KEMAL KILIÇDAROĞLU soruyor:
“Allah aşkına bir adam hakkını arıyor, diye söylemediğini bırakmıyorsun, senin anlayışın ile Kenan Evren’in anlayışı arasında ne fark var?”
Kemal Bey kusura bakmasın.
Sayın Başbakan ile Kenan Paşa arasında çok ciddi bir fark var.
İtirazımı somut bir olay ile anlatayım...
1988 yılının Ekim ayında, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Almanya’ya gitmişti.
Güngör Mengi, Yavuz Donat, Altan Öymen, Nahit Duru, İlnur Çevik, rahmetli Hüsamettin Çelebi ile beraber; ben de geziyi izliyordum.
Ziyaret edilen yerlerden birine giderken, PKK yanlıları tarafından yumurta saldırısına uğradı Kenan Evren.
Biraz itiş kakış yaşandı.
Hepsi o kadar.
* * *
Daha sonra bir markete gittik ve o zamanlar Türkiye’de pek bulunmayan yumurta şeklindeki çikolatalardan aldık.
Çünkü akşama Türkiye Büyükelçisi’nin konutunda yemek vardı, bizim de niyetimiz Evren’e “yumurtalı bir şaka” yapmaktı!
Hediyemizi verme görevini İlnur Çevik üstlendi. Ve hepimiz oradayken Cumhurbaşkanı’na takdim etti.
Sonrasında ne mi oldu?
Hiç.
Yani Kenan Paşa üç- beş saat önce atılan yumurtaları hatırlayıp “Sizi gidi vatan hainleri” falan demedi hiç kimseye!
Tak aksine.
Şaka şamata güldü herkes.
* * *
Onun için “Kemal Bey kusura bakmasın” dedim ya...
Sayın Başbakan ile Kenan Paşa arasında, en azından şu “yumurta konusunda” çok ciddi bir fark var.
Erdoğan, yumurta atanlara neredeyse “terörist” muamelesi yapıyor.
Bundan tam 22 yıl önce, askeri darbe ile yönetimi ele geçirmiş biri, üstelik kendi başına gelmesine rağmen, benzer bir olaya gülüp, geçiyor!
Ve yaşanan iki sahne yan yana konduğunda, insanın sorası geliyor:
- Geçen 22 yılın sonunda ve demokratik hoşgörü noktasında, Türkiye ileri mi gitmiş, geri mi?
Başbakanımız keşke çelebi bir adam olsaydı da, tıpkı Kenan Evren’e yaptığımız şaka gibi, ona da şöyle bir soruyla takılabilseydik:
- Efendim, yumurtayı “rafadan” mı istersiniz, yoksa “kafadan” mı?
Gayet normal
MİLLETİN yüreğini yakan Haydarpaşa Garı yangınından sonra, gözler sorumluyu ararken; İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın görüşü şuydu:
“Çatı onarımı işlemi sırasında çalışan elemanların hassasiyet göstermemesi nedeniyle yangın çıktı. Teknik ekibin ciddi ihmali var. Önlemler alınmamış. İzolasyon yapan ekiplerin, sırtlarında belki bir kilogramlık yangın tüpü bulunması lazımdı.”
Haliyle dikkatler, Topbaş’ın hedef gösterdiği “çatı izolasyonunu yapan şirket” üzerine çevrildi.
Çok geçmeden anlaşıldı ki...
Bu şirket “yabancı” değildi.
En azından AKP’liler için!
Zira onarımı, “restorasyon ilkelerine uymadan ve kalifiye eleman kullanmadan yürüttüğü” ileri sürülen İfort isimli şirketin sahibi; AKP Kadıköy İlçesi’nin eski “Teşkilat Başkanı” İhsan Kaboğlu’dan başkası değildi!
Adı geçen şirket, Kaboğlu ile kardeşine aitmiş.
İhsan Kaboğlu’nun benzer işler yapan başka bir şirketteki ortağı ise Orhan Kahya imiş.
O da AKP’nin Kadıköy Belediye Meclis üyesiymiş!
Velhasıl olanlar kimseyi şaşırtmamalı.
Her şey “aslına uygun biçimde” yaşanıyor.
Yani en azından bu konuda...
Eksen kayması yok!
Tek karelik yumurta!
blog
ONUR KARABASAN: Feyzi Bey, yazılarınızın düzenli okuruyum. Yine sadece Türkiye’nin değil, dünyanın gündemine oturan güncel gelişmelerin en çarpıcı boyutunu satırlarınıza taşımışsınz. Ama herhalde sonunda sayın Başbakan elini masaya vururken, “Bir dakika” diye bağıracaktı gibi geldi bana... Sanırım bu belgelerde adı geçen kişiler yine olaylara sessiz kalacaklar. Biz de üzerinde kafa yormakla kalacağız.
KAMİL KULOĞLU: Wikileaks belgeleri mutluka çok uzun bir süre gündemde kalıp tartışılacak. Ama izleyebildiğim kadarıyla Türkiye’den en sağlıklı açıklama Cumhurbaşkanı Gül’den geldi. Gerçekten diplomatların notları genelde üst düzey karar mercilerini fazla etkilemez. Hükümetlerin izledikleri dış politikalara göre söz konusu belgeleri değerlendirmek gerekir. Bu konuda ben de Cumhurbaşkanımız gibi düşünüyorum ve basına sızan bilgilerin ilişkilerimizi etkilemeyeceğine inanıyorum. Aksi olsaydı, yani diplomatların yazdıkları her not kararlarda tek etkileyici olsaydı, dünyamız bugün ne durumda olurdu düşünebiliyor musunuz?
AHMET TOPRAK: Bugüne kadar açıklanan belgeleri ben de internet ortamında takip ettim. Sanki daha çok somut verilere değil de, dedikodulara ve kamuoyundaki iddialara dayalı diplomat notları gibi geldi bana. Ama tüm dünyada Amerika’ya karşı bir güvensizlik ortamı yaratacağı kesin.
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA
YER ALIN. FAKS: 0232 - 464 14 02