Fenerbahçe ve Kasımpaşa defansları, son çizgide adeta “Hangimiz daha fazla hata yaparız” yarışı içersindeydiler. Yılmaz Vural ile Aykut Kocaman ise bu hataları kenardan film izler gibi seyretmeyi tercih ettiler. Fenerbahçe ilk yarıda ortaya koyduğu futbolla, ne Bursaspor’u, ne Beşiktaş’ı, ne de toparlanma sürecine giren Galatasaray’ı yakalama şansı bulabilir. Avrupa piyasasında değeri 100 milyon euroyu bulan bir kulübün savunması, Bilica ve Lugano gibi oyuncuları ile aperatif sunar gibi rakip forvetlere gol ikram etmemeli. Bu ikili, Şahin ve Ersan gibi iki hızlı forvetle adeta köşe kapmaca oynadı.
Volkan Demirel’e ise özel bir sayfa açmak gerek. Büyük maçların kalecisi olmaktan kurtulup, tüm maçları ciddiye almadığı sürece, Kasımpaşa’dan yediği iki gol gibi Süper Lig’de daha çok golü kalesinde görür. Sonuç 1-0 iken Ersan’ı çalımlayıp, topu kurtarma yanlışı fiyaskoyla sonuçlansaydı, şimdi belki de sadece Volkan’ı konuşmuş olacaktık.
Dia, Niang, Alex ve Emre ise bana göre yıldızlaşan oyunculardı.
Fenerbahçe’nın ikinci yarıda farkı yakalamasında iki önemli faktör önemli rol oynadı. Birincisi; Kocaman’ın oyunu iyi okuyup defansta değişikliğe gitmesi, ikincisi ise son haftaların durgun ismi Alex’in yıldızlaşmasıydı. Kocaman, Bilica ve Santos‘u çıkararak bu sezon ilk defa zeki bir karara imza atmış oldu. Aslında elinde olsa, Volkan da dahil, defansın 5 oyuncusunu da değiştirirdi. Yobo ve Caner’in sahaya girmesi Volkan’ı da coşturmuş olacak ki, iki pozisyonu iyi önledi.
Alex maçın ritmini kendine göre ayarlayan ender oyunculardan biri... Dün gece de bu ritmini artırınca 6-2’lik skor ortaya çıktı. Niang’ı iyi okuyan, yerinde paslar atan, yenilenmiş,
gençleşmiş bir Alex vardı sahada...