Altın umudumuz Elvan’ın haricinde malum fıkrada olduğu gibi “birbirimizi kazanın dibine çekerek” geçirdiğimiz bir sürecin ardından 9 sporcuyla Berlin’de mucize kovalamaya hazırlanıyoruz.
Daha yarışın başında yıl içindeki performanslarıyla bizleri umutlandıran üç elit atletimiz Halil Akkaş, Selim Bayrak ve Türkan Erişmiş kafaları bulandıran ve “tombaladan çıkan” ani sakatlıklarla milli takımdan “af” diliyor ve kenara çekiliyorlar.
Ardından yine yıl içinde olağanüstü çıkış yakalayan ve Akdeniz Oyunları’ndaki sürpriz altın madalyası ile gururumuz olan milli ciritçi Fatih Avan, federasyonun gazabına uğrayarak bir kapris uğruna belki de madalya çıkarabileceği koca Dünya Şampiyonası’na kamp yapmadan kendi imkanlarıyla hazırlanarak gidiyor.
Atina Olimpiyatı’nın bronz madalyalı ismi çekiç atmanın süper yeteneği Eşref Apak bir “hoca” bilinmezi içinde ilgisizlik girdabında kayboluyor, göz göre göre kendi kendini tüketmeye devam ediyor.
Diğer isimler ve beklentiler üç aşağı beş yukarı ortada zaten. Elvan elbetteki en büyük madalya umudumuz. Hele bugün koşacağı 10 bin metrede ezeli rakibi Dibaba’nın da olmayışı beklentilerimizi katladı. 5 bin metrede de olimpiyat başarısını tekrarlaması
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
İstanbulspor'un defanstaki zaaflarını iyi analiz eden Ziya Doğan, ofansif ağırlıklı bir kadro sürmüştü sahaya. Malatya deplasmanında oyuna girmesiyle maçın ve takımın havasını bir anda değiştiren Yattara ve yine son haftaların formda golcüsü Mehmet Yılmaz ilk on birde yer alarak "vurucu tim" görevini üstlenmişlerdi. Emrah, Tolga, Erdinç ve Volkan'ın muhteşem uyumuyla defanstaki problemini halleden Trabzonspor , iki kanat oyuncusu Yattara ve Gökdeniz'le İstanbulspor üzerine pike yaparken, Fatih ve Mehmet Yılmaz forvette bol pozisyonlu bir oyun imkanı yakaladı. Hatlarda zaman zaman kopukluk olsa da Bordo - Mavili ekip oyunun genelinde kontrolü elinde tuttu.
Samet Aybaba ve Turgay Semircioğlu'ndan sonra "takım oyununa ayak uyduramadığı için" Ziya Doğan tarafından da inatla on bire alınmayan Yattara dünkü gösterisiyle bu düşünceye ağır bir "tekzip" gönderdi. Topu her ayağına aldığında tribünleri ayağa kaldıran Gineli futbolcu İstanbulspor'un sol tarafını felç etti ve yolgeçen hanına çevirdi. Sommers'e attırdığı ikinci golün yanı sıra İstanbulspor ceza alanına öyle ortalar kesti ki, Trabzonspor forveti biraz çabuk olabilse skor çok daha farklı olurdu.
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Trabzonspor adına oldukça karamsar, bir o kadar da sıkıntılı başlamıştı oyun. Malatyaspor, eski hocasına "nazire" yapmak istercesine, son haftaların en başarılı futbolunu oynuyor, rakibine adım bile attırmıyordu.
Sarı - Kırmızılı ekibi, nefes alışından sahaya yayılışına kadar ezbere bile Ziya Doğan, bu baskı dakikalarında "çaresizleri" oynuyor, takımının küçülüp, rakibi karşısında ezilişini, boş gözlerle izliyordu. Sahaya sürdüğü on bir, her hattıyla aksıyordu Doğan'ın. Defansta Emrah ve Erdinç'ten başlayan hatalar, orta sahada Hüseyin ve Somers ile devam ediyor, kanatlarda İbrahim Ege ve Maxim'in yetersizliğiyle çözüm bulunamaz bir çaresizliğe dönüşüyordu.
