Çoçukluk yıllarında, bağlardaki çalışmalarına ödül olan Fuar’ın dümenine geçen İZFAŞ Genel Müdürü, 81. İEF’deki dinamizmi bu sözlerle ifade ediyor...
81.İzmir Enternasyonal Fuarı ziyaretçilerini kapılarını açtı. 60 tan fazla ülke, yerli yabancı 1000 den fazla firma, 2 milyona yaklaşan ziyaretçisi olan İEF bu sene güzel bir takım oyununun eseri. Bambaşka ve genç bir fuar. Adeta 81’lik bir delikanlı. Geçmiş yıllardaki gibi karanlıkta kalan hiçbir köşe yok fuar alanında. Hayatın yeniliklerini gördüğümüz fuarda sadece ürün alanları değil saymakla bitmeyecek kültürel ve sosyal etkinlikler var. Bunların başında “Sen de hatırlat sen de anlat” sloganı çerçevesinde oluşturulacak bir fuar müzesinin temeline kaynak olacak “Cumhuriyet’in vitrini İzmir Fuarı” sergisi geliyor. 1933-1939 dönemini ele alan bu sergi Türkiye’de modernleşmenin, sanayileşmenin ve yaşamın her alanında çağdaşlamanın somut halini yansıtan IEF serüvenini anlatıyor. İEF için ünlü modacılar Özgür Masur ve Simay Bülbül tarafından özel tasarlanan tişörtler fuarda satılacak ve gelir Engelsizimir 2013 kongresine aktarılacak. Gençler için alternatif daha da bol. 30 firmanın katıldığı Motorsiklet ve bisiklet alanları, bilişim ve iletişim bölümleri, Road Show, Otomotiv sergileri gibi. Her gece bir ünlünün konser vereceği fuarda rock konserleri, söyleşiler, sergiler, seminerler, yarışmalar, çocuk tiyatrosu,yöresel lezzetler köşesi, sinema burada festivali ve Expo 2020 aktivite alanı sayabildiklerimiz arasında. Sadece fuarda da değil etkinlikler. Hemen hemen kentin her noktasında gösteriler var.
Ödülünün başına geçti
81. İEF’nda farkındalığı yaratan ekibin başındaki isim İzfaş Genel Müdürü Mehmet Şakir Örs yılların iletişimcisi. Dünyaya gözlerini üzüm bağları içinde açmış, Alaşehir’de. Aile ilkokul mezunu olmalarına rağmen mücadeleci ve girişken bir aile. Hem babası hem annesi CHP de aktif siyaset yapanlardan. Okullar kapanınca bağlara göçüldüğünde küçük Mehmet’te deliler gibi çalışırdı ailenin babasının yanında. Ödülü de İzmir Fuarı’na götürülmek olurdu. Özellikle mini trene defalarca binerdi. Mehmet Şakir Örs’ün Fuar’la ilgili o kadar çok anısı var ki.
Ortaokul yıllarında İEF’e geldiği bir akşam tüm parasını harcayıp teyzesinin Ballıkuyu’daki evine yürüyerek gitmek zorunda kalması bunlardan sadece biri. Babasının en büyük arzusu oğlunun gazeteci ve yazar olmasıydı. İlk yazısı 1970lerin başında Ant dergisinde yayınlandı; “Bir Çocuktan Sesleniş”
Üniversite döneminde artık Karşıyaka’lı olmuştur Mehmet. Bir yandan okuyor, bir yandan Tariş’te çalışıyordu. İşte o günlerde lise öğrencisi olan müstakbel eşini tanıdı. Karnı burnunda üniversite sınavlarına giren Demokrat İzmir’in efsane ismi Burhan Esen’in kızı Ferlal’i. Gelinin annesi Mehmet’le evlenmemesini öğütlemiş, ama dinleyen kim? Mehmet, “Rahmetli kayınpeder her sabah erken kalkar ,bakkala gider,gazeteleri alır,sonra tekrar yatağına dönermiş. Gazeteleri de yatakta okurmuş. Rahmetli kayınvalidem Ferlal’e tüm ömrüm gazete hışırtısı ile geçti.Bak senin de böyle olacak. İyi düşün,taşın,vazgeç bu sevdadan demiş” şeklinde anlatıyor öyküyü.
