New York’ta sorularımızı yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Suriye’de Rakka kentini bombalamasıyla ilgili ‘Havadan bombalıyorsun, sonra ne oluyor? Sonra tekrar harekete geçiyorlar. Dolayısıyla meselenin aslını çözmüyor. Çözmek için özellikle Suriye tarafında uçuşa yasak bir bölge ilan edilmesi lazım’ dedi.
ABD’nin bazı Arap ülkeleri ile birlikte IŞİD’in merkezi konumundaki Suriye’nin Rakka kentini havadan bombalaması Birleşmiş Milletler (BM) çalışmalarının yürütüldüğü New York’ta da gündemin ilk maddesiydi.
BM’nin sabahki oturumlarına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlarken Türkiye’nin bu operasyona olumlu baktığını söylemesi ve Ankara’nın askeri ve siyasi destek dahil üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu vurgulaması da dikkat çekiciydi. Erdoğan ilk kez askeri destekten söz etmiş oldu.
Türk Evi’nde resepsiyon
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda konuşma yapmak üzere geldiği New York’ta yoğun bir temas trafiği yaşadı.
BM binasının hemen karşısındaki Türk Evi’nde önceki akşam verilen resepsiyona özellikle Afrika, Kafkasya ve Balkan ülkelerinden yoğun ilgi vardı. Bu resepsiyona birçok ülkenin sadece devlet başkanları değil dışişleri bakanları da katıldı.
Türkiye’nin IŞİD’in 101 gündür elinde tuttuğu 49 rehineyi kimsenin burnu kanamadan kurtarmış olması Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan ilgiyi artırmıştı.
‘BM’den bir şey beklemiyorum’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la resepsiyonda IŞİD’le mücadele, IŞİD mevzilerinin bombalanması, BM’nin alacağı tutum ve Türkiye’ye göç konularını konuştuk.
Erdoğan New York’a BM Genel Kurulu’nda konuşmak için geldi ama bu konuda tatmin edici yeni bir karar çıkmasından umutlu değil.
Cumhurbaşkanı’na 49 rehinenin kurtarılmasından sonra ABD’nin Türkiye’den beklentisinin arttığını anımsatarak, “ABD Dışişleri Bakanı Kerry bunu açıkça ifade etti. Uluslararası bir askeri güç oluşturulursa Türkiye buna katılır mı? Türkiye’nin tutumunda değişiklik olur mu?” diye sorduğumda, şu yanıtı verdi:
“Tutumumuz neydi ki biz elimizden geldiği kadar insani yardım yapıyoruz. Bu tutum sürecek. Uluslararası bir güç oluşturulursa ve talep olursa Türkiye buna katılır mı sorusuna, ‘evet’ diyemem çünkü BM’den bir şey beklemiyorum. Suriye konusunda bugüne kadar BM Güvenlik Konseyi’nden ne çıktı ki bundan sonra da çıksın. Bundan önceki tutumlarını gördünüz. Bu yüzden BM’den bir şey beklemiyorum.”
‘Havadan bombalamak yetmez’
ABD, bir süredir IŞİD hedeflerini vuruyor. Dün de bazı Arap ülkelerinin katılımıyla IŞİD’in merkezi konumundaki Suriye’nin Rakka kentini bombaladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a IŞİD’in havadan vurulması konusunu da sordum. Türkiye’nin hava bombalamalarına nasıl baktığını ve sorunun çözümü ile ilgili olarak neler önereceğini sorduğumda, Ankara’nın düşüncesini şöyle açıkladı:
“Havadan bombalamayla olmaz. Havadan bombalıyorsun sonra ne oluyor? Sonra tekrar harekete geçiyorlar. Dolayısıyla meselenin aslını çözmüyor. Çözmek için özellikle Suriye tarafında uçuşa yasak bir bölge ilan edilmesi lazım. Bu yapılırsa, sınırımız boyunca tampon bir bölge, güvenli bir bölge oluşur. Bu Türkiye’ye sığınan insanların geriye dönmeleri, kendi topraklarında yerleşmeleri önemli. Bunun sağlanması için güvenli bölgenin oluşturulması zorunlu. Bunu birkaç yıl önce olayların başlangıcında söyledik. Ama yardımcı olunmadı.”
‘PKK da dâhil’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede resmin bütününe bakılması gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
“IŞİD’le mücadele derken, resmin tamamına bakmak lazım. Dikkat ederseniz, o bölgede PKK’nın uzantısı olanlar mücadele etmedi. Çekildiler. Tıpkı, Musul’da Irak güçlerinin kaçıp gitmesi gibi. Terörle uluslararası mücadele edilecekse hepsine karşı mücadele etmek gerekir. Sadece IŞİD ve benzeri örgütler değil bölücü örgütle (PKK’yı kastediyor) mücadele de buna dahildir.”