Bu yarıda Malatyaspor'un iki şık golüne, Fatih'in ayağından kazandığı penaltıyla yanıtlayan Trabzonspor'un bu görüntüsü kazanma adına pek umut vermiyordu.
İkinci yarıda kenar yönetiminden, sahadaki on birine kadar, bambaşka bir Trabzonspor vardı... Maxim'in yerine Mehmet Yılmaz'ı alarak forveti üçleyen Doğan, teknik direktörlük adına en başarılı sınavlarından birine daha imza atıyor, Yattara gibi bir futbol sihirbazını da sağ kanata yerleştirerek, maçın kaderini değiştiriyordu.
Maçın kırılma
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Kabul, zor bir rakipti Denizlispor, zirve potasına girmiş Trabzon- spor için. Hem UEFA hedefini kovalıyor, hem de deplasmanda oynadığı futbolla rakiplerine kök söktürüyordu. Ama kabul gören bir gerçek daha vardı ki, Bordo - Mavili ekip de kazanmayı öğrenmiş, takım futbolu oynamaya başlamıştı. Seri galibiyetler, kupa finalistini ligdeki şampiyonluk yarışında da iddialı duruma getirmişti. Böyle bir atmosfer içinde mutlak kazanmak zorunda olduğu maça çıkan Karadeniz ekibi sıkıntılar yaşadığı bir galibiyet elde etti.
Sakatlar, cezalılar derken, yokluklar içinde "harikalar yaratan" Ziya Doğan bu kez "nerede çokluk"un bocalamasını yaşadı. Sahaya sürdüğü on birin Denizlispor karşısında başarılı olmasını beklemek hayal kurmaktan öte anlam taşımıyordu. Oturmuş taşları yerinden söken ve akıl almaz bir maceranın içine giren Ziya Doğan, bu "tehlikeli oyununu" ilerleyen dakikalarda farketti ve yerinde müdahale ile "mantık oyununa" çevirdi. Sol kanadın son haftalardaki etkili silahı Volkan'ı orta sahaya çekti, yine aynı kanatta oynamaya alışmış Emre Toraman'ı da sağ kanada yerleştirerek adeta yok etti. Defansın soluna monte ettiği Hasan Üçüncü'yü ise sapır sapır
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Çok değil, 3 - 5 hafta öncesine kadar bir türlü çözemediği derdi, en büyük problemiydi maç kazanamamak Trabzonspor'un... Her şey yolunda giderken nedeni belli olmayan bir "duraklama dönemine" girmiş, bir anda iddialı olduğu zirveden inmişti. Ziya Doğan'ın dümene oturmasıyla tekrar rotasına giren Bordo - Mavili ekip son haftalardaki çıkışıyla hem bu kötü gidişe "dur" dedi, hem de kazanmasını öğrendi.
Samsunspor, Beşiktaş derken peş peşe gelen farklı galibiyetlerle moral bulan ve şampiyonluk yarışına tekrar dahil olan Trabzonspor için Başkent'teki Ankaragücü maçı mutlaka üç puanla geçilmesi gereken bir engeldi. Böylesi zorlu bir deplasmanda Ziya Doğan, sol kanattaki iki etkili silahı Maxim ve Volkan'dan kart cezaları nedeniyle yoksun kalmış, elindeki alternatiflerden Emre Toraman ile bu açığını kapatmaya çalışmıştı. Toraman'dan boşalan sağ kanatta da uzun süre sonra ilk onbirde kendisine yer bulan "yetenekli yedek" Yattara'ya klasını göstermesi için şans doğdu.
Gökdeniz Tolga'nın, Fatih de Hakan Kutlu'nun markajından kurtulamayınca Bordo - Mavili ekip pozisyon açısından oldukça kısır bir ilk yarı yaşadı. Devre sona ererken Yattara'nın nefis pasıyla buluşan
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
İngiliz, Portekiz, İtalyan derken Gençlerbirliği bir tokat da İspanyollar'a attı.
Türk futbolunun Avrupa arenasındaki tek markası, parlayan yıldızı, haklı gururu Gençlerbirliği, bir destan da Valencia karşısında yazdı.
Sahaya yayılışından, oyuna ağırlığını koyuşuna kadar kusursuz bir Avrupa takımı görüntüsündeydi Gençlerbirliği dün gece Valencia karşısında...
