Dilimizde ne hikmetse sık kullanılan "Allah aklımızı korusun", "Allah akıl versin", "Allah sabır versin" gibi sözcükler vardır. Bunlar galiba sinir sistemimize pek güvenmediğimizden kaynaklanıyor. Son günlerde futbol arenasında yaşadıklarımızı görünce doğrusu bu sözcüklerle Allah’a sığınmak ihtiyacını duyduk. Hele hele bu streslere dayanmak için karakollarda Mozart senfonilerinin 24 saat çalınması gibi bir davranışa geçsek bile halimiz hiç de parlak değil. Böyle bir savaşta hiç kimsenin yara almaması da düşünülemez. Futbolcusu da, televizyon seyircisi de, sahadaki seyirci de, hakem de, taraftar da, hatta başkanlar ve federasyon da...
Söz düellolarından tam siper olduk. Kızdığımızda nedense terazinin dengesi tutmuyor. Ve yine nedense ben adamı fena yaparım diyoruz. Tabii yukarıdaki böyle yaparsa alttaki neler yapmaz. Konuşmaları yasaklanan oyuncular da içlerindeki ateşi sahada dirsek veya tekme atmakla söndürmeye çalışıyorlar. Başkan ağabeyleri gibi sözcüklerle değil. Ya bu hiddet ve şiddetleri Güney Kore’de de devam ederse ne olur? Eh o zaman da elimizde yine bir sözcüğümüz daha var: "Allah korusun..."
Çok üzülürsek, sinirlerimiz bozulursa bu sefer Mozart’ı değil, Beethovven’i dinleriz!
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024