Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

İş öyle bir hale geldi ki, her gün yeni bir gözaltı, yeni bir tutuklama olmazsa, sanki o gün boşuna yaşanmış olacak.
Memlekette çivilerin yerinden çıktığı malumdu elbet.
Ama bu kadarı...
Hayret!
Gidiş, geliş ya ülkenin bütünü Açıkhava Hapishanesi’ne dönüşecek; ya dışarıda kalanlar koruma altına alınacak.
Daha da tuhafı onca tutuklamaya, bunca davaya karşın henüz hiçbirinde “sonuç” yok.
Yani...
Şu kişi, şu suçu işledi; cezası da bu.
Var mı böyle bir örnek?
Yok.
* * *
Aziz Yıldırım haklı belki.
Ortada bir “iddia yığını” var.
Hangi davaya bakarsan bak.
Yığınla iddia.
Kesin mi?
Meçhul.
Doğru mu?
Meçhul.
* * *
Beri yanda ve yine Aziz Yıldırım örneğinden çıkarsak yola, Hasip Kaplan da haklı.
Şike Yasası’nda ceza indirimi sağlayan düzenlemenin henüz icat edilmemiş bir “jet” hızıyla tekrar Meclis’ten geçmesi karşısında:
“Şimdi uzun süre tutuklu olan siyasetçiler, gazeteciler, halkın seçilmiş temsilcileri, yazarlar, akademisyenler, ekonomik suç nedeniyle tutuklu olanlar, saç, puşi, pankart, yumurta vesaire nedeniyle aylarını, yıllarını cezaevinde geçirenler isyan edecek.”
* * *
Ve İzmir’e gelince yüzlerdeki “hayret” ifadesi “dehşet” görüntüsüne dönüşüyor.
Kesin.
Bir şeyler oluyor.
O zaman da Yılmaz Erdoğan’ın “Bana Bir Şeyhler Oluyor” oyununda, Altan Erkekli’nin ağzından dökülen şu cümleler geliyor akla:
“Sevmenin ne kasveti vardır gönül raflarında
birini ya da bi şeyi seversiniz ya da çok seversiniz
ama iş sevememeye gelince
sonsuz seçenek vardır önünüzde
ister sinir olursunuz ister gıcık olursunuz
iğrenir-siniz, tiksinirsiniz
hatta sık sık
nefret bile edersiniz
ne yazık / ne yazık insan sevmeme çeşitlerine harcıyor mesaisini
oysa SEVİN dedi Tanrı”

Haberin Devamı

Tek karelik aslan!

Bir şeyler oluyor

Yumurtalı keşke!

Egemen Bağış veya bir başkası.
Siz ya da ben.
Üzerine, üzerimize yumurta atılması ve hatta yumurtanın çatlayıp, patlayacağı yerde, göz morartması hiç hoş değil.
Dahası.
Yanlış ve ayıp.
Fakat yumurtayı atan İzmirli öğrencinin “gerekçesi” ise bir o kadar güzel:
“Kötü espriler yaptığı için proteine ihtiyacı var deyip, 2 yumurtayı onunla paylaştık.”
Keşke gerekçenin güzelliği tavırlarına da yansısaydı, örneğin iki yumurtayı bir sepet içinde Bağış’ın önüne koysalardı.
Bir “keşke” de öğrenci kardeşimizden geliyor bu arada:
“Keşke onlar da cop ve biber gazı yerine yumurta atsalar.”
Gerçekten.
Keşke.