeği kim istemez.
Okunanı anlamamak
Fazıl Say davasında herkes bir şeyler söyledi ama kimse beğensek de beğenmesek de cümlenin Türkçe çözümlemesini yapmadı.
Veya ben denk gelmedim. (Şimdiden özür)
Türkçe herkesin anlamak istediği gibi anlayacağı bir dil değil.
Davaya söz konusu olan cümle de gayet açık ve net yazılmış.
Tweet’i yazan yazar fikrine katılmasak da meramını ifade ederken genelleme yapmaktan kaçınmış.
“Yani ne kadar şu, bu varsa” diye sıraladıktan sonra “hepsi Allahçı” demiş.
(Allahçı ne demek onu tam anlamadım aslında ya!)
Burada bir kimlik veya kisve altına girip namussuzluk yapanlar teşhir ediliyor aslında.
“Bütün Allahçılar” diye cümleye başlanıp “şöyledir böyledir” hakaretleri sıralansaydı, o zaman mahkemenin veya Sayın Arınç’ın anladığı maksat hasıl olurdu.
(Dava konusu olmamak için hakaretleri kapalı geçiyorum idare ediniz)
Dolayısıyla Fazıl Say’ın retweet ettiği cümlede hakaret var mı? Var...
Ama Allah’ın adının arkasına saklanıp birtakım kötü davranışlar sergileyenlere hakaret var.
Cümlenin yapısında, inananlara veya herhangi bir semavi dine yönelik net ve açık bir hakaret yok.
Ben Türkçe’yi az buçuk biliyorsam böyle.
Mahkeme bilmiyor olabilir mi?
Ben bilmem, hukuk bilir...
Geçen yıl Galatasaray şampiyonluğu Kadıköy’de kutlamıştı.
Ben alkışlarım...
Ultraslan grubu “Kadıköy’e şampiyon gidersek ve Fener seyircisi bizi alkışlarsa, biz de Amsterdam’da Fenerbahçe’yi destekleriz” demiş.
Hangi akil adamlar araya girdi ve böyle bir karar alındı bilmiyorum ama “Barış Süreci” dediğin böyle olur işte.
Ben şahsen Kadıköy’e şampiyon gelen Galatasaray’ı alkışlarım.
Güzel bir yarış oldu ve Galatasaray hak ederek şampiyon oldu derim.
Üç kupada birden koşturan ve mucizeler yaratan kendi takımıma da alkışın en büyüğünü ayırarak elbet.
Sadri Alışık Ödülleri
Büyük usta Sadri Alışık’ın adının her dem taze tutulması için yapılan bu ödül törenini çok önemsiyorum.
Ustanın anısını yeni nesillere aktarma çabası içindeki ailesini ve yakınlarını bu vesile ile tebrik ediyorum amma ödül dağıtımında “şuna ödül verirsek, bol bol haber olur, magazin bizden bahseder” çabasını fazlaca görmeye başladım.
Tiyatro ödüllerindeki hassas terazi, diğer branşlarda pek çalışmıyor gördüğüm kadarı ile. Ödülü verdiğiniz arkadaşın kendisi yerine abisi gelip ödülü alınca maksat da hasıl olmuyor üstelik.
Serdar Ortaç neyini kaybetti?
Geçen hafta “Kumarda 50 milyon dolar kaybettim” diyen Serdar Ortaç’ı maliye takibe almış.
Haber doğru mu bilmiyorum.
Ama Serdar Ortaç “Ben o geceye yüz dolarla başladım, kazandım ve 50 milyon
dolara kadar çıktım ama masadan kalktığımda hepsini kaybetmiştim” derse ne yapacak maliye? (Ben de bu gün mahkeme bilirkişisi gibi oldum haaa. Tam akil adam olacak vatandaşmışım, haberim yokmuş.)
Haber gerçekse de Serdar Ortaç’a diyecek iki çift lafım var.
Birinci çift: Serdar kardeşim insan kumarda 50 milyon dolar kaybediyorsa eğer...
İkinci çift: Biz buna kumarda kaybetme değil; kendini kaybetme diyoruz...