CUMA, cumartesi derken, iş bitti. Sandıkların açılmasını beklemek, elbet önemli.
Bir de Tarhan Erdem gerçeği var tabii.
Geçen seçim öncesi yayınladığı araştırma ile seçim sonuçları, neredeyse milimetrik biçimde örtüştüğünden; bu kez yaptığı yoklamanın da hedefi bulması, kesin gibi.
Yani...
Bugün bir genel seçim olsa, Ak Parti yüzde 52’ye ulaşacak.
29 Mart’ta ise il genel meclisindeki oyu, 2007 genel seçiminde aldığı oy oranını küsuratla da olsa aşıp, yüzde 47.9 olacak.
Müthiş.
Yaşanan onca tuhaflığa, sıkıntıya, karamsarlığa rağmen; insanlar hâlâ neden Ak Parti’ye çuvalla oy verdi, veriyor, verecek?
KONDA’nın araştırmasında, bu soruya yanıt olacak, bir başka sonuç var.
Türkiye’nin 53 ili, 247 ilçesi, 426 mahallesindeki 7 bin 615 kişiye sorulmuş:
“Türkiye’nin sorunlarını kim çözer?”
Cevapların yüzdesi sırayla şöyle:
Ak Parti 32, Bu sorunlar sürer gider 26, Hiçbiri-Yeni parti lâzım 23, CHP 8, MHP 5, SP 2, DTP 2, Diğer partiler 2
* * *
Tablo, hani derler ya; kabak veya tabak gibi meydanda.
“Anasıyla, babasıyla, yavrularıyla” muhalefet partilerinin “hepsine, tümüne, topuna” güvenen insanların oranı yüzde 20’yi dahi bulmuyor.
Hele ana muhalefet bitmiş, tükenmiş.
29 Mart’taki olası oy oranı yüzde 23.5 ama CHP’de “iktidar olma-sorun çözme” umudu görenler, sadece yüzde 8’den ibaret!
O aradaki yüzde 15’lik kitleyi ise besbelli, CHP’ye “kerhen ve mecburen”, açıkçası “Ak Parti korkusundan” oy verecekler oluşturuyor.
Eskiden Deniz Baykal için “dar kadrocu” falan derlerdi.
Epeydir dar mar da değil.
Bir kendi var..
Bir de “evlerden uzak olsun” genel sekreteri!
Çok acı, çok
MUHSİN Yazıcıoğlu ile beraberindekilerin başına gelen trajik olayın “İHA muhabirinin 112 servisi ile yaptığı yürek yakan telefon konuşması” gibi...
Yazıcıoğlu’nun 25 yıl önce Mamak Cezaevi’nde yazdığı şiirin “Ben sonsuzluğu düşünüyorum / Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum / Durun kapanmayın pencerelerim / Güneşimi kapatmayın / Beton çok soğuk, üşüyorum ” diye biten dizeleri gibi...
Seçim kampanyasında ilk kez helikopter kiraladıklarını, son konuşmasında anlatması gibi ayrıntıları, aslında çok daha fazla can acıtıyor.
Asıl merak edilen ise saatlerce cep telefonu sinyali alınmasına karşın, helikopterin düştüğü yerin, neden bulunamadığı.
Oysa telefon izleme, dinleme konularında pek maharetli yığınla uzman var memlekette.
İster istemez, insanın şöyle diyesi geliyor:
“Olay duyulur duyulmaz, keşke özel yetkili bir savcı atasalardı işin başına... Kim, nerede, ne durumda? Bulurdu anında.”
Tek karelik hayaller
Ontario Place Kanada