Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Otuz yıldan fazladır İzmir Gazeteciler Cemiyeti üyesiyim.
Daha doğrusu öyle biliyordum.
Meğer değilmişim.
Eğer İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel imzalı “Cemiyet Şeref Divanı’mız 25 Kasım 2011, Cuma günü saat 11.00’de İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Birliği Konferans Salonu’nda toplanacak. Meslekte 25, cemiyet üyeliğinde 15 yılı dolduran üyelerimize Şeref Divanı Üyelik Beratı verilecektir. Katılımınızı bekler, bilgilerinize saygılarımla sunarım” mesaj ve ekindeki liste gelmeseydi; sittin sene bu “acı gerçeği” öğrenemeyecekmişim.
Listeye baktım hemen.
“Cemiyet üyeliğinde 15 yılı dolduran” 38 kişi arasında adım var gerçekten.
Neden?
Hafızamı toparladım ve hatırladım.
Bir zamanlar birileri, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin yanı sıra Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne üye olanlara karşı bir saldırı kampanyası başlatmıştı.
İş öylesine büyümüştü ki, Çağdaş Gazeteciler Derneği’ne üye olanlara resmen muhtıra verilerek “Ya oradan istifa edersiniz ya da biz sizi kovarız” falan denmişti.
Hiç ciddiye almadım o süreci.
Kırk kere ifade istediler, birine bile cevap vermedim.
Sonra kovdular Cemiyet’ten beni.
Aradan biraz zaman geçti.
Tekrar aldılar!
* * *
En önemlisi “kovulurken” takındığım kayıtsız tavır, “alınırken” de geçerliydi.
Ne sözlü bir talebim oldu, ne yazılı bir dilekçe verdim.
Ne yaptılarsa, kendi kendilerine yaptılar.
Tipik bir “trajikomik durum” yani.
* * *
Ve şimdi bir davet.
15 yıllık üye olduğum için “Şeref Divanı Üyelik Beratı” vereceklermiş bugün.
İstemem.
Reddediyorum.
Dahası madem o listeyi herkese gönderdiniz, yine herkese “şahsımdan özür dilediğinize” dair yazı da göndereceksiniz.
Herkes bilecek.
15 yıllık üye miyim?
30 yıllık üye miyim?
Hoş.
Bu sorunun yanıtını en başta İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in bilmesi gerekir.
Anlaşılan işi başından aşkın olmalı ki, kendi üyelerinin durumu ile ilgilenemiyor şu aralar!

Tek karelik bedelli!

Ben neymişim meğer


Ağır bedel!

Bedelli ve dövizle askerlikteki “21 günlük temel eğitimin Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in isteğiyle kaldırıldığı” şeklindeki haberlerin gerçeği yansıttığını sanıyorum.
Çünkü gerçekten de, şu aşamada askeri birliklerde “gereksiz bir yığılmaya yol açmanın” hiç manası yok.
Yine çünkü bedelli ve dövizle askerlik yapanların kışlalarda moral bozukluğu yaratacağına ise hiç kuşku yok.
Bir düşünün...
21 günlüğüne askere gelenlerin şen şakrak halini gören ama şafak vaktinin henüz hayalini dahi göremeyenler, o manzara karşısında acaba ne der?
Ve zaten öylesine çok şey söyleniyor ki bu konuda, onların bir kısmını topladım ve Pazar günü yazmak için ayırdım.
Şu kadarını şimdiden ifade etmeliyim.
Vaziyet iyi değil.
Onun için çare belli.
Türkiye hızla ve kararlılıkla zorunlu askerlik uygulamasından “profesyonel orduya” geçmeli.
Zira geçen her gün, toplumdaki ayrışmayı ve vicdanlardaki yarayı derinleştirmekten öte bir işe yaramayacak.