Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

POSTA kutuma düşen mesajın başlığı, epeydir damarlarımda artarak dolaşan adrenalini, iyice zıplattı:
“Birgün sizin de kapınızı çalabilirler... ”
İmzaya bakınca rahatladım, Avukat Noyan Özkan, “olası  arama ve el koyma işlemleri sırasında dikkat edilecek önemli noktaları” mini bir kılavuz haline getirip, yollamıştı.
Noyan Özkan’ın uyarıları iyi de...
Ya o uyarıların uygulaması pratikte işe yaramaz hale getirilirse, ne olacak?
Misal... Madde 1:
Kapınız çalınmalıdır.
Ya çalmazlar ve kırarlarsa, “eller yukarı” demelerini beklemeden, “donları aşağı mı indirelim” ya da pencereden beyin üstü mü atlayalım, ne yapalım?
Veya...
Madde 8: Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine el koyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi ni ve bu hususun tutanağa geçirilerek imza altı na alınmasını talep ediniz.
Tamam.
Yaşanan onca olaydan sonra, bunun yasa emri olduğunu; safi sübyan dahi öğrendi artık.
Fakat aynı olaylar, yine bize öğretti ki, kimsenin yasayı falan taktığı yok.
Ah Noyan dostum, et kokuyor diye sızlanırken, bir de baktık:
Tuz da kokmuş!
*   *   *
Hukukçular, meslek yaşamlarının en zorlu sınavını veriyor. Ve işaretler, zorluk derecesinin her geçen gün katlanacağını haber veriyor.
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, “Teftiş Kurulu, Adalet Bakanlığı’na bağlı olduğu, yargıç ve savcıları denetlediği sürece siz  orayı bağımsız yapamazsınız” demekten perişan oldu.
O denetim sopasına yapışan hoyrat eller ise mutlu.
Sopa bir iniyor, bir kalkıyor...
Bir iniyor, bir kalkıyor!
İşte böyle bir ortamda, “Allah size güç kuvvet versin kardeşim” demek için, dün ilk iş olarak İzmir Barosu’nun yeni Başkanı Özdemir Sökmen’i aradım.
İçim rahat.
Çünkü Özdemir Sökmen hem iyi bir hukukçu hem de sağlam adamdır.


Bu da olur mu?
EROZYONLA  mücadele için, tüm askeri garnizonlarda teraslama ve ağaçlandırma  çalışmasına pazar günü Ankara’da başlandı.
Törende  “Toprak Dede” Hayrettin Karaca da konuştu ama “Bize örnek olduklarından dolayı, Silahlı Kuvvetlerimizin siyasi kadrolarımızı utandıracaklarına inanıyorum. Başka bir kelime bulamıyorum bugün, şey var ya... Ergenekon var ya, söyleyemiyorum, o bakımdan” dedi  ve sustu.
Tuhaf.
Sözünü kimseden esirgemeyen Karaca’ya ne olmuştu?
Belki de olan şuydu.
Ergenekon’daki olası gelişmeleri önceden duyurmasıyla tanınan Emre Aköz, 18 Nisan Cumartesi günü Sabah’ta “Faraza suyla, toprakla, ağaçla uğraşan kimi dernekler de Ergenekon’un etki alanında mı” diye yazmış ve bu satırlar  aynı gün, örneğin Odatv tarafından şöyle yorumlanmıştı:
“Şimdi gözler 13. Dalga’ya ve bu dalgada yandaş medyanın işaret ettiği Hayrettin Karaca’ya çevrildi.”


Tek karelik uyarı


İzmir Barosu’na güvenin