SAYIN Başbakan’ın öğrencilik hayatı Kasımpaşa Piyale İlkokulu’nda başlıyor...
Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nden mezun olduğunda bitiyor.
Anlaşılan ne Kasımpaşa Piyale İlkokulu’nun, ne de Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nin anılarında fazla yeri yok.
Önemli olan:
Aradaki dönem.
Yani...
Varsa İstanbul İmam Hatip Lisesi...
Yoksa İstanbul İmam Hatip Lisesi...
Geçen gün 6. İmam-Hatipliler Kurultayı’nda yaptığı konuşmayı dinleyenler, onun bu hassasiyetini çok daha iyi anladılar.
* * *
Hiç kuşku yok.
O zamanlar çok içlenmiş, çok dertlenmiş Recep Tayyip Erdoğan.
Nitekim o günlerdeki çileli ruh hali, bugün şu sözleriyle dışa vuruyor:
“İmam Hatip Lisesinin sıralarında okuduğumuz anlarda da sonrasında da her türlü aşağılamaya, hakarete, baskıya, engellemeye maruz kaldık. Aralarda öyle hocalarımız çıktı ki içeride, dışarıda, bize ‘cenaze yıkayıcısı’ dediler, bize ‘taşralı’ dediler, ‘köylü’ dediler, ‘zenci’ dediler; bize ‘siz doktor olamazsınız, mühendis olamazsınız, kaymakam, vali, siyasetçi olamazsınız’ dediler; bize ‘muhtar bile olamazsınız’ dediler.”
* * *
Sayın Başbakan’ın penceresinden bakıldığında “müthiş bir başarı hikâyesidir” bugün yaşanan.
Çünkü bugün...
Türkiye’yi “onlar” yönetiyor.
Her yerde...
Her mevkide...
Her köşe başında “onlar” var.
* * *
Ve kendilerinin, imam hatip lisesi mezunlarının “üstün özelliklerini” anlatırken de şöyle diyor Erdoğan:
“Biz tevazudan asla taviz göstermedik, kibre prim vermedik. Biz, imam hatip sıralarında kardeşliği gördük, kardeşliği yaşadık, dayanışmayı, paylaşmayı adeta hücrelerimizde hissettik. Bugün de ‘kardeşlik’ diyoruz; bugün de ‘dayanışma’ diyoruz, ‘paylaşma’ diyoruz; bugün de ‘hak’ diyoruz, ‘hukuk’ diyoruz, ‘adalet’ diyoruz.”
Ancak bu sözlerindeki “hedef ile samimiyet” ciddi biçimde sorgulanmaya muhtaç.
“Dayanışma” derken, “paylaşma” derken, “hak” derken, “hukuk” derken kastı ne?
Bütün millet mi?
Yoksa derdi, bir bakıma “geçmişin acısını çıkarmak” istercesine, yalnızca imam hatipliler mi?
Hayra alamet
Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek’in “İnternet, sanal ortam; dünyadaki tüm ülkelerde deprem ve sel etkisi yapacak şekilde geliyor” şeklindeki açıklamasından kimse korkmasın.
Çünkü sözü edilen deprem, gizli saklı iş yapan, insanları salaklaştıran, toplumları soyan ahlâksızların oturdukları sarayları tepelerine yıkacaktır. Çünkü sözü edilen sel, inşa ettikleri devasa duvarların ardında dünyayı yöneten soysuzları boğacaktır.
Bugün Türkiye’deki hanelerin neredeyse yarısı, internete bağlı. Bu bağlılığın “sakıncalı bağımlılık” yaratan özellikleri olsa da, dikeni yüzünden gülü sevmekten nasıl vazgeçer insan?
İyidir iyi. Gidişat umut vericidir.
Önümüzde açılan kapılar özgür düşünceye, bilgiye ulaştıracak bizi.
Bilgisayar ekranlarında karşımıza çıkan “sorgulama ekranları” hesap vermekten kaçanların maskesini mutlaka parçalayacak.
Yakındır yakın.
O günler geliyor.
Tek karelik Putincan!
blog
AHMET SALTIK: Feyzi Bey, Hilton’un yeni müdürü Todori Bey’in kongre merkezi istemesi bile yaşadığımız kente yeni gelen bir kişinin bile bu kadar kısa sürede sektörünün en önemli eksiğini görmesi açısından önemli. Gerçekten 3. metropol olan bir kentte çağdaş bir kongre merkezi yapabilmek bu kadar mı zordur? Başka iller yıllar önce yaptıkları kongre merkezleriyle bugün uluslararası organizasyonlara imza atmaya başladılar. İşte, en canlı örneği Antalya! Kaldı ki, bunu illa ki belediyelerin mi yapması gerekiyor. Özel sektör de bu konuda itici güç olamaz mı? İzmir hep geri kalıyor diyoruz, doğrudur... Çünkü, beş bin kişiyi bir araya getirebileceğimiz bir salonumuz bile yok!
SEMRA KADER: Ben turizm sektöründe uzun süredir görev yapan bir kişiyim. Çok uzun yıllar İstanbul’da çalıştım. Bir kent için, hele hele hedeflerinin başına turizmi koymuş İzmir gibi bir kentin kongre turizminden hiç pay alamaması o kadar şaşırtıcı ki! Hele hele İzmir’in doğal kazanımı termali de dikkate alacak olursak, katrilyonlarca bütçesi olan bir kentin böylesine önemli bir konuya bugüne kadar seyirci kalmasını anlamak mümkün değil. Kongre turizmi bu kente inanılmaz bir ivme ve katma değer kazandırır. Hilton Oteli’nin çağırısına mutlaka kulak vermeliyiz. Hoş İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu turizmcilerle bir araya geldiğinde fuar alanındaki hollerin kongre merkezine dönüştürüleceğini söylüyor ama, bu işler uzmanlık gerektirir! Bu kadar para harcadıktan sonra dağ fare doğurmasın!..
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLAYER ALIN