İZMİR Kâtip Çelebi Üniversitesi rektörlüğü için 22 adayın başvurduğunu ve YÖK’ün, İzmir Atatürk ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Galip Akhan’ı 1. sıradan aday gösterdiğini daha önce yazmıştım.
O yazıda önemli olan iki bölüm vardı.
Birincisi...
“Herkes Cumhurbaşkanı Gül’ün birinci sıradaki kişiyi rektör olarak atayacağından emin.
Yok.
Sadece YÖK’e olan saygı ve sevgisinden değil, Cumhurbaşkanı Gül’ün ailevi ilişkilere bağlılığından ötürü de; Prof. Galip Akhan’ın rektör olacağı kesin.
Malum.
Prof. Akhan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İzmir’de yaşayan dayısı Nazif Satoğlu’nun damadı.”
İkincisi...
“Ve bir ihtimal...
Cumhurbaşkanı Gül, ne kadar da ‘tarafsız’ olduğunu kanıtlamak istemişse eğer, görüntüye yansıtılan bu manzara, gerçekten ideal!
Akrabası yerine bir başkasını rektör seçerse yani...
Kim alkışlamaz kendisini?”
İflah olmaz bir iyimser olarak bu ihtimalin gerçekleşmesini ummuştum “salak” gibi!
Olmadı tabii.
Cumhurbaşkanı Gül, sonuçta “malum olanı” ilan etti!
* * *
Bunun üzerine biraz araştırım ve “manidar” bir bilgiye ulaştım.
Geçen ay içinde İzmir Tabip Odası Hekim Meclisi seçimleri yapıldı.
Sağlık kurumları belirlenen kontenjanlar dahilinde, kendilerini temsil edecek meslektaşlarını belirlemek için kurulan sandıklarda oy kullandı.
İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ayrılan 3 kişilik kontenjan için, burada çalışan 11 doktor aday olmuştu:
Cihan Aslan, Ejder Ciğer, Ertekin Tepe, Ferit Soylu, Murat Ermete, Mustafa Oktay Tarhan, Seyithan Kırtay, Yusuf Cem Kaplan, Yusuf Kumkumoğlu, Zeynep Altın ve hastanenin Başhekimi Prof. Dr. Galip Akhan.
5 Kasım Cuma günü yapılan seçim sonucunda ne mi oldu?
Ertekin Tepe, Murat Ertepe ve Yusuf Kumkumoğlu, seçimi kazandı.
Ve hayrettir...
YÖK’ün 22 aday arasından birinci seçtiği Galip Akhan, kendi meslektaşlarının 11 aday içinden seçtiği üç kişiden biri olamadı!
Demem o ki...
Onca yıldır, üstelik iktidarın ve Çankaya’nın gücünü arkasına alarak başhekimlik yapan bir kişi; yönettiği kurumda, en azından “ilgi, sevgi ve destek sorunu” yaşıyorsa eğer...
Rektörlük yapacağı kurumda bu sorunu nasıl aşacak?
Yoksa...
İşlerin yolunda gitmesi için, YÖK Başkanı ile Cumhurbaşkanı, her Allah’ın günü üniversite kapısında nöbet mi tutacak?