Amasya’nın elması
Hoştur yâri sarması
Kadehle olmaz bu iş,
Doldur bu bakır tası.
Ortasından Yeşilırmak Nehri'nin geçtiği, şirin mi şirin Amasya’dan duymak istediğiniz destan mı, yoksa efsane mi? Tarihin her zaman diliminde şehir, olmasını bilene söylenecek birkaç söz, yazılacak birkaç hikayesi bırakıyor. Yeşilin ve mavinin harmanlandığı, Osmanlı döneminde de şehzadelerin eğitim gördüğü bu tarihî kent bir şekilde size sesini duyurup kendini gösteriyor.
Hadi gelin bu güzel şehrimizi beraber gezelim.
Amasya tam iki günde dolu dolu gezilebilecek bir şehir. Arabayla gidilmesi gereken yerlerin dışında, şehrin merkezini yürüyerek çok rahat bir şekilde gezebiliyorsunuz. Birçok kısmı yürüyerek gezince de, dinlenmek için seçeceğiniz otel çok önemli oluyor. Bu anlamda, gelmeden önce yaptığım detaylı araştırmalar sonucunda tercihim; beni fotoğraflarıyla en çok etkileyen mekân oldu; Melekli Konak. Burası tarihî dokusuyla ve mimarîsiyle, konaklama için gelen yerli ve yabancı misafirleri ahşap çatısı altında 19.yüzyılın sonlarına götürüyor. Bir aile işletmesi olan Melekli Konak'ta misafirler Anadolu misafirperverliği ile ağırlanıyor.
Otele eşyaları bıraktığım gibi Amasya sokaklarına bıraktım kendimi. Yürüyerek gidilecek tüm yerleri sizlere nokta nokta anlatacağım.
Otelden çıkınca sol tarafa yürüyerek devam ettiğinizde ilk geldiğiniz nokta Mehmet Paşa Camii oluyor. Burası 1486 yılında II. Bayezid’in oğlu Şehzade Ahmet’in lalası Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış. Ters T planlı caminin asıl ibadet mekânı kare biçimli ve yüksek tavanı sekizgen kasnaklı bir kubbeyle örtülü. Hemen yanında da Mustafa Bey Hamamı yer alıyor. Pandemiden dolayı içeri girmemiz yasak olduğu için dışarıdan bakıp geçtik ne yazık ki.
Veee en merak ettiğim yerlerden olan Sabuncuoğlu Şerafeddin Tıp ve Cerrahi Müzesi’ne hoş geldiniz! Amasya’da İlhanlı Dönemi’nden günümüze ulaşan tek eser. Özellikle yapının ön cephesi sanat bakımından çok değerli. Sadece Amasya Bimarhanesi’ne mahsus bir özellik olarak kapı kilit taşında diz çökmüş vaziyette insan kabartması mevcut. Sabuncuoğlu burada on dört yıl boyunca başhekimlik yapmış... Bu on dört yıla neler sığdırmış neler... Kendi yazmış olduğu ilk Türkçe Cerrahi eserden tutun, tüm o döneme ait tıp ve cerrahi aletleri, müzikoterapide kullanılan musikinin temel materyallerinin hepsi bu müzede sergileniyor. Burası beni çok etkiledi gerçekten.
Müzeden çıkınca yine yürüyerek devam ediyoruz. Karşımızda heybetli Saat Kulesi ve boydan boya Yalı Boyu Evleri.. Gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel bu şehrin... Biraz manzara eşliğinde nefes alıp sessizce yürüyelim hadi.
Köprünün sonundaki adreslerimiz sırasıyla Hazeranlar Konağı, Şehzadeler Müzesi ve Kaya Mezarları. Günü bu noktada bitiriyoruz, yarın için de gezecek yerimiz kalsın değil mi?
Şehzadeler Müzesi
Yalıboyu’nun en eski köprülerinden Alçak Köprü’nün ayağında, Kral Kaya Mezarları'nın eteklerinde ve Yeşilırmak'ın kıyısındaki eski sur duvarları üzerinde kurulu olan bu yer görülmeye değer.
Şehzadelikleri Amasya’da geçmiş olan Osmanlı sultanlarının aslına uygun resimlerinden yola çıkılarak yaptırılan heykelleri ve kendi dönemlerini yansıtan kıyafetleri ile müze oldukça muazzam.
