Fevzi Aksoy

Fevzi Aksoy

faksoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İnsan psikolojik yapısı nedense istese de, istemese de bazen belli alışkanlıkların esiri olabiliyor. Şimdi spor sayfasında bu da ne demek oluyor demeyin. Açıklayalım. Eğer televizyon olmasaydı, Formula 1 yarışlarıyla, tenis karşılaşmalarıyla, boks veya kayak şampiyonluklarıyla kim bu kadar sık bir şekilde ilgilenirdi?
Son yıllarda televizyonlar, bu yarışları dramatik denecek şekilde sporcu idolleri, şöhretleri yaratarak adeta bir spor kültürü halinde yayınlamaktadırlar. Ve bu spor gelişimlerini o kadar çekici hale getirmektedirler ki, seyirci için bu yayınları seyretmek bir alışkanlık ve tutkunluk haline gelmektedir. Haftalık bir Alman mecmuası bu konuyu enine, boyuna araştırarak sahadaki oyunların televizyon yayınında adeta daha başka bir kavram taşır hale geldiğini ve bu kavramın spor anlayışını bile değiştirebileceğini yazmaktadır. Bu yüzden renkli spor yayınlarının, sıkıcı politik yayınlardan daha fazla izlendiği söylenebilir. Belki de Çin’deki bir çocuk, Amerikan Başkanı Bush veya İngiliz Başbakanı Blair’i bilmeyebilir. Ama Schumacher ve Agassi’yi tanımaktadır. Hatta denilebilir ki, spor yayınlarının moderatörleri bile şöhret sahibi olmaktadırlar. Sevinerek söyleyebiliriz ki, bu tip spor yayınları sporun halk arasında alt kademelere kadar ulaşmasını sağlamakta ve sıkıcı savaş haberleri arasında ona belli bir psikolojik rahatlık vermektedir. Tabii bu yayınlar Televole tarzında olmadıkça...