ZEYNEL Lüle, Libya’dan bildiriyor:
“İsyancılarla, Kaddafi kuvvetlerinin arasında kalan 4 bine yakın Türk, Bingazi yakınlarındaki bir hangara sığındı.”
Durum vahim.
İki ateş arasında kalmak, gerçekten “kıldan ince, kılıçtan keskin” bir durum.
Ancak “yaşayan bilir” orada ne olduğunu.
Ve olanları yaşayıp, oradan “gelen” daha doğrusu “kaçabilen” insanlara hakim olan hali tek kelime ile özetlemek mümkün:
Korku.
Türkiye’ye gelmişler ama yaşadıkları korkuyu hâlâ atamamışlardı içlerinden:
-Gıda malzemelerimize el kondu. Aç kaldık...
-Taşlandık... Bazı arkadaşlarımız yaralandı...
-Geride kalanlar için çok endişeliyiz...
* * *
Star TV’de Uğur Dündar’la konuşan Nazan Cengizalp ise öfkeliydi.
Özetle ve mealen diyordu ki:
“Bizler günler öncesinden nelerin olabileceğini tahmin ediyorduk, şirketimiz elinden geldiği kadar tedbir almaya çalıştı ama derdimizi oradaki diplomatlarımıza anlatamadık.”
* * *
Aynı gün Sabah Gazetesi’nde yayımlanan “Duygu Güvenç” imzalı habere bakıldığında, buna şaşmamak gerekiyor aslında!
“Neden” derseniz...
İşte mal, işte meydan:
“Türkiye’nin Trablus Büyükelçisi Levent Şahinkaya, olayların Libya geneline yayılmasının beklenmediğini belirtti. Şahinkaya şunları söyledi:
- İsyanların olduğu yer ülke yüzölçümünün yüzde üçünü teşkil ediyor. Trablus’ta veya diğer bölgelerde olay yok. Bunun bir yönetim değişikliğine şu aşamada yansımasını beklemiyoruz.”
Gerçi bir “ihtiyat payı” bırakıyor sonraki ifadelerinde ama genel yaklaşımındaki rehavet, “gerekli önlemleri” gerçekten ve zamanında alıp, almadığı noktasında ciddi kuşku yaratıyor!
* * *
Olayları “ülkenin yüzde üçünde yaşandığı” için fazla önemsemeyen Sayın Büyükelçi, kendince haklı olabilir.
Libya 1 milyon 759 bin 540 kilometrekare büyüklüğünde bir ülke.
Yani...
Yüzölçümü, Türkiye’nin iki mislinden fazla.
Buna karşın nüfusu sadece 6,5 milyon.
Yani...
Nüfusu, Türkiye’nin 10’da birinden az.
Yine ve yani:
Ölçüler öyle farklı ki, insanı şaşırtabilir!
Dilerim bu şaşkınlığın bedelini, iki ateş arasında sıkışıp kalan Türk vatandaşları canları ile ödemez.