Fuat Ercan

Fuat Ercan

fercan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gönül rahatlığıyla, “bundan iyisi can sağlığı” diyebileceğimiz bir şekilde tamamladık Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nı...
“Acaba bu salon yetişir mi?” tedirginliğiyle başlasa da bu dünya sınavındaki yolculuğumuz, ülke olarak yeryüzünde sadece bize has “işbitirici” özelliğimizle yine bir mucizeye imza attık ve dünyayı kendimize hayran bıraktık.
Herşeyden önce ilk kez olmasına karşın ustalık ve yetenek vardı üstlendiğimiz organizasyonda. Dünyaca ünlü konuklara bize yakışacak bir “evsahipliği” yaptık, İstanbul’da unutamayacakları bir üç gün yaşattık. 2020 Olimpiyat adaylığının dünya vitrinindeki ilk provasından “alkışlarla” ayrıldık.
Pistte de “gönlümüze” göre gelişti herşey. Bir gümüş bir bornz iki madalya ile tarihe bir “çentik” atıp, Aslı Çakır Alptekin ve İlham Tanui Özbilen’in zaferiyle mutluluğun en katmerlisini yaşadık.
Hayal kırıklıklarımız da vardı her şampiyonada olduğu gibi. Merve Aydın’ın “kılpayı” kaçırdığı final şansına enaz onun kadar üzüldük. Bir final, hatta kürsü beklediğimiz Karin Melis Mey’in eski formundan çok uzak olmasına, Kemal Koyuncu’nun “tutukluğuna” bir anlam veremedik.
Sporun ruhuna çok uygun, hafızalarda derin izler bırakacak güzel ve bir o kadar anlamlı tablolar vardı şampiyonanın son gününde. Tribünleri dolduran sporseverlerin Erkekler Yüksek Atlama finalinde yarışan Yunanlı atletlere verdiği destek görülmeye değerdi. 2.33’lük derecesiyle dünya şampiyonu olan Dimitrios Chondrokoukis bu coşkulu alkışlarla altın madalyaya ulaşırken, adeta kendi evinde yarışır gibiydi.
Şampiyonaya renk katan ve heyecan yaratan günün bir diger süprizi de dünya ve olimpiyat şampiyonu Rus atlet Yelena Isinbaeva’dan geldi. 4.80’lik ikinci atlayışıyla dünya şampiyonluğunu ilan eden rekortmen yıldız, İstanbul’da “hoş bir seda” bırakabilmek için 5.02 ile dünya rekoru denedi. Üç hakkında da başarılı olamayan Isinbaeva “gönül rekoruyla” çıktı kürsünün zirvesine. Kısacası zaten üç gündü, rüzgar gibi geçip, hoş bir rüya gibi bitti...