Babişkoluktan istifa edemediğime göre çaresiz kızımın Justin Bieber konserine gidebilmesi için internet başına oturdum ve bilet fiyatlarıyla tanışma şerefine nail oldum
Hatırlamak istemediğim bir gündü. Ne tür bir işle uğraşıyordum hatırlamıyorum zaten.
Kızım “Baba Justin Bieber geliyormuş. Benim mutlaka orada olmam lazım” dediğinde “Olur, git” demişim. Okullarına konferans için bir ecnebi profesör gelecek, seminer verecek filan sandım önce, gitsin istedim. Bir yandan da isim tanıdık geliyor ama bozuntuya vermemek de lazım. Geçen gün Taylor Swift’i bilemedim diye bir ton azar işittim zaten.
(Gerçi bu durumlarda ben de ona “Nietzsche kim?”, “Schopenhauer ne iş yapar?” gibi sorular sorup çocukla çocuk oluyorum ama n’apiyim ağrıma gidiyor yani.)
Mozart’ın konseri bile bu kadar pahalı olmaz!
Meğer aklımda kalan doğru imiş. Justin Bieber adlı 16 yaşındaki bu veletin biletleri geçen gün satışa çıkınca arandım hemen tabii... “Babişko Justin Bieber’a acil bilet almamız lazım, yarım saat önce satışa çıktı, tükenmek üzeredir şimdi” dedi.
Babişkoluktan istifam kabul olunmadığı için çaresiz bilet için internet başına oturdum ve bilet fiyatlarıyla tanışma şerefine nail oldum. Biletler öyle pahalı ki Mozart’ı diriltip konser verdirsen bu kadar pahalı bilet satamazsın yani, o kadarını söyleyeyim.
16 yaşındaki velet dört kişilik bir ailenin bir aylık mutfak masrafını mideye indirip gidecek yani. Biletleri justin justin aldım ama ciğerim de az yanmadı değil. Arkasından “Kapkaççı var” diye haykırsam, “bir daha asla sana para kaptırmıyıcam” desem ne fayda.
O da bana “Never say never” diye bağırır.
SPOR HABERLERİ
Lefter’i diriltme çabaları sonuç vermedi
Transfer sezonuna hızlı girdiğinden olsa gerek Belhanda’yı ıskalayan Fenerbahçemiz daha önce transfer ettiği eski futbolcuları Emre ve Ziegler’i tekrar transfer etti. Eski futbolcuların takıma güç kattığını gören yöneticilerin Lefter’in mezarını açarak saatlerce yaptıkları kalp masajları ise bir işe yaramadı. Unutulmaz kaptanımız yeniden kabrine konulurken bu sene Emre ve Ziegler ile yola devam edilmesine karar verildi.
Dentinho Türkiye’ye hayran kaldı
Tek maç oynamadan sakat olduğu anlaşılıp hastanede tedavisine başlanan Dentinho “Önceleri kararsızdım ama ‘Türkiye sağlık hizmetlerinde bir numara. Yeşil kart aldın mı bütün tedaviyi bedavaya getiriyorsun’ diyen arkadaşlarımın da etkisiyle Türkiye’ye geldim. Gerçekten de bana çok iyi bakılıyor. MR, tomografi filan sudan ucuz. Bir futbol takımı bulabilirsem kayınpederi de getiricem buraya, o da aslanlar gibi tedavisini olsun gitsin” dedi.
AB olmazsa nereye girelim?
Başbakanımız “AB olmazsa Şangay Beşlisi’ne gireriz haaa” diyerek parmağını salladığı gün allahıma bin şükür ettim. Araya ayağımızı koymamıza rağmen sürekli olarak kapıyı suratımıza kapatmaya meyilli AB yerine yeni ufuklara yelken açmanın heyecanı sardı beni. Oturdum kimse bize girmeden biz nereye girebiliriz araştırması yaptım. İşte AB’ye alternatifler...
Moden Folk Üçlüsü: Bir süredir sesleri çıkmıyor zaten. “Leblebi koyduk tasa kız annem” demiyorlar. Bence denenebilir. En azından eğlenceli olur. Riski de yok denecek kadar az.
Metin-Ali-Feyyaz üçlüsü: Zamanında Beşiktaş’ı başarıdan başarıya koşturan bu üçlüden Türkiye daha fazla yararlanmalı bence.
Komedi Dans Üçlüsü: Göğüs hizasına çektikleri pantolonları ile efsane bir guruptular bir ara. Gerçi ekibin ikisi dans etmeyi bıraktı. Sadece caps lock tuşunu açık unutan üçün biri kaldı. Onun kapital harflerle yazdığı fikirlerinden pek âlâ istifade edilebilir.
Altılı ganyan: Bire on verme ihtimali olan altılı ganyanda en az Şangay Beşlisi gibi alternatif bir gurup. Kim tutar seni Türkiye’m demek işten bile değil.
Pis Yedili: Zaytung yaptı bu espriyi benden önce davranıp. “Şangay beşlisi olmazsa Pis Yedili” diye. Haklılar. Günde 7 saat yayınımız var ne de olsa. Türkiye’de en çok bilinen markalar listesinde ilk ondayızdır kesin. Yabancılık çekmez Türk halkı yani...
Eğlen Davut, kendini avut
Arjantin ve Meksika’dan sonra dünyada en çok eğlenen 3’üncü ülke olmuşuz. Bu araştırmayı yapanlar Türkiye’deki eğlence sektörünü görmemişler herhalde çünkü Türkiye’deki dünyaca ünlü eğlence yerlerinde eğlenilmez ayakta durulur sadece. Kural budur. Reina, Sortie gibi eğlence yerlerinde eğlenmek ayıptır çünkü. Gözler iyice kısılır, tek el cepte, tek elde içki etrafa bakılır.
Arada sırada uyuşan ayaklardan birini atın terkisine vurur gibi dizden kırarak sallamak ayakta kalmanın monotonluğuna iyi gelse de çok kısa süren bu çılgınca eğlenme refleksi birkaç saniye içinde sona erdirilir.
Sonrası gene aynı. Tek el cepte, tek el içkide, konuşmadan ki müzik o kadar yüksektir ki konuşulamaz zaten...