Fikret Bila

<#comment>Kemal Derviş, dün de temas trafiği en yoğun bakandı. Orman Bakanı Nami Çağan, Devlet Bakanı Fikret Ünlü, eski bakan Ercan Karakaş, Derviş’in dünkü ziyaretçileri arasındaydı. İş güvencesi yasa tasarısının yarattığı duyarlı ortamda, TİSK Başkanı Refik Baydur’un Derviş’le olan randevusu yoğunluk gerekçesiyle iptal edildi.
Kemal Derviş’in ne yapacağına dönük ilk işaret dün danışmanı Oya Ünlü’den geldi. Oya Ünlü, dün memuriyet niteliğindeki danışmanlık görevinden istifa etti. Milletvekili adayı olacak memurların istifa etmeleri için dün son gündü. Ünlü’nün istifası Derviş’in siyasete gireceğinin ilk işareti olarak değerlendirildi.
Oya Ünlü ile dün yaptığımız görüşmede, siyasete girip girmeyeceğini sorduk. Yanıtı şöyle oldu:
"Sayın Derviş ile birlikte hareket edeceğim. Milletvekili adayı olabilirim de, olmayabilirim de... Sayın Derviş’in danışmanı olarak da çalışmaya devam edebilirim. Ancak, milletvekili adayı olmak için de, seçimlerden sonra yeniden danışmanlık görevini sürdürebilmem için de istifa etmem gerekiyordu. Aday olmak için 11 Eylül’e kadar süre var. Bu süre içinde de Sayın Derviş ile çalışmalarımı sürdüreceğim."
Ünlü’nün bu yaklaşımı

Ancak, Ankaradaki hava, ittifak için partiler arasında bir uzlaşma sağlamanın zor olduğunu gösteriyor.Başbakan Ecevit, ittifaklara karşı olduğunu açıkladı. Yılmazla yaptığı görüşmeden sonra konuyu bakanlarıyla değerlendiren Ecevitin kararı değişmedi.DYP lideri Çiller de ittifaka karşı çıkıyor. Bu konudaki sorumuzu yanıtlarken şu değerlendirmeyi yaptı:"Biz ittifakı halkın yapmasını istiyoruz. Bunun da yolu iki turlu seçimdir. Yapay ittifaklarla parlamentoya dengesiz yansımalar yerine, doğrudan, vatandaşın ikinci tercihini kullanmasına olanak sağlarsak daha sağlam ittifaklar kurulmuş olur. Doğrudan halkın verdiği yetkiyle sandıkta ittifak ortaya çıkar ki, bu Meclise yapay yansımaları da önler. Bu nedenle biz kurumsal ittifaklar yerine iki turlu seçim sisteminin daha sağlıklı olduğunu düşünüyoruz."AKP de ittifaklara sıcak değil. Bütün anketlerden birinci parti olarak çıkan AKPnin ittifak gereksinmesi yok. Bu nedenle de konuyla fazla ilgili görünmüyor.Aynı şekilde MHP de ittifaklardan uzak. MHP lideri Bahçeli de partisinin baraj sorunu olmadığı düşüncesinden hareketle ittifak düzenlemesine uzak duruyor.CHPdeki hava da aynı. CHP lideri Baykal, partisinin ikinci sırada olduğundan emin.

<#comment>ANAP lideri Mesut Yılmaz, seçimlerde ittifak olanağı sağlayacak yasal düzenleme için temaslarını sürdürüyor.
Ancak, Ankara’daki hava, ittifak için partiler arasında bir uzlaşma sağlamanın zor olduğunu gösteriyor.
Başbakan Ecevit, ittifaklara karşı olduğunu açıkladı. Yılmaz’la yaptığı görüşmeden sonra konuyu bakanlarıyla değerlendiren Ecevit’in kararı değişmedi.
DYP lideri Çiller de ittifaka karşı çıkıyor. Bu konudaki sorumuzu yanıtlarken şu değerlendirmeyi yaptı:
"Biz ittifakı halkın yapmasını istiyoruz. Bunun da yolu iki turlu seçimdir. Yapay ittifaklarla parlamentoya dengesiz yansımalar yerine, doğrudan, vatandaşın ikinci tercihini kullanmasına olanak sağlarsak daha sağlam ittifaklar kurulmuş olur. Doğrudan halkın verdiği yetkiyle sandıkta ittifak ortaya çıkar ki, bu Meclis’e yapay yansımaları da önler. Bu nedenle biz kurumsal ittifaklar yerine iki turlu seçim sisteminin daha sağlıklı olduğunu düşünüyoruz."
AKP de ittifaklara sıcak değil. Bütün anketlerden birinci parti olarak çıkan AKP’nin ittifak gereksinmesi yok. Bu nedenle de konuyla fazla ilgili görünmüyor.

