Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Fitil 27 Mart 2011’de ateşlenmişti, bomba Nisan ayında patladı.
Hem de her gün başka yerde, başka şekilde.
Hangi patlamaya baksanız, YGS yıkıntısının altından hep aynı sözcük çıkıyordu: ŞİFRE.
Olayın “bir numaralı” şüphelisi ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir’i ilerleyen aylarda istifaya davet eden ve aynı zamanda “amiri” olan YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan yılsonunda görev süresi uzatılmayınca koltuğuna veda etti.
Fakat Ali Demir, yerinde oturmaya devam ediyor!
Nisan ayında “başka ne oldu?” derseniz, bence Başbakan’ın “hedefindeki” iki olaya daha değinmek gerekiyor.
Birincisi:
Ucube!
Kars’ta anıt heykel “kazma kürek” yıkılmaya başlandı.
İkincisi:
Çılgın Proje.
Adı “Kanal İstanbul” olarak açıklandı.
* * *
Özellikle MHP ve İzmir Büyükşehir Belediyesi açısından “Kara Mayıs” olarak tarihe geçecek bir dönem yaşandı bu ay boyunca.
Peş peşe internete yayımlanan ve “gizli ilişkileri” sergileyen “gizli kamera” kayıtları, MHP’nin üst yönetimini paramparça etti.
Hatta bazı görüntüler yayına bile konmadan etkisini gösterdi.
Cihan Paçacı ve Deniz Bölükbaşı başta çok sayıda MHP’li yönetici görevlerinden ve milletvekili adaylığından çekildi.
İzmir ise yangın yeri gibiydi.
İlk dalga operasyonda tutuklanan Başkan Aziz Kocaoğlu’nun en yakınındaki kişi olan Genel Sekreter Pervin Şenel Genç, hâlâ ve maalesef cezaevinde.
Balyoz davası ise yine bir ilk yaşattı Türkiye’ye.
İlk kez görevdeki bir orgeneral (Bilgin Balanlı) tutuklandı.
* * *
Haziran ayı “seçim” ayıydı. Olaylar da bu çerçevede sıralandı.
Ak Parti üçüncü kez, üstelik her seçimde oy oranını arttırarak tek başına iktidar olunca, Türkiye’nin çok partili siyasi yaşamında da bir rekor kırdı.
Ve şahsen böyle bir rekorun, bir başka siyasi parti tarafından bırakın geçilmesini, tekrarlanacağına bile ihtimal vermiyorum.
İhtimal vermek istemediğim bir başka şey daha var.
Halkın seçtiği insanlar, üstelik haklarında verilmiş bir mahkûmiyet kararı yokken cezaevinde tutulamamalı.
Böyle bir demokrasi ayıbı bu ülkede tekrar yaşanmamalı.
Derseniz ki:
“Tekrarını bırak, ayıp sürüyor.”
Susarım mecburen.
Bu ayıbın sürmesine izin veren, göz yuman, sebep olanlar adına yüzüm kızarır mahcubiyetten!

Haberin Devamı

Tek karelik gool!

Haberin Devamı

Kara Mayıs

Garip bir hesap

Türkiye’de en fazla parayı “yöneticilerin” kazandığını belirlemiş Türkiye İstatistik Kurumu.
Kim onlar?
Amirler, müdürler, genel müdürler, CEO’lar falan.
İşin hoş yanı, kadın yöneticiler erkeklerden çok kazanıyor.
Kazanıyor da, ne kadar?
TÜİK’e göre:
2010 yılında ortalama brüt kazançlar, erkek yöneticiler için 48 bin 198, kadın yöneticiler için 52 bin 242 lira olmuş.
Yuvarlak hesap 50 bin lira brüt kazancın neti ne kadardır?
30 bin, 35 bin...
Hadi 35 bin diyelim.
Bölün 12’ye.
Ayda 2 bin 912 lira eder.
Çok garip.
Çünkü ne kadar ortalarsanız ortalayın, Türkiye’de en çok parayı kazananların ayda 3 bin liraya talim etmesi...
Şaka gibi!