Ardalı, “Eleni’nin Kızı Halime” adlı yeni kitabında 1900-1922 arasında, İzmir’deki hayatı anlatmış. Savaş, bombalamalar, işgal ve yangın atmosferinde yaşanan insan dramını kaleme almış
Düşlerde Kalan Girit” romanı ile ailesinin öyküsünü anlatmaya başlamıştı. Bu kez 1900 ile 1922 arasında, İzmir’deki yaşamın, savaşın, bombalanmaların, işgalin, yangının insanlar üzerindeki psikolojik etkilerini de içeren “Eleni’nin kızı Halime” romanı kitapçı raflarında. ”Tarihi herkesin anlayacağı, kolay bir dilde yazmaya özen gösterdim. İzmir tarihini, bir belgesel olarak değil de, roman tadında okuyucuya ulaştırmaya çalıştım” diyor Ferda Bozoklar Ardalı.
Eleni de Metropolit’in kızı
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri. Giritli Ahmet Cemal, yazarın babasının dedesi. Kardeşi Rumlar tarafından şehit edilince Ahmet Cemal de eğitimini yarıda bırakıp kardeşinin intikamını alma ve vatanı kurtarma yoluna giriyor. Yakalanıp hapse atılıyor. Bu arada Metropolit’in kızı Eleni’ye sevdalı. Zindana atılan Ahmet Cemal’i Eleni kurtarıyor ve kaçmaktan başka çareleri kalmıyor. Tekne ile Türkiye’ye geçmeye karar veriyorlar. Ancak tekne Çeşme açıklarında iken hamile olan Eleni, Halime’yi doğururken yaşama veda ediyor. Ahmet Cemal kızı Halime’yi kucağına alıp İzmir’e ayak basıyor. Daha sonra İzmir’de bu kez levantenlerin yardımıyla işini kuruyor. Bu kez de birinci dünya savaşı patlak veriyor. Bu sefer vatanı kurtarmak için dağlara çıkmıyor, yeraltına iniyor. Gizli örgütler kurup Rum çetecilerle mücadele ediyor, Ahmet Cemal.
Bozoklar’ın öyküsü Halime’den sonra da devam edecek. İki yıl kadar önce kaybettiğimiz dünya tatlısı kardeşi Ferruh Bozoklar’ın ölümüne kadar yazacak bu öyküyü Ferda Bozoklar Ardalı. Dedelerinden, babaannesinden, babası İhsan Bey’den, annesi Gültek Hanım’dan dinlediği ve dinlerken kısa kısa notlar aldığı anıları roman haline getiriyor. Hem de bir roman değil. Belki 5-6 kitaptan oluşacak bir roman dizisi. Ayşe Kulin’in kitaplarında kendini bulan, ”onun kadar fırtınalı hayatım olmadı” diye hayıflanan Ferda Bozoklar Ardalı, “Belli bir yaşa ve bir donanıma ulaştıktan sonra gençlere kalıcı birşeyler bırakmak istiyor insan” diyor.
Ferda çocukluğundan beri güzel sanatlara meraklı. İngiliz Filolojisi’nden mezun ancak öğretmenlik yapmamış. Estetiğe meraklı olduğu için estetisyenlik kurslarına gitmiş ve estetiysen öğretmeni olmuş. 15 sene kadar önce bir arkadaşından aldığı resim dersleriyle başlıyor ressamlığa. O günden bugüne iyice geliştirmiş sanatını. Su Grubu’na katılmış. Seba Uğurtan’ın “özgür resim yapmazsan bir yere varamazsın. Düşüneceksin, kafanda birşey tasarlıyacaksın ve onu tuvale geçireceksin” sözleri hala aklında.. ”Mağara resimleri”, ”Kadın resimleri” gibi eserlerinin yer aldığı birçok sergi açmış ya da sergilere katılmış.
Öğrenmeye aç bir insan
Ferda kronik öğrenci. ”Kişisel Gelişim”, ”Yazar Atölyesi”nden sonra şimdi de “Senaryo Yazma”yı öğreniyor. Bu eğitimi de tamamlayınca özellikle kitap kapaklarını kendisi tasarlayabilmek için “Photoshop” öğrenmeye gidecek. Yoga ve meditasyon favorisi. Dekorasyona meraklı; sık sık evdeki eşyaların yerlerini değiştiriyor. İnşaat mühendisi olan eşi de Selanik göçmeni. Babası gibi bilgisayar delisi olan oğlu Murat mimar, kızı Özlem iç mimar. Özlem bir yandan da Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne devam ediyor. Ferda’nın en büyük hayali kitaplarının TV dizisi olması. Bakarsınız başrolde de kızı oynar. “İnsanlar evrenseldir”e inanıyor ve herkese sevgi vermekten yana. Tipik terazi. Hayatında denge arayanlardan. Ekim’in 23’ü; yani bugün onun doğum günü. Aile doğum gününü nerede kutlayacak, ne hediye aldılar, ser veriyor sır vermiyor.
