Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bu kez Sabuncubeli değil ama yine yokuşu bol, virajı çok bir yol. Sabuncubeli’nin kardeşi, Belkahve.
Yine bir TIR.
Yine patlayan frenler.
Yine çarpılan, alta alınan araçlar.
Yine çığlık, yine feryat figan.
Yine yanan canlar, sönen ocaklar.
Her yere tünel açmak, köprü yapmak mümkün değil.
Biraz da başka çareleri arayıp, bulmak gerekli.
Hele söz konusu olan TIR, tanker, kamyon, otobüs gibi “ağır vasıta” faslından canavarlarsa.
Şakam yok.
Bazı eller yapıştı mı direksiyonuna, onlar gerçekten birer canavar oluyor.
Önüne çıkan da yok olup, gidiyor.
* * *
Belkahve’de de öyle oldu geçen Pazartesi akşamı.
Şoför bey anlatırken olanları...
“Rampa aşağı inerken birden TIR’ın freni boşaldı, duramadım” demiş, sanki kendinin hiç günahı yokmuşçasına.
Sahi.
Fren neden boşalır?
Baktım biraz...
Hidrolik yağı “eskimişse” boşalırmış.
Fren hortumlarında aşınma ve delinme olduğunda boşalırmış.
Ne bunlar?
Zamanında yağı değiştirmeyenin, hortumlarını düzenli kontrol etmeyenin; hatalı solama yaparak can alandan farkı ne?
* * *
Demem o ki...
Karayolları “yolgeçen hanı” olmamalı artık.
Özellikle de ağır vasıtaların “teknik denetim” koşulları mutlaka çok daha ağırlaştırılmalı ve sıklaştırılmalı.
Aksine davranın aracına da, ehliyetine süresiz el konmalı.
* * *
Haydi.
İtiraz bekliyorum.
Biri çıksın “Olmaz böyle şey” desin.
Desin de...
Ben de ondan, Belkahve rampasında “freni boşalan TIR’ın altına alarak hurda ettiği araçta can veren” Fadime Erol’un hesabını sorayım.




Şirinlikte son durak!

Değerli dostum Hasan Celal Güzel Bey... Eğer kalemi elinize alır da...
“Birileri Başbakan’a şirin görünmek için bunu yazdığımı söyleyeceklerdir ama umurumda bile değil... Ben Başbakan Erdoğan’ı çok seviyorum. Hele annesinin ardından bu kadar gözyaşı döken Başbakanı artık daha çok seviyorum” diye yazarsanız; ne derseniz deyin, boşuna.
Çünkü kim derse ki bundan sonra:
“Kendisini Sabah Gazetesi’ne yazar, eşini de partisinden milletvekili yapan birini herkes sever!”
Bunu diyen de...
Söylenene hak veren de...
Haklıdır.
Artık kurtuluşunuz yok.
O yaftayı elinizle astınız boynunuza.
Ve ayrıca Başbakanı “daha çok sevmenizin” ölçüsü “annesinin ardından gözyaşı dökmesi” olmamalıydı.
Asla.
Çünkü o da tıpkı benim gibi, annesini yitiren her insan gibi davrandı:
Ağladı.
Yoksa siz Sayın Başbakan’ın “güleceğini” mi sanmıştınız?



Tek karelik okul servisi!

Yok mu “dur” diyecek