Haddini bil Talabani

26 Mart 2010: Bağdat’ın kuzeydoğusundaki Hales’te bir lokanta ve bir kafe önündeki çifte saldırıda 52 kişi öldü, 73 kişi yaralandı.
*
23 Nisan 2010: Bağdat’ta Şiilere yönelik saldırıda en az 58 kişi öldü, 200 kadar kişi yaralandı.
*
10 Mayıs 2010: Başta Hille’de bir fabrika işçilerini hedef alan saldırı olmak üzere, Irak genelinde 60 kadar saldırı düzenlendi ve bu saldırılarda en az 110 kişi öldü, 500’den fazla kişi yaralandı.
*
18 Temmuz 2010: Bağdat’ın batısındaki Rıdvaniye’de askeri üs yakınlarında Sünni milislere düzenlenen intihar saldırısında 45 kişi öldü.
*
17 Ağustos 2010: Bağdat’a askere alma merkezine düzenlenen intihar saldırısında 59 asker öldü ve 125 kişi yaralandı.
*
25 Ağustos 2010: Irak genelinde 14’ü bomba yüklü araçla olmak üzere bir dizi saldırıda 53 kişi öldü, 300 kişi yaralandı.
*
5 Eylül 2010: Bağdat’ın merkezinde bir askeri tesise düzenlenen saldırıda 12 kişi öldü, 36 kişi yaralandı.
*
19 Eylül 2010: Bağdat’ta eşzamanlı olarak düzenlenen iki ayrı saldırıda 29 kişi öldü, 111 kişi yaralandı.
*
30 Ekim 2010: Bakuba kentiyle İran sınırı arasında olan Balad Ruz kasabasındaki saldırıya hedef olan kafeye, genellikle Şii Kürtlerin gittiğini belirtti. Saldırıda 25 kişi öldü, 70 kişinin de yaralandığı kaydedildi.
*
10 Kasım 2010: Bağdat’ta Hristiyanların evlerini hedef alan bombalı saldırılarda 6 kişinin öldüğü ve 33 kişinin de yaralandığı bildirildi.
* * *
Barış, demokrasi, kardeşlik, hoşgörü gibi konularda Türkiye’ye akıl verecek ve örnek olacak dünyadaki son ülke Irak’tır.
Bu konularda ahkâm kesecek son kişi ise Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani adlı şahıstır.
Onun için herkes...
Haddini bilsin ve ayıbıyla otursun oturduğu yerde. Yakın zamana kadar üçüncü derecedeki devlet görevlileriyle muhatap olabilenler...
Bugün kırmızı halılar üzerinde düzenlenen törenler ile karşılanıyorsa eğer...
Sanmasınlar ki, marifet kendilerindedir. Kaderin “kederli bir oyundur” bu yaşananlar.
Maalesef!

Tek karelik mücadele!

Babadan oğula ders
Prof. Ekrem Pakdemirli’yi severim, sayarım.
Oğlunun Celal Bayar Üniversitesi’ne rektörü olmasından da büyük gurur duyduğuna hiç kuşkum yok.
Ne mutlu ona.
Keşke her baba, aynı sevinci yaşasa.
Ama...
İş, bir şey olmakla bitmiyor.
Gelinen noktada başarılı olmak çok daha önemli.
Yani...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ziyareti öncesinde öğrencilerin iktidarı protesto etmek istemesi üzerine Rektör Mehmet Pakdemirli’nin sergilediği “kışla zihniyeti” hiç de hayra alamet bir başlangıç değildi.
Olmuyor.
“Asarım, keserim, atarım” demekle ne ülke yönetilebiliyor, ne de ve hele üniversiteler.
Demem o ki...
Ekrem Hoca’nın devlet ve üniversite yaşamında edindiği tecrübeleri, başta oğlu olmak üzere herkesle ve daha yoğun biçimde paylaşması ve hatta gerekirse tahta başına geçip, ders vermeye devam etmesi gerekiyor.

BLOG
HAMİL KAYA: Rumlar konusunda haklısınız ama dünyanın her yerinde insanın iyisi de kötüsü de var. Yaşanan olay çirkin, FİFA’nın kararı maksatlı ve olaylar kadar aynı çirkinlikte. Fakat yaşananları da tüm Rumlara mal etmememiz gerekir diye düşünüyorum.
FATMA BİRLİK: Feyzi bey, her seferinde bizim federasyonların takımlara verdiği cezaların hep daha sert olduğu tartışılıyor. Karşı çıkanlar gerçekten haklılar! Baksanıza Karşıyakalı sporcuları sopalarla dövüp yaralayan salondan çıkarmayan Rumlara uluslararası çatı örgütü 3 maç ceza veriyor. Bizde seyircinin biri hakeme taş attı diye onlarca bin lira para cesazı, bir de üstüne seyircisiz oynama geliyor. Demek ki Avrupa standartlarını yakalayamamışız!