Geçmişini bilmeyen geleceğini yönlendiremez
* Yazarlık serüveni başlayınca resim arka planda mı kaldı?
O kadar çok büyük bir birikimim var ki bir an önce gün ışığına çıksın istiyorum. Daha büyük dedemin öyküsünü bitiremedim. Resim de arkada kalmadı. Yeni kitabımın kapağını süsleyen resim 1.5 metreye 3 metre.. Ve 1. Uluslararası İzmir Sanat Bienali’nde sergilendi. ”1922 İzmir Yangını“ adlı bu eserimi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’ne bağışladım. Müdür Yard. Doç. Oktay Gökdemir‘e teşekkür ediyorum. Bu resimde barışı simgeleyen beyaz güvercin ve zeytin dalı var. Roman kahramanlarımda da Yunanlılar var, Ermeniler var. Barışa katkı bir kitap olsun istedim. Hatta teşekkür kısmında eşimin en samimi arkadaşı yunanlı dostumuz Dimitri Hahalompolus’a teşekkür vardır. Daha yeni 24 şehit verdik güneydoğuda. Toplumlar geçmişten ders alarak birbirlerine zeytin dalı uzatmalı.
İzmir’i Ermeniler yaktı
* 1922 İzmir Yangını ile gerçekler de ortaya çıkıyor bir bir.
Ermeniler, ”Eğer Türkler İzmir’e girerse yangın çıkaracağız, siz de bu yangını söndürmeye çalışırsanız hortumlarınızı keseriz” demişler. Kesmişler de. İzmir in meşhur İmbat’ı denizden karaya doğru eser. 5 ayrı yerde çıkıyor bu yangın. Öyle yerlerde çıkarmışlar ki rüzgarın yönü Türk Mahallesine doğru... Fakat Allah yardım ediyor terse dönüyor İmbat ve Hıristiyan mahallesine doğru esiyor. 2,5 gün sürmüş bu yangın. Sakallı Nurettin Paşa, “yangını söndürün” diye emir veriyor ama nafile. Şunları da öğrendim araştırırken. Rum soykırımı diye bir şey çıkaracaklarmış, bunu biliyor muydunuz? Ermeni soykırımı kabul edilir edilmez Amerikan senatosu alt komisyonundaki konuyu gündeme getirip 9 Eylül 1922’yi Rum soykırımı günü ilan etmek isteyeceklermiş. Önce Ermeni soykırımı kabul edilsin yol açılsın diye bekliyorlarmış. Kendime İzmir’in yakın tarihini misyon edindim. Nasıl yangın çıktı, nasıl 9 Eylül’e geldik, bunları gençler öğrenmeli.
* İki genç evladın var,onların tarihle ilgileri nasıl?
Çocuklar okumuyorlar... Bazen ben anlatıyorum, dinlemek bile istemiyorlar, sıkılıyorlar. Geçmişini bilmeyen geleceğini yönlendiremez.
* Seyahatte de çok şey öğrenilir. O zaman bol bol seyahat..
Yapıyoruz. Özellikle tarihi dokuyu gösteriyorum. Eşim gelemediği zaman bile annemi, çocukları alır, giderim bir yerlere. Yurt içi ya da yurt dışı. İki kere Girit’e gittik. En son Moskova turuna katıldık. Şimdi Küba planlıyoruz.
* Havana Purosu’nu bekliyorum...
KİMDİR?
İzmir’de doğdu. 1975 yılında İzmir Özel Türk Koleji’nden mezun olan Ferda Bozoklar Ardalı daha sonra, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi ve İngiltere’de bir yıl yabancı dil eğitimi aldı. Çocukluktan beri çeşitli deneme yazıları olan yazar, güzellik uzmanı eğitmenliği yaptığı sırada, çeşitli sağlık, estetik kitaplarını İngilizce’den Türkçe’ye çevirdi. Uzun yıllardan beri de resimle uğraşan Ardalı, çok sayıda kişisel sergi açtı ve birçok karma sergiye katıldı. ”Düşlerde Kalan Girit” ve ‘Eleni’nin Kızı Halime” adlı iki romanı var. Evli ve 2 çocuk sahibi.