Örs çifti 31 yıldır evli. Siyasi düşünceleri, hayata bakış açıları ve zevkleri hep aynı. Çok olan hikayelerinden güç alıyorlar. Birbirlerine çok düşkünler. Ferlal Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi profesörlerinden. Çiftin İletişimevi diye bir şirketleri var. Tiyatro, edebiyat ve sinema tutkuları. Mehmet’in futbolla, Ferlal’ın dizilerle arasının olmaması birbirlerine daha fazla zaman ayırmalarını sağlıyor. Birlikte yazdıkları kitaplar da var, ”Yerelge” gibi. En sevdikleri şey seyahat etmek. Fırsat buldukça bir yerlere kaçıyorlar. Kozbeyli köyü ve Bozdağ kaçış noktalarından. Sabah işe gitmeden birlikte kahvaltı yapmak vazgeçilmezleri. Mehmet müdürlük teklifini aldığı Aziz Kocaoğlu’nu patronu yada amiri olarak görmüyor. İzfaş Genel Müdürü, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yol arkadaşı...
Kimdir?
Mehmet Şakir Örs,1956 yılı Alaşehir doğumlu. 1979 yılında E.Ü. İktisat Fakültesi Ekonomi Bölümü’nden mezun oldu. Devamında E.Ü. İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimi aldı. Ekonomik, sosyal ve kültürel konularda araştırmaları yayınlandı, çeşitli radyo programları hazırlayıp sundu. İlk ödülü 1985 yılında ‘Hasan Tahsin Gazetecilik Özel Ödülü” olurken ilk kitabı ‘Toprak İnsanları’ 1987’de yayımlandı. Bu kitabı “İnsan Sevgisi”, “İmbatın Türküsü”, Kır Çiçekleri”, ”Barış Güzellemesi”, ”İzmir Sesler Yüzler Sokaklar”, ”Sen ne alasın Alaybey” ve eşiyle birlikte yazdığı ”Yerelge” kitapları izledi.
Farkındalığı ekip yarattı
Sürpriz oldu fuar müdürlüğün. Ama güzel bir sürpriz...
-Büyükşehir Belediye Başkanımız önerince onur duydum tabii ki. Ailemiz için de sürpriz oldu. 3 kıtayı kapsayacak uzun bir gezi için paralarımızı yatırmış, seyahat gününü iple çekiyorduk. Birçok kişi vardı bu görevi bekleyen. Fuarı yazan, çizen, araştıran, fuarcılıkla alakalı olan. Teklif gelince tüm planlarımızı iptal ettik. “Böyle bir strese girmene ne gerek var“, “öyle bir dönemde niye sorumluluk alıyorsun” diyenler oldu. İzmir gönüllüsü bir aydın olarak kabul etmemek bana yakışmazdı. Belediyenin zor zamanıydı. Cicim aylarında herkes atlar göreve, önemli olan zor sıkıntılı durumlarda taşın altına elini koymaktır. Kentini seven insanların görevlerden kaçma,kendini uzak tutma lüksleri yoktur. Turnusol kağıdı gibidir bu durumlar, senin rengini gösterir.
Fuar müdürü olunca değişen ne oldu?
-Zaten fuarı yaşayan insanlardık.Yeni Asır’da yıllarca yazdım fuarı. Kentini bu kadar iyi tanıyan bir insanın fuarla özdeşlememesi mümkün değil. Sadece ekonomik yönünden, organizasyon yönünden bilgi eksiklerimi tamamladım. Ekip büyük şansım... İEF’nın bu karmaşık yapısında ciddi bir ekip var. Burayı evi gibi, ailesi gibi benimsemiş. Yıllardır fuar konusunda deneyim kazanmışlar. Öyle ki neredeyse fuarda yatıp kalkacaklar. Genç,güvenilir bir kadro...
O zaman başarı kesin.
-Bence de. Bu ekibe ağabeylik yapıyorum. Onların yeni projeler geliştirmelerine yardımcı oluyorum. Yeni vizyonlar koyuyorum önlerine. 81. İzmir İEF’nda bu farkındalığı göreceksiniz.
n Daha çocukluk yıllarından beri fuara gelen biri olarak nasıl bir fuar hayal ediyorsun?
