Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ROMAN yazsan, film yapsan inanmazlar.
Gerçekten inanılır gibi değil ama...
Hakan Fidan’ın astsubay üniformasını çıkarması ile MİT Müsteşarı olması arasında sadece 9 yıl var.
Hakkında çıkan tüm haberleri okudum.
Belli.
Hakan Fidan, yetenekli bir insan.
Hırslı bir insan.
Çalışkan bir insan.
Akıllı bir insan.
Hepsine tamam.
Yine de, Erman Hoca diyor ya hani:
“Bu boru başka boru...”
Aynen öyle...
Memleketteki en istisnai kurum olan, MİT Müsteşarlığı bu.
* * *
Şimdiye kadar, ya teşkilata mensup ve feleğin çemberinden kırk defa geçmiş insanlar oturmuş o koltuğa; ya “emir demir ilişkisi” sonucu gelen yüksek rütbeli subaylar.
Tek istisna...
Sönmez Köksal.
O da nereden baksan, anlı şanlı bir diplomat.
Misal, CIA Başkanı...
Michael Vincent Hayden, 1945 doğumlu, çekirdekten istihbaratçı emekli bir general.
FBI Başkanı Robert Mueller de 1944 yılında doğmuş, “suçla mücadele” alanında uzman bir hukukçu.
* * *
Bilgi önemli de, birikim daha önemli olduğundan; istihbarat servislerinin başına “yaşı kemale” ermemiş birinin getirildiğini zaten hiç duymadım.
Hakan Fidan ise 1968 doğumlu.
Haliyle merak ediyor insan.
Düzeni yıkan, yaşanmış tüm başarı hikâyelerini yerle yeksan eden bu mucizevi atamanın ardında ne var?
Bir ihtimal, gizemli hiçbir şey yok.
Yani Hakan Fidan...
Daha bebekken, kaderi derin devlet tarafından belirlenmiş; Kurtlar Vadisi’ndeki Polat Alemdar falan değil!
“Bir tez yazdı, müsteşar oldu” muhabbeti de pek inandırıcı olmadığına göre, onu tanımaktır tek çare.
Önerim...
En azından, aklı başında TV programlarına katılması ve gazetelere uzun mülakatlar vermesidir.
Aksi halde üretilecek teorilerin ardı arkası kesilmeyecektir!


Modern zamanların padişahı
Saray Halı’nın patronu Necati Kurmel’in İstanbul -Kurtköy’de 30 milyon metrekare arazisi varmış.
Kayseri-Develi’de 20 bin baş büyük hayvanın yer aldığı Saray Çiftliği ise 16 bin dekar bitkisel üretim alanı ile Türkiye ve Avrupa’nın en büyük besi, süt sığırcılığı ve bitkisel üretim işletmesiymiş.
“Modern zamanların padişahı” olmak, böyle birşey olsa gerek.
Eh, neticede firmasının adı da Saray değil mi?
Ve padişahlar, sarayda yaşamaz mı zaten?
Yıllar önceydi.
Rahmetli Ahmet Piriştina, henüz İzmir Milletvekili idi. Ben de Ankara’da çalışıyordum o zaman.
Bir akşam yemekte buluştuk.
Masamızda Hüsamettin Özkan ile “dayısı” Necati Kurmel de vardı.
Hatırlıyorum da...
Gırgır şamata içinde geçmişti yemek. Necati Kurmel’in anlattığı hikâyelere çok gülmüş, özellikle mütevazı ve rahat tavrı nedeniyle onu çok sevmiştim.
Velhasıl sözün başında aktardığım bilgilerin ışığında zihinlerde uyanabilecek portre ile tanıklığım arasındaki fark, bugün düşündüğümde bile şaşırtıyor beni.


Tek karelik aşk

‘Olmaz’ nasıl oldu