Hazeranlar Konağı
Şehzadeler Konağı ile yan yana olan Hazeranlar Konağı, Amasya Defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından 1865 yılında yaptırılmış. Konak, adını burada uzun süre oturan Hezeran Hanım’dan almış. Hazeranlar Konağı dört eyvanlı, orta sofalı planı ile Osmanlı Dönemi yöresel sivil mimarî eserlerin özelliklerini yansıtan en güzel yapılardan biri. Gelmişken mutlaka burayı da görün.
Kral Kaya Mezarlığı
Harşena Dağı yamaçlarında yer alan mezarlar oldukça büyük ve taşlara oyulmuş yapıları ile ilgi çekici. Merdiven çıkmaya hazır olun. Burası hem sağ hem sol taraf olmak üzere ikiye ayrılıyor. Toplamda beş adet mezar var. Gelmişken hepsini görün derim. Nefes nefese kalsanız da değiyor inanın.
Otele tekrar yürüyerek döndüm. İtiraf ediyorum çok yoruldum. Kendimi odaya atıp hemen uyuyacağım. Yarın görüşürüz.
Güne çok güzel başladım. Hava harika, mis gibi bahar. Bahçede kediler ve köpekler. Burnuma da enfes kokular geliyor. Kahvaltıya indiğimde Amasya Çöreği ile karşılaştım. Dün tadına bakmayı çok istemiştim fakat vakit olmamıştı. Buraya özgü bir lezzet. Hızlıca kahvaltımı yapıp otelden çıktım. Gezilecek çok fazla yer vardı daha malûm.
Rotalarımız sırasıyla;
Arkeoloji Müzesi, 2.Beyazid Külliyesi, Minyatür Müzesi, Amasya Kalesi olacak.
Arkeoloji Müzesi
1925 yılında Sultan II. Beyazıt Külliyesi'nin bir bölümü olan medrese binasının iki odasında toplanan az sayıda arkeolojik eserler ile İslâmî Devir mumyaları bir araya getirilerek önce bir "Müze Deposu" oluşturulmuş.
Daha sonra eserlerin çoğalması ve teşhir edilecek yeni mekânlara ihtiyaç duyulması neticesinde, eserler 1962 yılında Selçuklu Döneminin anıtsal yapıtlarından olan 1266 tarihli Gökmedrese Camii'ne taşınmıştır. 1958 yılına kadar fahrî memurlukla idare edilen müze, aynı yılın haziran ayından itibaren de Müze Müdürlüğü'ne dönüştürülmüş.
İçeride çok ilgi çekici heykeller, lahitler ve mumyalar var. Mutlaka görülmesi gereken bir yer diye düşünüyorum.
Hemen karşıya geçip biraz yürüyünce 2. Beyazid Külliyesine geliyorsunuz. Burası da büyüleyici gerçekten. "Şehzadeler Şehri" Amasya sancağında, Sultan II. Bayezıd tarafından tahta çıkışının şükranı olarak Hicri 886’da, oğlu Şehzade Ahmet’in gözetiminde bir külliye yaptırılmış. Külliye; cami, aşevi, tab-hane (misafirhane) ve medreseden oluşmakta.
Aynı avlu içerisinde Amasya Minyatür Müzesi’ni görüyorsunuz. İçeride hem misafirhane var hem de simülasyon odası var. Burası da beni çok etkiledi.
Haydi buradan Kale’ye çıkıp gezimizi sonlandıralım.
Amasya Kalesi
Amasya Kalesi, Amasya il merkezinin kuzeyini kaplayan Harşena Dağı üzerinde. Harşena Kalesi adıyla da biliniyor. Amasya Kalesi’nin üzerinde inşa edildiği kaya denizden 700 metre, Yeşilırmak’tan ise 300 metre yüksekte bulunmakta. Bazı tarihçilere göre kaleyi Pontus Kralı Mithridates yaptırmış. Bazılarına göre ise de, Kumandan Karsan/Harsana yaptırdığı için kale Harşana/Harşena ismini almış.
Ayakta kalan güzel kalelerimizden birisi. Buraya araçsız çıkış çok zor, bu yüzden şehir merkezinde dahi olsa burayı araçla gezilecekler kısmına eklemenizi tavsiye ediyorum.