Başlığı görünce epey gırgır bir yazı okuyacağımı sandım.
Çünkü başlık, Aziz Nesin’in kitaplarından fırlamış bir cümle gibiydi:
“Çeşme’de yangından sonra dağa dikilen ağaçlara ceza yazıldı!”
Oysa Ali Ellikci, gayet ciddiydi.
Milliyet Gazetesi’nin internet sitesindeki blogunda, 2008 yılının Haziran ayında Ildırı’da başlayan, Alaçatı’ya ve Reisdere köyüne kadar yayılan yangını anımsatıyordu önce.
Kül olan zeytin, çam, badem ve incir ağaçlarını; o yörelerde oturan insanların yaşadığı büyük korku ve üzüntüyü anlatıyordu.
* * *
Ve sonra şöyle yazıyordu:
“Yazlıkçılar, sürekli seyrettikleri kapkara manzarayı değiştirmek için söz birliği ederek kolları sıvadılar. Yangının kül ettiği araziyi iş makineleri yardımıyla temizlettiler. Teraslama yaparak, yanan ağaçların yerine yaklaşık bin kadar zeytin fidanı diktiler. Aradan geçen aylar ve yıllarla birlikte zeytin fidanları büyüdü ve gelişti. Yangının kararttığı dağların görüntüsü giderek renk değiştirdi.”
* * *
Daha sonra “manzaram kapandı” diyen bir kişinin şikâyet dilekçesi gelmiş Milli Emlak Müdürlüğü’ne.
Onlar da gidip, ağaç diken “suçluları” bulmuşlar!
400 lira da ceza yazmışlar.
Ali Ellikci’nin dediğine göre:
“Giderlerken de, ‘Daha bitmedi, cezanın devamı gelecek. Dikilen ağaçları sökmezseniz, hakkınızda işlem yapacağız’ demişler.”
* * *
Bütün bunlar “doğru” olabilir mi?
Böyle bir saçmalık gerçekten yaşanabilir mi?
Her kimsen...
Cevap ver ey yetkili!
* * *
Şu ana kadar okuduğunuz satırlar, aslında geçen hafta Çeşme Güneşi Gazetesi’nde yayımlanan yazımda da “aynen” vardı.
“O yetkili benim” diyecek birinin, ortaya çıkmasını bekledim bugüne kadar.
Belki “Yazılanlar külliyen yalan” deyip, doğrusunu anlatacaktı.
Belki de “Yazılanlar doğru” deyip, sergilenen tuhaflığın sebeplerini sıralayacaktı.
Yok.
Boşuna beklemişim.
O yetkili, yer yarılıp da içine girdi anlaşılan!
Tek karelik infaz!
Bir şey “yiyoruz” ama
Eğer “söz” doğruysa...
“Borç yiğidin kamçısıysa” gerçekten...
Memlekette yiğit çok!
Aksi halde özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu son 8 yılda yüzde 245,2 artar mıydı?
2004 yılında 36 milyar 852,3 milyon dolar düzeyinde bulunan uzun vadeli kredi borcu, 2011 yılında 127 milyar 212,8 milyon dolara ulaşır mıydı?
Bir de “kısa vadeli” borçlar var ki, o da 2004-2011 döneminde yüzde 166,1’lik artışla 10 milyar 184,7 milyon dolardan 27 milyar 103,9 milyon dolara çıkmış.
Diğer yanda ilginçtir, her özlü sözü yalanlayan bir başka deyişin de sahibiyiz mutlaka.
Örnekse...
“Borç yiyen kesesinden yer.”
Ahalinin kredi kartı borcu da sürekli arttığına göre...
Çoğumuz öyle yapıyor zaten!