Fenerbahçe ve Kasımpaşa defansları, son çizgide adeta “Hangimiz daha fazla hata yaparız” yarışı içersindeydiler. Yılmaz Vural ile Aykut Kocaman ise bu hataları kenardan film izler gibi seyretmeyi tercih ettiler. Fenerbahçe ilk yarıda ortaya koyduğu futbolla, ne Bursaspor’u, ne Beşiktaş’ı, ne de toparlanma sürecine giren Galatasaray’ı yakalama şansı bulabilir. Avrupa piyasasında değeri 100 milyon euroyu bulan bir kulübün savunması, Bilica ve Lugano gibi oyuncuları ile aperatif sunar gibi rakip forvetlere gol ikram etmemeli. Bu ikili, Şahin ve Ersan gibi iki hızlı forvetle adeta köşe kapmaca oynadı.
Volkan Demirel’e ise özel bir sayfa açmak gerek. Büyük maçların kalecisi olmaktan kurtulup, tüm maçları ciddiye almadığı sürece, Kasımpaşa’dan yediği iki gol gibi Süper Lig’de daha çok golü kalesinde görür. Sonuç 1-0 iken Ersan’ı çalımlayıp, topu kurtarma yanlışı fiyaskoyla sonuçlansaydı, şimdi belki de sadece Volkan’ı konuşmuş olacaktık.
Dia, Niang, Alex ve Emre ise bana göre yıldızlaşan oyunculardı.
Fenerbahçe’nın ikinci yarıda farkı yakalamasında iki önemli faktör önemli rol oynadı. Birincisi; Kocaman’ın oyunu iyi okuyup defansta değişikliğe gitmesi, ikincisi ise son haftaların
İlk 45 dakikadaki sonuç gerçekte sahada oynanan futbolu yansıtmaktan uzaktı. Fenerbahçe sadece şansının ve Niang’ın oportunist golü ile öne geçmeyi bildi. Sarı-lacivertli takım bir kez daha futbol ruhundan uzak, cılız ataklarla sahneye çıkıp, galip gelmeye çalıştı. Alex’in, Niang ile bağlantısı olmasa Senagalli golcünün tek başına kahramanlar gibi rakip defans ile mücadelesine tanık olacağız. Koskoca Fener’de, Niang’ı okuyacak başka oyuncu yok mu diye kendi kendime söylenmeye başladım. Bu bir değil, iki değil, tüm maçlarda Niang tek başına kalıyor. Kocaman, 4 maçtır bu oyuncunun forvette yalnız kaldığını görmemişse, işi bu ligde çok zor.
Beşiktaş ilk yarıda tüm taraftarların görmek istediği bir futbol ortaya koydu. Korner sonrası gol olmasaydı, maçın hakimi siyah-beyazlı futbolculardı. Schuster’e de değinmek lazım. Beşiktaş’ı, ne zamanki rotasyonsuz ideal kadrosu ile sahaya çıksa, değil Süper Lig’de, Avrupa’da bile çok az kulüp durdurabilir. Beşiktaş’ın kadrosundan kimi oyuna alsan, sırıtmadan görevini yapacak kapasitede. Yeter ki, Alman hoca Gutili, Nihatlı, Aureliolu kadroyu sahaya sürecek basirette olsun.
İkinci yarıda da aynen ilk yarıda olduğu gibi sahanın hakimi
Schuster aynen İstanbul Belediye’ye hediye ettiği ilk 45 dakikadaki futbol gibi CSKA Sofya karşısına çıktı. Bulgarları küçümsemiş olacak ki, Quaresma, Nihat, Bobo gibi futbolcuları yedek kulübesine çekmişti.
Siyah-beyazlıların ilk yarıdaki futbolu ile bir gerçek daha ortaya çıkmış oldu. Guti, karakterini ortaya koyan, ayağında topu iyi sürükleyen Quaresma gibi oyuncular olmayınca futbola küsüyor. Beşiktaşlı taraftarlar kızmasın ama, takımın en iyi iki ayağı Guti ile Quaresma... Biri sekteye uğrayınca diğeri de verimli olamıyor. Schuster, oyuncularına topa hakim olun talimatı vermiş... İyi de gol atın demeyi unutmuş...
Beşiktaş, Quaresma’sız ilerlemeyince Portekizliyi ikinci yarıda oyuna aldı. Dikkat edin, Guti’nin paslarının çoğu bu oyuncuya gitti. Schuster mutlaka buna bir önlem almalı... Sezon yeni başladı. Guti’yi okuyabilen başka oyuncular çıkmazsa, böyle kısır maçları çok izleriz. Alman hoca da mutlaka futbol felsefesini artık oturtmalı...3 puan iyi olabilir, ama futbol beni memnun etmedi.
Bu arada Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un Avrupa sahnesinden çekilmesinin ardından Bursa’nın, Valencia önünde aldığı farklı yenilgiyle bu kupanın sadece Beşiktaş için değil
Karabük deplasmanı, Beşiktaş'ın Süper Lig'de neler yapabileceği konusunda bize ışık tutabilecek iyi bir sınavdı. Her ne kadar ligin başında olsak bile, ülkeyi yeni tanıyan yabancı bir teknik direktör açısından iyi başlangıç, gelecek için her zaman olumlu sonuç verir.
Kadroya baktığımda, Schuster'in ağırlıklı ilk 11'inin şekillendiğini gördüm. Tek sıkıntıyı 9 numarada yaşadığı belli... Bu yuzden Bobo-Nobre ikilisinden kimin oynaması gerektiğine karar veremiyor. Ancak transfer edilecek yeni bir golcü bu ikiliyi tribüne yollayabilir. En azından bu mesajı vermeye çalışan Schuster, Bobo ile Nobre arasında rekabeti başlatmışa benziyor. Bobo'dan sonra Nobre'nin de Karabük karşısındaki diri futbolu ancak böyle açıklanabilir. Geçen hafta eleştirdiğim Schuster bu kez Guti, Tabata ve Nobre'ye ilk on birde yer vererek doğruyu yaptı.
Bu karşılaşmada Guti ile Quaresma'ya farklı bir sayfa açmak gerekir. Guti'nin, Avrupa'dan sonra ligde de gol atması hem türkiye'ye hem de Beşiktaş'a çabuk adapte olduğunun bir göstergesi.
Quaresma'ya gelince; böylesine diri, böylesine özgüveni yerine gelmiş Quaresma'yı son yollarda kimse izleme olanağı bulamamıştı. Futbolu bitti diyenler bir de şimdi