Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SELÇUK YAŞAR’ın, “1980 sonrası seçimlerde İzmir, Evren’in desteklediği partiye oy verdi. Özal iktidara gelince intikamını aldı” şeklindeki sözleri bir bakıma doğru, bir bakıma yanlış.
Yanlış, çünkü...
İzmir, 1983 seçiminde Evren’in desteklediği Milliyetçi Demokrasi Partisi’ne oy verdi vermesine de; Halkçı Parti ile ANAP’a daha çok oy verdi.
Çok kişi bilmiyor veya hatırlamıyor olabilir.
1983 yılının İzmir’inde, seçim sonucu şöyleydi:
Halkçı Parti yüzde 37,25 ve 8 milletvekili, ANAP yüzde 34,51 ve 5 milletvekili, MDP yüzde 27,23 ve 3 milletvekili.
Doğru soru, şu olabilir belki:
Türkiye genelinde yüzde 45,14 oranında oy alan ANAP, acaba İzmir’de neden Türkiye ortalamasının 10 puan altında kalmıştı?
İzmir’de ANAP’ı kuranlar ve milletvekili adayı olanlar, örneğin AKP’den hayli farklıydı oysa.
Çoğu İzmir’in tanıdığı, siyasi görüşlerinden rahatsızlık duymadığı insanlardı.
Ne var ki, Turgut Özal’ın 1977 yılında İzmir’den Milli Selamet Partisi adayı olduğu unutulmamıştı!
* * *
Bu arada “tarihi bir fotoğrafı” yayınlamanın da galiba tam zamanı.
Özal’ın MSP macerası bilinmesine karşın, onu göğsünde MSP rozeti ile gören pek yoktu.
İşte bugünkü “Tek karelik Özal” fotoğrafı, 1977 seçimi öncesinde Konak’taki MSP mitinginde çekilmişti ve uzun yıllar arşivimde, yayımlanacağı anı bekliyordu.
İzmirli, MSP’li Özal’ı unutmasa da, ANAP’ı hiçbir zaman dışlamadı.
ANAP “yok olduğu” tarihe kadar, İzmir’de hep vardı.
Nitekim DSP’nin “patlama yaptığı” 1999 seçiminde bile, İzmir’de ikinci parti olmuştu.
* * *
Öte yanda Selçuk Yaşar haklı.
Onun MDP’ye “madden ve manen” destek vermesinin bedeli, başta kendisi için çok ağır oldu.
Selçuk Yaşar, yine haklı.
Rahmetli Turgut Özal’ın “İzmir’i sevdiği” söylenemez.
Hele 1985 yılında yapılan ve “lidere isyan” anlamı taşıyan ANAP İzmir İl Kongresi’nden sonra!
Hal böyle olunca...
Başta İstanbul ve Ankara’ya “tıpkı bugünkü gibi” Türkiye’nin nimetleri yağdırılırken, İzmir’in payına yine bir “çomaklı şeker” düştü yalnızca.
Onun içindir ki...
Selçuk Yaşar 1980’den sonra “İzmir’in küçüldüğü” tespitinde de maalesef haklı.

Tek karelik Özal

Selçuk Yaşar’dan Özal’a...



O feryat hepimizin!
TAM 30 yıl önce öldürülen bir insan.
Tam 11 yıldır süren ve üç kez Yargıtay tarafından bozulan ve de sonuçta “zaman aşımına uğradığı” gerekçesiyle düşürülen bir dava.
Ve 30 yıl önce 19 yaşında olan bir kadın.
İşte o kadın...
Bir suikast sonucu öldürülen, DİSK’in eski genel başkanlarından Kemal Türkler’in kızı Nilgün Soydan, feryat ediyor:
“Ben cinayetin birebir tanığıyım. Hiçbir insan babasının katilini görüp unutamaz herhalde. Ünal Osmanağaoğlu, benim babamın katillerinden biridir. Ömrüm boyunca asla peşini bırakmayacağım. Devlet, önce babamı öldürttü, ondan sonra öldürttüğü katili senelerce korudu, daha sonra gözümüzün içine baka baka davanın normal seyrinde görülmesine izin vermedi. Bugün bu ülkede doğduğuma lanet ediyorum.”
Sorun kendinize.
“Ben olsaydım ne yapardım?” diye sorun.
Nilgün Soydan’ın feryadından aşağı kalır mıydı, sizin feryadınız?