Merak ve heyecanla bekliyorum. İzmir Kent Federasyonu’nun “İzmir” adını taşıyacak olan uzun metrajlı film projesi lafta mı kalacak, hayat mı bulacak?
Umudum ve dileğim, gerçekleşmesi elbet.
Turgay Yokuş’un ifade ettiği gibi, o filmi Çağan Irmak yazıp, yönetse keşke.
Haluk Bilginer başrolde oynasa.
Sezen Aksu filmin müziğini yapsa.
İzmir’e mal olmuş insanlar filmde rol alsa.
Ne güzel olur.
Turgay Yokuş diyor ki ayrıca:
“Bu filmde kişiler gerçek hayattaki rolleriyle değil, farklı rollerle yer alacak. Örneğin, İTO Başkanı Ekrem Demirtaş’a boyozcu rolü verebiliriz.”
Ekrem Demirtaş iddialı adam.
Bu rol keser mi, bilmem!
Hani “boyoz zinciri sahibi” olsa...
Belki.
* * *
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım önüne “temcit pilavı” gibi, hep aynı soru geliyor:
“Yerel seçimde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olacak mısınız?”
Son İzmir ziyaretinde gene sorulunca malum konu, ne yapsın, o da yaka silkercesine şu cevabı veriyor:
“Biz zaten seçildik, daha ne adaylığı. Adaylık dönemi bitti, beni seçti İzmirli.”
Yeter artık, anlayın.
Binali Yıldırım, belediye başkanlığına aday değil.
NOKTA!
Not: Temcit; Recep, Şaban ve Ramazan ayları süresince, sabah ezanından sonra okunan ve Allah’ın ululuğunu belirten duanın adı aslında. Mecazi olarak da... Ramazan’da sahur vakti pilav yapmak zor olduğu için, önceden hazırlanan pilav tekrar ısıtıldığından, adına ‘temcit pilavı’ deniyor.”
* * *
Önce Ak Parti Foça İlçe Gençlik Kolları Başkanlığı görevinden, sonra da partisinden istifa eden Yakup Kılınç, şöyle bir cümle kurmuş:
“AKP Foça’da, siyaset sihirbazları tarafından yönetilmektedir.”
Bundan önce “siyaset tüccarları” veya “siyaset mimarları” falan gibi laflar duymuştum ama bu hepsinden ilginç geldi bana:
“Siyaset sihirbazları!”
* * *
İzmir’de 2010 yılında erkek nüfusu 1 milyon 985 iken, kadınların nüfusu 1 milyon 963 binmiş.
Artık ne olduysa...
Geçen yıl ise erkeklerin sayısı 1 milyon 979 bin 88, kadın nüfusunun sayısı ise 1 milyon 986 bin oldu.
Kadınların sayısı 22 bin 664 kişi artmış yani.
Erkekler de 6 bin 280 kişi azalmış.
Vay gidene!
Tek karelik köprü
Hâlâ Oscar alabiliriz!
Sonuçlar bu sabaha karşı belli oldu ve Oscar ödülleri sahiplerini buldu.
Kimler kazandı, bilmiyorum.
Bildiğim, Türkiye’de kimsenin evinde bir Oscar heykeli yok.
Oysa bu mümkün.
Nasıl mı?
Galiba yarın Nate D. Sanders Müzayede Evi, internet üzerinden 15 Oscar heykelini satışa çıkarıyor.
Malum.
Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi, Oscar heykelciklerinin satışına aslında izin vermiyor. Ancak satışa çıkarılacak ödüller, 1950 yılında yürürlüğe konan ve Oscar ödüllü sanatçıların ödüllerini 1 dolar karşılığında sadece Akademi’ye satabileceğine dair anlaşmadan önce dağıtılmıştı.
Onun için de...
Örneğin 1934’te Frank Lloyd’un yönettiği “Süvari Alayı” filmine verilen En İyi Film ödülünü simgeleyen Oscar heykelini Türkiye’den biri alsa keşke.
Ucundan kenarından da olsa, bir Oscar’ımız olur böylece!
