Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’a şu soru sorulalı 10 günden fazla oluyor:
“Siz ÖSYM Başkanı Ali Demir’in yerinde olsanız istifa eder miydiniz?”
Dolayısıyla şu cevabı vereli de, yine 10 günden fazla oluyor!
“Bu kadar aksaklık benim başında olduğum kurumda yaşanmış olsa, bugüne kadar beklemezdim, çoktan istifa etmiştim.”
Ya sonra?
Hiç.
Ha buzun üzerine yazmışsın.
Ha kör kuyulara bağırmışsın.
Tık yok.
İnsaf.
Adam olan alınır biraz.
Utanır.
Sıkılır.
Ve o makamı, o anda bırakır.
* * *
Ali Demir’in tavrı böyle olunca, Yusuf Ziya Özcan ne yapsın; içinde biriken “her neyse” onu nasıl boşaltsın?
Bulduğu çare hem düşündürücü, hem de ürkütücü.
Özcan, Ankara Emniyet Müdürlüğü poligonuna gitmiş çünkü.
Doldurmuş silahı, sıkmış.
Artık hedefe kimi çaktıysa...
Tam bir saat boyunca doldurmuş silahı, sıkmış!
* * *
Ayrıca şunlar da bilinmeli.
İki kurum arasındaki ilişki, meselâ Malatya Müftülüğü ile Tekirdağ Tapu Müdürlüğü arasındaki ilişkiden çok farklı!
ÖSYM her ne kadar özerk bir kurum olsa da, YÖK’ün teşkilat şemasına bakıldığında; doğrudan YÖK Başkanı Özcan’a bağlı.
Yani.
YÖK Başkanı Özcan, ÖSYM Başkanı Ali Demir’in “resmen” amiri.
* * *
Daha da önemlisi...
YÖK Başkanı Özcan, Ali Demir’in ÖSYM Başkanı olmasını sağlayan kişi.
Yine yani...
Pek sevdiğim Osmanlıca laflardan biri ile eğer Özcan “tavassut” etmeseydi, Ali Demir o koltuğa oturmayı rüyasında bile göremezdi!
* * *
Evire çevire yazıyorum ki, YÖK ile

Haberin Devamı

ÖSYM ve Yusuf Ziya Özcan ile Ali Demir arasındaki “resmi ve özel bağın” ne denli hayati olduğu iyice anlaşılsın.
Duyanlar da duymayanlara duyursun:
“Hey, duydun mu? YÖK Başkanı, ÖSYM Başkanı’nın yerinde olsaymış, çoktan istifa edermiş!”


Pirinç çuvalı

Mahmut Özgener kardeşim “Allah’ın sevgili kulu olduğu” için mi, yoksa “yaklaşan felaketin sinyalini önceden aldığı” için mi bilemem ama tam zamanında bıraktı Futbol Federasyonu Başkanlığı’nı.
Böylece “zor kararlar” almaktan kendini kurtardı.
Pirinç çuvalı şimdi yeni yönetimin önünde.
Çünkü bu soruşturma, örneğin Ergenekon soruşturmasına falan benzemiyor.
En azından birbirini tanımayan insanlar aynı çuvala konmamış.
İddialar daha somut.
Kanıtlar sanki daha inandırıcı.
Ve Futbol Federasyonu soruşturmaymış, iddianameymiş, davaymış, yargılamaymış; bütün bunların sonucunu bekleme şansına sahip değil.
Takvim işliyor.
15 Temmuz’da Şampiyonlar Ligi’!ne katılacak takımların UEFA’ya bildirilmesi gerekiyor.
Onun için üç-beş gün bakacaklar olan bitene.
“İşin içinde iş olduğuna” kanaat getirirlerse...
Eyvah...
Eyvah.
Gel de ayıkla pirincin taşını.


Tek karelik şükür kavuşturana!

Demir olsa erirdi