Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başlığı okuyunca şaşırdım. Çok şaşırdım:
“İzmir’in klasiği Kordon Toplantıları geri dönüyor.”
Vay anasını.
Meçhule gitmiş bir gemi, nasıl olur da döner seferinden?
Dönmesi için gemiyi o sefere gönderenlerin tekrar buluşması, oturması, konuşması ve “oybirliği ile karar alması” gerekir bir kere.
Çünkü Kordon Toplantıları’nın sadece kurucuları tarafından bilenen ve uygulanan birinci koşulu, her kararın “oybirliği” ile alınmasıydı.
Bir kişi bile karşı çıksa, gündeme getirilmiş konu, orada kalırdı.
Ne zamana kadar?
Herkes “tamam” diyene kadar.
* * *
Bilmeyenlere veya unutanlara “herkes” sözcüğünün açılımını yapayım hemen:
İskender Odabaşoğlu, Mehmet Soyer, rahmetli Ozan Talu, Cemali Kırmızıoğlu, Ruhi Örmeci ve ben.
Dolayısıyla...
Adını andığım insanlardan hayatta olanların tümü “dönsün” demedikçe, Kordon Toplantıları kendini var etmiş “ruhuna sahip olarak” geri dönemez.
En azından geri dönmüş sayılmaz, sayılamaz.
Sözlerimi iddialı bulabilirsiniz.
Bulun zaten.
Çünkü böyle dönüş kararı için bırakın benim onayımın alınıp, alınamamasını...
Haberim bile yok!
Yani Hürriyet İzmir ekinin sevgili ve saygıdeğer yazarı Ayça Dikmen hanımefendi kusura bakmasın ama verdiği haber daha “başlıktan” yanlış.
* * *
Hele yazıdaki şu ifade:
“Geçen hafta EGİAD yönetim kurulu üyelerinin daveti ile gittiğimiz bilgilendirme toplantısında Başkan Temel Aycan Şen, Kordon Toplantıları’nın isim hakkını aldıklarını ve tekrar başlatacaklarını söyleyince çok mutlu oldum. Ön hazırlıklar yapılmaya başlanmış, hatta konuşmacı bazı isimler bile belirlenmiş.”
Vay be.
EGİAD Başkanı’na bakın hele.
Söylesene arkadaş:
Sen o hakkı kimden ve nasıl aldın?
* * *
Lütfen yanlış anlamayın.
İsteyen, istediği toplantıyı düzenler.
Hatta çok isteyen, yaptığı işe “Kordon Toplantıları” bile der.
Buna yasal bir engel yok.
Kordon Toplantıları hiçbir derneğin, kurumun, kuruluşun malı olmayan; hiçbir güç odağına yaslanmadan düzenlenen ve tamamen “nevi şahsına münhasır” bir etkinlikti.
Ve bana göre başarısındaki sihir de buydu.)
Anlaşılacağı gibi, “Kordon Toplantıları” adı da, kimsenin tapulu malı değil.
Ne var ki...
Yapılan iş, etik değil!


Telaşa gerek yok

Haberi duyanlar “Vay be” diyebilirler.
Neticede gözaltına alınan, resmen kurulmuş bir siyasi partinin genel başkanıydı.
Ergenekon Partisi Genel Başkanı Tarcan Ülük hakkındaki “çete kurmak, tehditle para toplamak” gibi suçlamalar önce emniyetin, sonra yargının işi.
Ama işin içinde bir “parti genel başkanı” olunca, olaya siyaseten bakmak gerekliydi.
Zira Tarcan Ülük, daha önce de çeşitli partilerde bulunmuş biriydi.
Ve dahası, 2011’de “bağımsız aday” olarak, İzmir 2’nci Bölge’den seçime girmişti.
Girmişti de ne olmuştu? Hangi ilçeden kaç oy almıştı?
Baktım:
Bayraklı 43, Bornova 35, Karşıyaka 35, Menemen 19, Bergama 17, Kiraz 15, Ödemiş 12, Kemalpaşa 9, Çiğli 9, Tire 8, Aliağa 5, Dikili 4, Bayındır 4, Foça 2, Beydağ 2, Kınık 2.
Toplam, 216 oy.
Hepsi bu kadar.
Dolayısıyla da olayın, siyaseten bir önemi yok.



Tek karelik tam teşekkül!

Kordon Toplantıları dönüyormuş