‘Dilenecek halimiz yok’
Suriye’den Türkiye’ye göç konusunu da Erdoğan’la görüştük. Erdoğan, Türkiye’nin yalnız bırakıldığını vurguladıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
“Açık kapı politikası izliyoruz. Sığınmak için sınırımıza gelen insanları, insani görev anlayışı içinde kabul ediyoruz. Bu göç sürüyor. Bugüne kadar Türkiye 3.5 milyar dolar civarında bir kaynak kullandı. İşin parasında değilim. Gidip dilenecek halimiz yok. Türkiye bu yükü insanlık adına kaldırıyor. Bugüne kadar bize verilen katkı 150 milyonu geçmedi. Ama mesele şu: Bu göçler nereye kadar gidecek? BM’nin, uluslararası toplumun düşünmesi gereken bu. Bu nedenle sorunun esastan çözülmesi gerekiyor. Bu da ancak Türkiye’nin ortaya koyduğu yaklaşımla mümkün. Biz elimizden geldiği kadar sorunun kalıcı olarak çözülmesi için gayretimizi ortaya koyuyoruz.”
‘Esad gitmeli’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özetlediği görüşlerin nihai hedefinin neler olduğuna ilişkin olarak Dışişleri yetkililerinin verdiği mesaj ise şöyleydi:
“Bölgedeki istikrarsızlığın ortadan kaldırılması ve kalıcı bir çözüme ulaşılması için öncelikle Suriye’deki yönetim sorununun çözülmesi gerekir. Şu anda Suriye’de bir yönetim sorunu var. Ülke yönetilemez durumda. Bu durumun ortadan kaldırılması için de Suriye’de istikrarlı bir yönetimin oluşması gerekiyor.”
100 km derinlik
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımından hem de Dışişleri yetkililerinin sözlerinden edindiğim izlenim; Ankara, sorunun çözülmesi için Esad’ın gitmesi gerektiği yönündeki görüşünü koruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çerçevesini çizdiği bu yaklaşım, resepsiyonda, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu da dahil olmak üzere Dışişleri yetkilileri tarafından da somut biçimde şöyle ifade edildi: “Bizim 1259 km sınırımız söz konusu. Bu sınır boyunca güvenli bir koridora ihtiyaç var. Uçuşa yasak bölge ilan edilip oluşturulacak güvenlik bölgesi belki bazı yerlerde 100 km’ye kadar derinlikte olması gerekiyor. Bu sınırın bazı bölgelerinde
20 km olur, bazı bölgelerinde 50 km olur, bazı bölgelerde 30 km olur. Ama 100 km derinliğe kadar olması gereken yerler de olabilir. Bu sağlanmadıkça 1 milyon
300 bin kişiyi aşmış olan Suriyeli ve Iraklı göçmenlerin kendi ülkelerine
dönmeleri de sağlanamaz.”
Çevreleme politikası
Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımını somutlaştırmak amacıyla Dışişleri üst düzey yetkilileriyle yaptığımız görüşmelerde ise Ankara’nın çabaları, ‘çevreleme politikası’ olarak özetlendi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Sinirlioğlu, bu politikayı şöyle anlattı:
“Türkiye, sorunun esasına yönelik önerilerini ortaya koydu. Suriye’de yönetilemezlik devam ettikçe sorun ortadan kalkmaz. Eğer, bu ortadan kaldırılmıyorsa o zaman yapılması gereken ‘çevreleme politikası” izlemektir. Bunun anlamı şu; sorunun etrafını çevrelersiniz. Bizim uçuşa yasak bölge, tampon oluşturulması derken kastettiğimiz sorunun bu şekilde yayılmasının önlenmesidir.”
Mica Ertegün’den özel yemek
Vefat eden Ahmet Ertegün’ün eşi Mica Ertegün’ün, önceki akşam Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve heyetine yemek verdi. Yemeğe Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, damadı Berat Albayrak, Dışişleri Mevlüt Çavuşoğlu ve eşi, AB Bakanı Volkan Bozkır ve eşi, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Erdoğan’ın danışmanı ve İzmir Milletvekili Binali
Yıldırım ve eşi katıldı. Erdoğan’ın yanında ABD’nin eski Dışişleri bakanlarından Hanry Alfred Kissinger oturdu.