Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

Eskiden “icmal” derlerdi. “Özet” yani.
Ve şimdi.
İcmal vakti.
Çünkü bir yıl bitiyor.
Ne oldu bir yılda, neler yaşandı?
Çok zaman geçmese de aradan “hafıza-i beşer nisyan ile malûldür” yine de.
İnsan unutur.
Öyleyse hatırlamanın, hatırlatmanın; Türkiye’de geçen bir yılın özetine bakmanın vaktidir şimdi.
Anadolu Ajansı’nın çıkardığı notlara bakarak ele alalım 2011’i.
Yeni yıla girilmesiyle birlikte “tutukluluk süresini belirleyen CMK’nın 102. maddesi” de yürürlüğe girdi öncelikle.
Pek çok sanık ile beraber terör örgütü Hizbullah üyeleri de tahliye edilince hem kıyamet koptu, hem de uçurumdan beter bir boşluğa yuvarlandık hep birlikte.
Çünkü uzun tutukluluk süreleri can yakıyordu bir yanda. . .
Öte yanda da domuz bağıyla toprağa gömülen insanların kemikleri sızlıyordu.
Nitekim salınan Hizbullah üyelerinin çoğu sırra kadem basınca, siyasetten yargıya herkesi sıkıntı bastı!
* * *
Şubat ayı mevsimin özelliklerini yansıtan biçimde soğuk, karanlık ve fırtınalıydı.
Misal, Balyoz davası...
Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına’nın da arasında bulunduğu 133 kişi için tutuklama kararı çıktı.
Ayrıca ODA TV basıldı, Soner Yalçın tutuklandı.
Bir de son yolculuğuna çıkan vardı.
Eski Başbakan ve bugünkü iktidarın “Hocası” Necmettin Erbakan.
Ama asıl önemli olan, Ocak ayında yaşanan kaos “yargıdaki devrimsel dönüşümün” yolunu açtı!
Yargıtay ile Danıştay’ın üye ve daire sayıları arttırıldı.
* * *
Mart ayı yeni tutuklamalar ile başladı.
Eyvah ki, bu kez sıra gazeteci Nedim Şener ile Ahmet Şık’a gelmişti!
Araya bir de silahlı saldırı girdi.
Hedef İbrahim Tatlıses’ti.
Nedendir, niçindir; hâlâ meçhul!
Tekrar önemli bir tutuklama yaşandı Mart ayında.
Kâşif Kozinoğlu “Ergenekon Terör Örgütü” zanlısı olarak içeri alındı.
(Ve maalesef ilk duruşmasına dahi çıkamadan, yılsonuna doğru öldü!)
Sonraki aylarda gündemden düşmeyecek bir olayın fitili ise 27 Mart günü ateşlendi.
O kadar ki, o gün yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’ndaki “şifrenin” gizemi hâlâ çözülemedi

Haberin Devamı

Tek karelik balık denizi!

Haberin Devamı

İcmal vakti

Meclislerde tarih yazar

Başbakan Erdoğan, Fransa Ulusal Meclisi’ndeki garabeti yorumlarken dedi ki:
“Tarih parlamentolarda oylamalarla yazılmaz. Olsa olsa tarih parlamentolarda oylamalarla çarpıtılır.”
Bir yönüyle doğru.
Geçmişte yaşanmış olayları konuşmak, tartışmak herkesin hakkıdır elbet.
Ama sıra fetva vermeye gelince, herkesin haddini bilmesi, işi ehline bırakması gerekir.
Aksi halde, aynen Başbakan Erdoğan’ın söylediği durum gerçekleşir.
Diğer yanda, evet, tarih parlamentolarda da yazılır.
Nitekim Fransız Meclisi’nin aldığı karar, ileride bugünün tarihini yazacaklar için kayda alınmıştır.
Onun için dikkat.
TBMM’de aldığı her kararla tarih yazıyor bir bakıma.
Şimdi verdikleri her yanlış karar, gelecekte bir “leke” olarak yansıyacaktır tarihin sayfalarına!