-Fuar’a yürekten bağlıyım ben. Eşimle Kültürpark Evlendirme Dairesi’nde evlendik. İlk bilgisayarı, ilk televizyonu, ilk uzay mekiğini fuarda tanıdım. Broşür toplardık poşet poşet. Daha sonra evde tasnif ederdik. O yıllardan bu yıllara konsepti değişti fuarın. Herkes ”nerede o eski fuarlar“ demeye başladı. Gençler elini ayağını çekti fuardan. İEF’i şimdi yepyeni bir anlayışla ele aldık. Benim hayalim ticari fuarlar Gaziemir’e taşınınca buradaki holleri kongre merkezi haline getirmek ve İzmir Fuarı’nı bir festival alanına çevirmek. Yeşil dokuyu bozmadan kafeleri ve eğlence merkezleri olan, konserler, kültürler etkinlikler düzenlenen, yemesi içmesi ile gerçek bir festival alanı..
Süresi de uzar o zaman belki...
Gelecek kuşaklarla kucaklaşma başladı
81. İEF’in ana teması yaşamın her alanında tasarım. Gördüğüm kadarıyla İzfaş da fuarın yeniden tasarımına başlamış.
-Öyle oldu.İzmir Fuarı’na bir gençlik aşısı yaptık. Yeni kuşakların fuarla ilgilerinin sınırlı olduğunu gördük. Yaptığımız anketler bu düşüncemizin doğru olduğunu bize gösterdi. Gençleri ne kadar fuarla ilişki kurdurtabilirsek o kadar iyi olur.
Anket sonuçlarından söz edelim biraz da...
-Anketten gördüğümüz kadarıyla bu kentte yaşayan gençlerin üçte biri neredeyse hiç fuara gelmemiş, fuar coşkusunu yaşamamış. Gençlerin fuarı ziyaret etmeme nedenlerinin başında ise ‘yoğunum vaktim yok’,’hakkında bilgi sahibi değilim’ ve ‘bana çekici gelmiyor’ ifadeleri yeralıyor. Gençlerin fuardan ne beklediğini de anket sonuçlarına göre belirledik, motosiklet ve bisiklet için özel sergi alanları ayırdık. Gençler, en çok bilişimde, bilgisayar teknolojisinde ve iletişim teknolojisindeki yenilikleri öğrenmek istiyor. Kültürel yönde gençlerin ilgisini çekeceğini düşündüğümüz etkinlikler var. Rock konserleri, açık hava ve çim konserleri, sergiler, söyleşiler, sinemalar, tiyatrolar... ekler, kendilerini ifade edebilecekler. Fuarı yeni kuşakların sahiplenmesi aidiyet bağının kurulmasından geçiyor. Gençlerin öncelikleri farklı ama onlarla fuarı bir an önce buluşturmamız gerekiyor.
Hem 81 yaşında hem de delikanlı.
-Bu sloganımızın fuara tam oturduğunu söyleyebilirim. Bir İzmir geleneği olan fuarımızın onurlu bir geçmişi var. Zaten Türkiye’de fuarcılık İzmir’den başlamış. Atatürk’ün” Bu şehirde fuarlar kurun, sergiler açın” sözünden hareketle kurulan İzmir Fuarı’nı geçmişten geleceğe taşımak istiyoruz.
Tansaş’ın katkıları da büyük.
-Ana sponsorumuz. Zaten İzmir’den çıkmış bir şirket. Fuarımıza ciddi bir bütçe ayırdı. Hem ünlü sanatçıları İzmirlilerle buluşturacaklar, hem de tüm mağazalarında fuarımızın tanıtımını yapacaklar. 3.000 çalışanlarını bizim için seferber ettiler. ”İzmir aşkıyla Tansaş farkıyla” hazırladıkları çalışmanın fuarı bir festivale dönüştüreceğine inanıyorum. Fuar ziyaretçileri sadece1 TL ya Tanet güvenceli köfte ekmek ziyafeti çekebilecekler. Buradaki 50 m lik alışveriş arabası Guinness Rekorlar’ına girecek düzeyde.