Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları



Fazla anlamadığım ama günlük yaşamda her türlü derdini, sıkıntısını fazlasıyla hissettiğim “ekonomik gidişat” konusunda dikkatimi çeken şeyler var.
Bir.
Türkiye İstatistik Kurumu açıklamış:
2011’de yılında Türkiye’de, en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasında gelir farkı 8 kat olmuş.
Yani.
Her zaman olduğu gibi, altta kalanın canı çıkıyor.
Arada kalanlar ise can çekişiyor!

Bu arada “ilahi adalet” kendini göstermiş hemen.
Ve iki.
Dünyadaki dolar milyarderi sayısı yüzde 10’a yakın bir artışla 2 bin 160’a çıkarken, milyarderlerin net mal varlığı da 760 milyar dolarlık artışla 6,2 trilyon dolara yükselmiş.
Demek oluyor ki...
2 bin 160 kişinin serveti, Türkiye’nin milli gelirinin yaklaşık 9 katına denk geliyor.
Yine demek Türkiye’de zenginle fakir arasında 8 fark var ha...
Al sana!

Gelelim üçe...
Türkiye’de işsizliğin “11 yıl önceki haline döndüğü” haber veriliyor müjde niyetine.
Ya bu ne demek?
Devri iktidar “başladığı yere dönmüş” demek.
Ya da denebilir ki:
Tipik bir “Hoca’nın eşeğini önce kaybedip, sonra bulması” hali!
Ne yapalım, sevinelim mi?

İşsizlik demişken, dört.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 65 yaşında olmasına karşın Türkiye İş Kurumu’na yapılan başvurularla ilgili verileri açıklamış.
Şaşırmayın.
65 yaşından büyük insanlarımız da, iş arıyor hâlâ.
Ak Parti’nin iktidar olduğu ilk dönemde, yaşlı başlı vatandaşlarımızdan sadece 300-700 arasında başvuru oluyormuş senede.
Bu sayı 2007’den sonra hızla artmış.
Hele 2008’de 9 bin 413 kişi ile tavan yapmış!
Sonra düşmüş yavaştan.
Misal.
Geçen yıl 4 bin 566 olmuş.
Sanmayın iş bulduklarından...
Asıl neden, iş bulma umutlarının yitirilmesi.
Çünkü yıllar içinde başvuru yapan 26 bin 966 yaşlı yurttaşın sadece 1626’si bir işe yerleştirilmiş onca zamanda.
Anla-yacağınız...
İş arayan yaşlı vatandaşlarımızın yüzde 94,2’si “hâlâ yaşıyorlarsa” hâlâ işsiz!

Haberin Devamı

Ekonomik gidişat

Tek karelik fatura

Su da yakar!

Tolga Çoban “bu ayki su faturasını” göndermiş ve şöyle demiş:
“Bir bakın da iki satır bir şeyler yazın, nedir bu rezalet?”
Tolga Bey yalnız değil elbet.
Herkesin faturasında var aynı dert.
Ama biliriz.
Ateş düştüğü yeri yakar.
Tolga Çoban’a gelen su faturası da yakmış ortalığı!
Siz de görüyorsunuz:
“Su ve Atıksu Tüketim Bedeli; 25,68 TL.”
Sonra...
“Katı Atık Toplama Bedeli, Katı Atık Bertaraf Bedeli, Diğer Toplamlar, Yuvarlama, Çevre Temizlik Vergisi, KDV” derken; olmuş 65,60 TL fatura.
Çok kişi anlamıyor zaten.
Hangisi neyin bedeli, hangisi neyin vergisi!
Kesin olan şey...
Su faturasını eline alan, asıl faturayı Aziz Kocaoğlu’na kesip, soruyor:
“Başkan’ın bunlardan haberi var mı?”
Yoksa da... Artık olmuştur.