Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Bankalar 200 civarında farklı işlemden ücret ve komisyon alıyor. Hani “elini versen kolunu kaptırırsın” gibi bir durum.
Yine de geçen yıl “kardan zarar etmişler” azıcık!
Etmişler de ne olmuş?
Bugüne kadar açıklanan bilançolara bakıldığında:
Garanti Bankası 3,3 milyar lira,
İş Bankası 2,7 milyar lira,
Akbank 2,5 milyar lira,
Yapı Kredi Bankası 2,3 milyar lira,
Halk Bankası, 2,4 milyar lira,
Ziraat Bankası 2,1 milyar lira,
Vakıfbank ise 1,2 milyar lira kâr yazmış.
Az mı?
Az olmalı ki, bankaların internet sitelerine girerken size SMS ile şifre gönderiyorlar ya, ondan da para almanın hazırlığı içindelermiş şimdi.
Derler ya:
Allah gözünüzü doyursun.
Vallahi.
Doyursun gerçekten!
* * *
Ve o gözler başka şeyleri de görse keşke.
TÜRK-İŞ Şubat ayı açlık-yoksulluk sınırı verilerini açıkladı işte.
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı; 973,58 TL.
Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarını ifade eden yoksulluk sınırı ise 3 bin 171,27 TL olarak gerçekleşmiş.
* * *
İtirazı olan varsa, çıksın ortaya.
“973 lira çok” desin.
Ve hatta desin ki:
“Dört kişi bir ayda 90 lira ile doyabilir!”
Vay be.
Nasıl olacak o iş?
Bu hesabın tek izahı var:
Bir ekmek 75 kuruş.
Bir kişi yarım ekmeği sabah, kalan yarısını da akşam yerse; dört kişinin günlük masrafı 3 lira olur.
Çarp 30’la.
Ne etti?
90 lira.
* * *
Hele aylardan Şubat’sa...
Yaşadık.
Misal.
Bu ay 3 lira da cepte kaldı!

Haberin Devamı

Tek karelik teras!

Ufak tefek hesaplar

Elveda

Kimsenin moralini daha fazla bozmak istemesem de, olan biteni saklayacak halim de yok.
Örneğin Kemeraltı Çarşısı’na gittiğinizde, Genç Hacılar mağazasının kapandığını gördüğünüzde...
Ne diyeceğim ben size?
Bir ayağımı havaya kaldırıp, “Yanılıyorsunuz efendim!” mi, diyeyim.
Amuda kalkıp, “Burada böyle bir mağaza 75 yıldır yok!!” mu, diyeyim.
Kırk takla atıp, “Hatta yanında Akaylar mağazasının olduğunu sanıyorsanız, o zaten hiç yoktu!!!” mu, diyeyim.
Yok işte.
Bittiler.
Gittiler.
Çok şey gibi.
Umutlarımız gibi.
Hayallerimiz gibi.
Artık anılarımız da yok!
Yok işte.
Akaylar da yok.
Genç Hacılar da yok.