Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

CHP ve MHP’nin ortak cumhurbaşkanı adayı Ekmelettin İhsanoğlu, Çırağan Sarayı’nda, genel yayın yönetmenleri ve yazarların da davetli olduğu geniş bir basın toplantısıyla seçim bildirgesini açıkladı. Başbakan Tayyip Erdoğan da vizyon belgesi olarak adlandırılan bildergesini bugün açıklayacak.
İhsanoğlu, “bütün partilere eşit mesafede” bir pozisyon aldı.
Kendini siyaset üstü bir yere konumlandırdı.
Bu duruş cumhurbaşkanlığı görevini nasıl gördüğünü de tanımlıyordu.
İhsanoğlu, Başbakan Erdoğan’ın aksine iddialı bir sunuş yapmadı.
Çizdiği profil, eski seçim sistemine daha uygundu.
Eğer cumhurbaşkanını yine Meclis seçecek olsaydı, Ahmet Necdet Sezer’in seçilmesinde olduğu gibi tüm partilerin uzlaşmayla gösterecekleri adaylardan biri olabilirdi.
Başbakan Tayyip Erdoğan’la karşılaştırıldığında kıyasıya bir seçim mücadelesinin adayı gibi durmuyordu.

Sağ cenahta bir aday
CHP’nin MHP’ye önerip kabul ettirdiği bir ortak aday olarak sunulduysa da, Ekmel Bey’in kendiyle ilgili verdiği bilgiler her zaman yelpazenin sağ cehahındaki siyasi partilere daha yakın durduğunu gösterdi.
1970’lı yıllardan beri aktif siyasetin içinde değil ama yakınında durduğunu anlatırken verdiği örneklerde CHP ve MHP’nin adı geçmedi.
Siyasete davet aldığı partileri Adalet Partisi, Demokratik Parti, ANAP ve Ak Parti olarak açıkladı.
Turgut Özal’a yakınlığını özellikle vurguladı.
İkinci vurgusu ise Başbakan Tayyip Erdoğan’la dostluğuydu. Bu yakınlığı, “belediye başkanlığından beri mükemmel dostumdur” diye ifade etti. Ak Parti aleyhinde olmadığı gibi Başbakan’a da karşı olmadığını üzerine basarak söyledi.

CHP açısından durum
İhsanoğlu’nun çizdiği profile bakıldığında, en az ilgili olduğu partinin CHP olduğu çok net görülüyor.
Bu durum CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, sağ tabandaki müteddeyyin seçmenin oyunu almayı hedefleyerek tercihte bulunduğunu gösteriyor. İhsanoğlu’nu bu hedefe ulaşmayı sağlayacak bir kimlik olarak seçerken, partisinin tabanından kaybedeceği oyların, AK Parti tabanından geleceğini umduğu oylardan daha az olacağını düşündüğü anlaşılıyor.
Eğer CHP, Ekmel Bey tercihiyle, bundan böyle din referanslı politika yapmaya yönelmeyecekse -ki bu çok radikal bir yön değiştirme ve reddi miras olur- Kılıçdaroğlu’nun taktik bir adım attığı söylenebilir.
Ekmel Bey Köşk’e çıkamasa da, CHP’nin ortak aday formülüyle başlattığı MHP ile yakınlaşma genel seçimlerde işbirliği yöntemine dönüşebilir.
Tabii Kılıçdaroğlu’nun, gidecek oylarla- gelecek oylar konusunda yaptığı hesap yanlış çıkarsa, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında parti içi mücadelenin alevleneceğini de söylemek gerekir.