Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

ALLAH, Erbakan Hoca’ya uzun ömürler versin.
Çünkü siyaset sahnesinde, mizah gücü ondan fazla olan biri yok hâlâ.
Nitekim...
Radikal Gazetesi’nden Ezgi Başaran’ın röportajı, ondaki bu yeteneğin son kanıtıydı meselâ.
Erbakan bir harita yaymış masaya.
Milli Görüş’ün 1977 tarihli ağır sanayi haritası.
“Bakın” ne diyor:
“Güneydoğu’ya birçok sanayi tesisi yapmışız. Helikopterle bölgenin üstünden geçerken gözlerimle gördüm ki bu şuursuzlar (AKP’den söz ediyor) bizim yaptığımız sanayi merkezlerini bir bir yok etmiş, özel sermayeye vermiş, binalar diktirmiş, insanlar yine işsiz. Çünkü o meseleye vakıf değil.”
Ezgi Başaran “beklenen soruyu” hemen yöneltmiş:
“Başbakan sizin rahle-i tedrisinizden geçmedi mi?”
Cevap müthiş:
“Biz dersimizi anlatırken bazıları arka kapıdan kaçıp, bahçede futbol oynamış.”
Lafı yabana atmayın.
Zira Başbakan’ın “futbol tutkusu” malum!
* * *
Soru şöyle: “Siz AKP’ye şuursuz, vizyonsuz diyorsunuz. Peki, Başbakan sizi kandillerde, bayramlarda aradığında hiç sitem etmiyor mu?”
Ve cevap:
“Etmiyorlar çünkü şahsen onları sevdiğimi, ayrıca haklı olduğumu biliyorlar. Dikkat ederseniz, çıkıp biz Siyonizm’e alet olmuyoruz diye cevap da vermiyorlar çünkü o zaman aleyhlerine olur. Bunu yapmayacak kadar akılları var.”
Söz “akıldan” açılmışken, akıl ile zekâ arasında fark olduğunu vurgulamam gerekiyor hemen.
“Akıl” herkeste vardır.
Kimi aklını kullanmaz, kullanamaz; kimi kullanır.
“Zekâ” ise ayrıcalıktır.
Zaten zeki olmayan biri, ne mizah yapar, ne espriden anlar!
* * *
Ezgi Başaran da, Hoca’daki bu farkın hakkını teslim ederken, çok güzel bir de soru sormuş ona:
“Hiç IQ’nuzu ölçtürdünüz mü?”
Siz asıl, cevaba bakın, cevaba:
“Hayır. Çünkü benim zekâmı ölçmeye makine dayanmaz.”
Büyük bombayı sona sakladım.
Söz bir yerde koltuğunu Fatih Erbakan’a bırakıp, bırakmama konusuna geldiğinde öyle bir şey söylüyor ki Hoca; ciddi konularda hiç şakası olmadığı anlaşılıyor:
“Biz talebelerimize şans tanıdık, baktık 8 yıldır yapamadılar. O zaman tekrar idareyi ele almak mecburiyetindeydim. İdareyi bir çocuktan alıp diğer çocuğa verecek değilim.”
Ve Erbakan “eski talebeleri” için, “Püf desek hepsi Saadet Partisi’ne dönerler” diyor demesine de...
Biliyor elbet dönmeyeceklerini.
İktidar ateşi sarmışsa bedeni, ruhun, ne din, ne de iman dinlemeyeceğini!

Haberin Devamı

İzmir nere, Mardin nere?

Yine Radikal Gazetesi’nden, bu kez Pınar Öğünç’ün röportajını gündeme getirmeye, yazının daha ilk cümlesi, yeter de artar bile: “Kızıltepe’ye bağlı Karakuyu Köyü’nde kime sorsanız ‘Karşıyakalıyım’ diyor.”
Neden ki?
Neden de, sonuç da Karşıyakalı bir öğretmen olan Deniz Özgür’den kaynaklıyor.
Karşıyaka sevgisi ile öylesine dolu ki Deniz Özgür, attığı her adımda coşkusunu Mardin’e taşıyor.
Sözde kalmayan, okulda kütüphane yapımından İzmir-Mardin arasında toplu geliş gidişlere varan bir ilişki kuruluyor Karakuyu ile Karşıyaka arasında.
Ve şimdi...
“Şimdi zil çaldığında çocuklar ‘Kaf Kaf’ çekerek koşturuyorlar merdivenlerden; öyle bir coşku...”
Coşku okulun sınırlarını da aşıyor, örneğin Vesile Market’e ulaşıyor.
A o da ne?
Bir gün, bir de bakıyorlar, o tabela inmiş, yerine yenisi asılmış:
“Karşıyakalı Market.”

Haberin Devamı

Tek karelik Karşıyakalı!

Haberin Devamı
Hoca sen çok yaşa

blog
HASAN ÖZKAYNAK: Feyzi Bey, “Yapmacık kurbanları”ndaki savunmanız çok yerinde. Hani bir söz vardır; “Yiğidi öldür, hakkını yeme” diye.. Cumhurbaşkanımızın hakkını yememek lazım. Sadece sizin yazdığınız gibi kürtçe konusunda değil, pek çok konuda da konulara daha objektif ve duyarlı davrandığını görüyoruz!
CAVİDAN TAŞÇI: Gönül ister ki, devlet herkese sahip çıkabilsin. Ama dünyanın her yerinde, Amerika’da ve Avrupa’nın gelişmş ülkelerinde de ne yazık ki sokaklarda yaşayan insan sayısı çok fazla..

GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN