Fevzi Aksoy

Fevzi Aksoy

faksoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Pazar gecesi derbi maçından evvel şöyle bir sahadaki çizginin dışına çıkın. Maçtan sorumlu 22 futbolcunun dışında iki sorumlu kişi daha göreceksiniz. Sinirli, huzursuz ve hırslı. Hayatları adeta sahadaki maça bağlı. Kim bunlar; takımların teknik direktörleri. Biri, Almanya’da şöhretin zirvesine çıkmışken kalkmış gelip bize sığınmış. Özel bir probleminden dolayı. Bütün oyunlarda olduğu gibi bu maçta da aklı hep uzaktan gelecek bir haberde. Tıpkı bir roman hikayesi gibi. Suçlu veya suçsuz. Bu yüzden morali yerinde mi bilinmez. Ama nedense maçı yüksek morali olanın kazanacağını oyuncularına aşılamaya çalışıyor. Ne kadar inandırıcı olduğu şüpheli. Çünkü ne hikmetse her zaman yaptığı gibi rakibi hep daha şanslı görüyor. Bu ne biçim moral pompalama. Anlaşılmaz kompleksi mi, taktik mi dersiniz?
Neyse, geçelim öteki adama. O ise Almanya’daki takımı tepetaklak olunca yolunu şaşırıp İstanbul’a gelmiş. Şans işte. Kendini bir daha ispatlama şansı. Herkese kısmet olmaz ya... Bunun için elinden geleni yapıyor ama sözlü. Almanya uzak ya, biz de birşey bilmiyoruz ya, kendi mazisini bırakmış kendinden evvelki teknik direktörün mazisini karıştırıyor. Yenildiği maçlardan eski teknik direktörü sorumlu tutuyor. Ne mantık ama değil mi? Filozofi kitaplarında bile böyle bir mantığa rastlanmaz.
İşte size iki sorumlu ama sorunlu lejyoner. Ne diyeceksiniz, şark zaten böyle tarihi garip sığınmalarla dolu değil mi?