POLİS Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku ögretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi’nde 1996 yılından beri “Ceza Hukuku”, “Ceza Muhakemesi Hukuku” ve “İnsan Hakları” dersleri, Güvenlik Bilimleri Enstitüsünde ise “Delil Hukuku” dersi veren biri Prof. Dr. Vahit Bıçak.
Yetmez.
Yarı zamanlı veya misafir öğretim üyesi olarak da Bilkent Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Slovenya’nın Maribor Üniversitesi, Macaristan Polis Akademisi, New York City Üniversitesi, Fordham Üniversitesi’nde ders vermiş Vahit Bıçak.
Yani...
Sözüne kulak verilmesi gereken biri.
Vatan Gazetesi’nde Mine Şenocaklı ile yaptığı söyleşide diyor ki:
“Artan şiddet olaylarında Başbakan’ın da payı var. Siyasetçilerin tahammülsüz, tahrik edici söylemleri şiddeti körüklüyor.”
“Mesele karakolda değil, siyasi iradede bitiyor. Siyasi irade istemezse, cop da kullanılmaz, gaz da sıkılmaz.”
“İzinsiz gösteri yapılıyor diye bir gruba müdahale söz konusu bile olamaz. Ama daha kötüsü polise verdiğimiz eğitimin boşa gittiğini görmek çok acı!”
“Türkiye’de polis teşkilatı siyasi iradenin bütün etkilerine açık. Polislerin geleceği siyasi iradenin iki dudağı arasında.”
* * *
Şu saptamaya da lütfen dikkat:
“Siyasetçi bir meydan mitingi düzenliyor, meydan mitinginde kitlelerle sadece söz yoluyla iletişime girmiyor, aynı zamanda objeler kullanıyor. Dinleyicilere karanfil, gül, çiçek atıyor. Dolayısıyla nedir bu? Bir sevgi gösterisidir. Sempati kazanmaya çalışıyor. Karanfil, gül atarak muhatabına bir mesaj veriyor. Aslında gül de tehlikeli; yani dikeni veya sapı insanın gözüne gelebilir, kişinin yaralanmasına neden olabilir.”
Dolayısıyla...
“Onadığımız davranışı sadece sözle değil, objelerle gösterebiliyorsak, onamadığımız davranışları da objelerle gösterebilmemiz lazım” diyor Prof. Bıçak.
Elbette “obje” seçerken dikkatli olmak gerekli.
Vahit Bıçak’ın tavsiyesi:
“Yumuşak bir şey.”
* * *
Bence en iyisi...
Meselâ geçenlerde Bodrum’daki bir protestoda kullandığı gibi:
Tuvalet kâğıdı.
Hem yumuşak...
Hem de verdiği mesaj açık ve net!İZMİR ’İN yeni bir umudu var artık.
Todori Kalamaris.
Adından anlaşılacağı üzere, o bir Yunanlı.
Ama...
“Yaratıcı fikirlerle İzmir’e ilkleridını da yıldızlarla yazalım İzmir’in semasına.
Nur içinde yat usta
YAZMAYA ve söylemeye “Ben küçük bir cezveyim, elden ele gezmeyim” diye başlayıp; şöyle mi devam etsek:
“Gül ağacı değilem
Her gelene eğilem
Çek elini elimden
Ben sevgilen değilem”
Ama yok...
Öncelik belli:
“Şu güzeller güzeli
Yar gibi geldi bana
Gözlerinde bir mana
Var gibi geldi bana
* * *
Bir münasip zamanda
Mesela saat onda
Buluşalım Kordon’da
Der gibi geldi bana
* * *
Gel benim gonca gülüm
Kalmadı tahammülüm
Sensiz hayat İzmirlim
Zor gibi geldi bana”
Ve bundan sonra saatler onu her çaldığında, Necip Mirkelamoğlu yaşayacaktır anılarımızda.
Tek karelik Şah ile Şahbaz!
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLAYER ALIN