- Sayın Dervişin hükümette kalması kendi tavrına bağlı. Biz neden rahatsız olduğumuzu açıkça ortaya koyduk. Bir yandan Hazineden sorumlu bakanlığı yürütmek, bir yandan DSPyi bölen bir hareket ve partiyle birlikte çalışmak doğru değil. Buna örgütümüzden çok tepki geliyor. Sabırlarının sonuna gelmiş durumdalar. Bu nedenle eğer Sayın Derviş, bu faaliyetlerine son verirse, bu görüntüyü ortadan kaldırırsa, bizim kişiliğine, teknisyenliğine bir itirazımız yok. Ama aktif siyasetin içinde olacak ve bunu DSPye karşı hareketle birlikte yapacaksa o zaman kararını vermesi gerekir.Ecevit ve DSPyi rahatsız eden son gelişmelere iki örnek veriliyor. Dervişin ABD dönüşü Ecevit ile görüştükten sonra Hüsamettin Özkan ile bir araya gelmesi ve Eskişehire yapacağı gezi öncesinde DSPli belediye başkanı Yılmaz Büyükerşenin aranarak davette bulunmasının istenmesi. Dervişin bu girişimi DSPli büyükşehir belediye başkanlarının da YTPye çekilmesi operasyonu olarak değerlendiriliyor. Büyükerşenin Derviş cephesinden gelen bu daveti geri çevirmesi sonucu Eskişehirde ev sahipliğini Odalar Birliği üstleniyor. Bu girişim Ecevit ve DSP nezdinde bardağı taşıran son damla oluyor.Ecevitin sözlerinden anlıyoruz ki;

<#comment>Devlet Bakanı Kemal Derviş, hükümette kalacak mı, kalmayacak mı? DSP Grup Başkanvekili Emrehan Halıcı’nın, Ecevit adına "istifaya davet" anlamına gelecek sözlerinden sonra Derviş, hükümette kalmaya devam edebilir mi? CNN - Türk için Mehmet Ali Birand’la birlikte sorularımızı yanıtlayan Başbakan Bülent Ecevit’le yaptığımız sohbette, bu soruların yanıtını aradık. Başbakan Ecevit’in yaklaşımı şöyle özetlenebilir:
- Sayın Derviş’in hükümette kalması kendi tavrına bağlı. Biz neden rahatsız olduğumuzu açıkça ortaya koyduk. Bir yandan Hazine’den sorumlu bakanlığı yürütmek, bir yandan DSP’yi bölen bir hareket ve partiyle birlikte çalışmak doğru değil. Buna örgütümüzden çok tepki geliyor. Sabırlarının sonuna gelmiş durumdalar. Bu nedenle eğer Sayın Derviş, bu faaliyetlerine son verirse, bu görüntüyü ortadan kaldırırsa, bizim kişiliğine, teknisyenliğine bir itirazımız yok. Ama aktif siyasetin içinde olacak ve bunu DSP’ye karşı hareketle birlikte yapacaksa o zaman kararını vermesi gerekir.
Ecevit ve DSP’yi rahatsız eden son gelişmelere iki örnek veriliyor. Derviş’in ABD dönüşü Ecevit ile görüştükten sonra Hüsamettin Özkan ile bir araya gelmesi ve Eskişehir’e yapacağı

Halıcının verdiği mesajın anlamı, "Başbakan Ecevitin, Dervişi istifaya davet ettiği"dir. Bu çok açık...Hüsamettin Özkana da istifa daveti böyle yapılmıştı. Yine Halıcı bir basın toplantısı düzenlemiş ve Özkanı, Eceviti korumamakla suçlamıştı. Halıcı aynı suçlamayı dünkü basın toplantısında Dervişe yöneltti.Özkan mesajı almış ve istifasını vermişti.Derviş de aynı yolu izler mi?Dervişin, Ecevitin, Halıcı vasıtasıyla gönderdiği istifa mesajını aldığına kuşku yok. Büyük olasılıkla Özkanın izlediği yolu izleyecektir. Ancak, Dervişin yakınından gelen bir diğer mesaj da yarın IMFnin Türkiye için 1.1 milyar dolarlık kredi dilimini serbest bırakacak olması. Dervişin bunu beklemeye çalışacağı da belirtiliyor. Ancak, Ecevit ve hükümet cephesinde, "buna gerek yok" havası hakim. Diğer deyişle, Dervişe gönderilen, "makul sürede kararını ver" mesajı, "en kısa sürede istifanı ver" anlamı taşıyor.Peki, Eceviti bu noktaya getiren ne oldu? Daha önce, "Derviş giderse ben de kalmam" diyen ve Dervişi ikinci kez partisine çağıran Ecevit, neden Dervişin çekilmesi gerektiği kararına vardı:Başbakan Ecevitin yakın çevresi ve kurmaylarından gelen bilgi ve değerlendirme şöyle:"Sayın Dervişin hükümette

<#comment>DSP Grup Başkanvekili Emrehan Halıcı, dün bir basın toplantısı düzenleyerek, Devlet Bakanı Kemal Derviş’in, kararını vermesini istedi. Hem hükümette kalıp hem de DSP’yi parçalayan gruplarla siyasi temasını sürdürmeye devam edemeyeceğini vurguladı.
Halıcı’nın verdiği mesajın anlamı, "Başbakan Ecevit’in, Derviş’i istifaya davet ettiği"dir. Bu çok açık...
Hüsamettin Özkan’a da istifa daveti böyle yapılmıştı. Yine Halıcı bir basın toplantısı düzenlemiş ve Özkan’ı, Ecevit’i korumamakla suçlamıştı. Halıcı aynı suçlamayı dünkü basın toplantısında Derviş’e yöneltti.
Özkan mesajı almış ve istifasını vermişti.
Derviş de aynı yolu izler mi?
Derviş’in, Ecevit’in, Halıcı vasıtasıyla gönderdiği istifa mesajını aldığına kuşku yok. Büyük olasılıkla Özkan’ın izlediği yolu izleyecektir. Ancak, Derviş’in yakınından gelen bir diğer mesaj da yarın IMF’nin Türkiye için 1.1 milyar dolarlık kredi dilimini serbest bırakacak olması. Derviş’in bunu beklemeye çalışacağı da belirtiliyor. Ancak, Ecevit ve hükümet cephesinde, "buna gerek yok" havası hakim. Diğer deyişle, Derviş’e gönderilen, "makul sürede kararını ver" mesajı, "en kısa sürede istifanı ver" anlamı taşıyor.

Bakalım, Türkiyenin bu tarihi adımına AB aynı iyi niyetle karşılık verecek mi?İkinci soru da şu: Bu tarihi kararlar, ayrılıkçı akımlar tarafından terörle elde edilmiş siyasal haklar olarak görülüp, sağladığı olanaklar istismar edilecek mi?Ankara, bu iki konuda çok dikkatli olmak zorunda...Bu kararların alınmasında üçlü koalisyon kendi arasında bir uzlaşma sağlayamadı. MHP kanadı, karşı çıktı, aleyhte oy kullandı. İktidarın diğer iki ortağı DSP ve ANAP paketi destekledi. Özellikle ANAP lideri Yılmaz, kendisinin ve partisinin geleceğini ABye bağlayan bir politika izledi. Bu tavrı nedeniyle de alınan kararlarda en büyük payı Yılmaz ve ANAPa veren yorumlar çoğunluktaydı.Ancak, kararların çıkması için anahtar parti rolünde olan anamuhalefet partisi DYPydi. DYP lideri Çillerin, anamuhalefet lideri olmasına karşın, AB paketine destek vermesinin önemi de gözden kaçırılmamalı. Hakkı teslim edilmeli. Çiller ve DYPnin katkısı olmasaydı, bu kararlar alınamazdı. Muhalefette olmasına karşın Çillerin bu desteği sağlaması çok büyük bir katkıdır.Çiller, haklı olarak, sonucun bir partiye mal edilmesini yadırgıyor. "Biz" diyor, "Anayasa karşısında sorun olduğunu bildiğimiz ve özellikle af konusunda