Efendim, ben çok şükür yaz aylarında İstanbul’da değilim amma İstanbul sosyetesinin korkulu rüyası haline gelen Layla’dan geri çevrilme meselesi inanın sosyeteyle alakası bulunmayan benim çevremde bile tütün üreticilerine ödenecek baş fiyat meselesinin önüne geçti.
Bir panik bir panik ki sormayın.
Beş-altı arkadaşım psikologların eşliğinde tedavi görüyorlar.
Hatta bir tanesi bu tür mekanlardan geri çevrilenleri rehabilite etmek üzere hizmete giren bir kliniğe tedavi olmak üzere yattı.
Bu mekanlara giricem derken kapıdaki bodyguard engeline takılanlar Vietnam’da savaşırken Vietnamlılar’ın eline düşüp dengesi bozulan ve boş vakitlerinde sağa sola ateş açan Amerikan askerleri gibi oldular.
Güzin Abla olsa "Geçen gün Layla’ya giremedim. Acaba evlenince karımı mutlu edebilir miyim?" türü mektuplardan başını kaldıramazdı.
Tamam, memlekette ekonomik kriz var ama Layla’ya girememek en az ekonomik kriz kadar önemli değil midir canım bu güzel memlekette?
İşte bu tür mekanlara girmek için birkaç altın anahtar...
***
1- Şehremini’ne gidip iki Tatar vatandaş bulun. Onlara bir güzel takım elbise giydirip şık bir arabayla Ortaköy’ün yolunu tutun. Kapıda bodyguard’lara "Japon iş konseyinin toplantısı var" dediniz mi bütün kapılar size açılır. Amman adamlara dikkat edin de içeride ve kapıda Türkçe konuşmasınlar.
2- Bu tür mekanlara deniz araçları ile geldiniz mi kapıdaki engellere takılmazsınız.
Çünkü deniz tarafında bodyguard yoktur.
Tekneniz olması da şart değil. Beşiktaş’tan kiralayın bir kayık. Kürek çeke çeke Layla’nın rıhtımına gelin.
Bağlayın kayığı iskelenin babasına. Ölmüşlerime dua ede ede eğlenin.
3- Bu tür yerlerin içinde küçük küçük restoranlar vardır.
Bunlardan birine rezervasyon yaptırırsanız içeri girerken kimse size engel olmaz.
Gündüzden telefon edip yazdırın adınızı.
Kız arkadaşınız da büyükçe bir çanta alsın. İçine sefertası ile yemekleri doldurun.
Kapıda sorarlarsa adınızı verip "Yemek için geldik, rezervasyonumuz var" deyin.
İçeri girdiniz mi restorana ne hacet!...
Çıkartın sefertasını, kuytu bir köşede karnınızı doyurun. Sonra buyrun eğlenceye...
Hem bana dua edin hem eğlenin...
4- "Ben Maliye’den geliyorum. Defterleri inceliycem" numarası da bu tür mekanlarda çok etkili olur.
Hem kolayca içeri girer hem bedavadan eğlenirsiniz.
Hatta çıkarken cebinize para bile koyarlar...
5- Estetik ameliyatlar bu mekanlara giriş konusunda size yardımcı olabilir. Erkekseniz Cem Özer’e, kadınsanız Deniz Akkaya’ya benzemek için bıçak altına yatın.
Onlar içeri alınmayınca çok gürültü koptu.
Bir daha almamaya cesaret edemezler.
Siz de rahat rahat eğlenirsiniz içeride.
Haftaya: "Bodrum havaalanında ikametgah senediniz ve aşı kağıdınız olmadan nasıl yolcu karşılayabilirsiniz?" rehberi...
Yaz geldi. Artık düğün mevsimi açılır.
Depremler başlar.
Peki buna siz hazırsınız da saatiniz
hazır mı?
İşte bu amaçla hazırlanan balayı saatleri piyasaya çıktı.
Güle güle kullanın efendim.
Bugün Babalar Günü...
Bir hediye alıp gideceğim babam yok uzun zamandır.
Sevgi dolu göğsüne başımı yaslayacağım kaleyi yıllar önce kaybettim ve o günden sonra her Babalar Günü’nü pas geçtim.
Görmezlikten geldim neredeyse.
O gün çok sıradan bir pazar günüymüş gibi davrandım.
Gazetemi okudum, kahvaltımı yapıp sinemaya gittim. Arkadaşlarımla eğlendim...
Ama bu sene Babalar Günü’nün öznesi olma sırası bana geldi.
Her sabah minik bir çığlık uyandırıyor beni.
Kaçacak yerim yok artık... Babalar Günü’n kutlu olsun baba.
Birer satır atlayarak okumasanıza kardeşim
Sevgili yavrum. Bu yıl kötü bir karne getirirsen
de benim canım evladımsın. Bunu anlayışla karşılarım ve
hiç şaşırmam. Eşek sudan gelinceye kadar dayak
atma devirleri çok gerilerde kaldı. Bu konuda olumlu bir adım
atmazsam adam değilim. Zaten son zamanlarda sen bunu
bilerek çok çalıştın. Şimdi güzel bir bisikleti
hak ettin... Sana almayı vaat ettiğim bisikleti kafanda
soru işaretleri oluşmaması için şimdiden alıyorum. Çeklerimi
kıracağım ve senin için en doğru olanı yapmaya devam edeceğim.