Rakibin deplasmanda çok daha rahat, kendinden emin bir futbol oynadığını iyi analiz eden Ersun Yanal, yerinde ve akılcı bir müdahale ile gerekli tüm önlemini almış, orta sahayı besliyerek Valencia'nın yollarını tıkamıştı. İleride tek forvet oynayan Youla kendine has klas hareketleriyle Valencia defansını yıpratırken Mustafa Özkan ve Ali Tandoğan'a rahat rahat oynayabileceği koca bir alan bırakıyordu. El Saka ve Ümit Bozkurt'un defansta yıldızlaştığı ve Avrupa devlerinden Valencia'nın bir tek pozisyon bile bulamadan noktaladığı ilk yarıda Gençlerbirliği baskılı futbolunun karşılığını 12. dakikada aldı. Mustafa Özkan'ın Ayala tarafından ceza alanı içerisinde indirilmesinden kazanılan penaltıyı Filip ağlara gönderince Kırmızı - Siyahlı ekip maça ciddi bir avantajla başlamış oldu. Valencia'nın
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Perşembenin gelişi misali, Samsunspor karşısındaki futbolundan belliydi Trabzonspor'un, Beşiktaş'a tatlı ve ağır bir sürpriz hazırlayacağı... Takım içindeki birkaç denemenin ardından kafasındaki on bir ve oyun sistemi belirmeye başlayan Ziya Doğan, takım olma ve takım oyunu oynama özelliği kazandırmaya başladığı Trabzonspor'a sezonun en muhteşem futbolunu Beşiktaş karşısında oynattı. Rakibini iyi analiz eden ve içinde bulunduğu psikolojik çöküntüden ötürü, ofansif bir futbolla bir an önce sonuca gitmeyi düşüneceğini hesaplayan Doğan, akıllı ve kurnaz bir taktikle ilk yarıda işi bitirdi.
Karşılaşmanın ilk dakikalarında oyunu kendi yarı alanında kabullenmiş bir görüntü veren Trabzonspor, uzun toplarla çok kötü bir gününde yakaladığı Beşiktaş defansını, Fatih ve Maxim ile avlayarak önce skoru garantiye aldı. Defansta Emrah, solda Erdinç ve Volkan'ın muhteşem uyumu, Beşiktaş gibi ligde şampiyonluk mücadelesi yapan bir ekibe tek bir gol pozisyonu bile vermezken, orta sahada Hüseyin ve Maxim rakibin cılız ataklarını alevlenmeden söndürdü. Bordo - Mavili ekipte yıldızların kendisini bulduğu ve şov yaptığı gecede Gökdeniz ve Fatih Tekke Valencia depremiyle
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Adı "Karadeniz derbisi" idi Samsunspor - Trabzonspor karşılaşmasının, ama oyuna tat ve lezzet katan, sahaya tamamen hakim olan takım Trabzonspor'du. Haftalardır ligde "kör - topal" ilerleyen, sahasındaki maçlarda taraftarlarına huzur içinde keyifli bir futbol gösterisi sunamayan Bordo - Mavili ekip bambaşka bir kimlikle, özlenen görüntüsüyle çıktı Samsun 19 Mayıs Stadı'na... Seyirci baskısından uzak, stressiz ve kendinden emin futboluyla rakibini adeta ezen ve farklı bir galibiyet elde eden Trabzonspor kazandığı üç puanla üst sıralardaki iddiasını sürdürdü.
Teknik Direktör Ziya Doğan kafasındaki on biri oluşturma düşüncesi içinde farklı bir takım sürdü sahaya... D'Hanne, Yattara, Augustine ve Mehmet Yılmaz gibi yıldızları yedekte oturturken Emre Toraman, Hüseyin, Somers ve Maxim ile oluşturduğu orta sahayla oyunun kaderini değiştirdi.
Fatih Tekke'nin yanında forvette kendisine yer bulan Gökdeniz, dünkü baskılı futbolun ve farklı galibiyetin baş mimarıydı. Genç yıldız muhteşem bir futbol resitali sunarken ilk yarıda süratine ayak uyduramayan ve ancak kendisini arkadan iterek durduran Kenan'ı kırmızı kartla oyundan attırırken aynı pozisyonda kazandırdığı