Cumhuriyetin ilk yılları
Kurtuluş savaşından çıkan ülke yorgun, millet yoksul.
Genç nüfusunu savaşta şehit vermiş, toprak bakımsız kalmış, hastalık yaygınlaşmış, su-gıda sıkıntısı had safhada bir memleket.
Ancak geleceğe inancı var, umutları fazla.
Ulu Önder Atatürk her yönüyle kalkınmış, yeniden yapılanan Türkiye hedefinde.
Yerel seçim tarihi kesinleşmedi ama belli.
27 Ekim 2013.
Siyaset fokurduyor, siyasetçi kaşınıyor.
Parti binaları yakında dolar, taşar.
Sevdalısı, meraklısı bir parti büyüğünü arar.
Cismi işaret edilsin, ismi aday gösterilsin.
İsteği; reislik olmadı meclis azalığı!
Başbakan ani çıkışla ateşledi:
“18 yaşına seçme yetkisi veren anlayışa diyorum ki; maden sen bu yetkiyi verdin, gelin 18’e seçilme imkânını da verelim”
Hassas konu. Kırmızı çizgili.
Siyasal tepkiler gelmedi.
Yorum yapılmadı.
İktidar partisi hareketlendi, muhalefete “hadi gelin, görüşelim” davetinde bulundu.
İşadamları Derneği.
Her şehirde var.
Her ilçede açıldı.
Her belde örgütleniyor.
Semtlere bile sıçradı.
Hepsi adam.
İzmir’in tam göbeği.
Alsancak Plevne Bulvarı.
Hava aydınlık, trafik hareketli.
Bir işyerine kurşun yağdırılıyor.
Faili bulunamıyor.
Yine İzmir’in merkezi noktası.
Bornova Belediyesi’nin resmi açıklaması:
“Başkanımız rekor kırdı.
3,5 yılda 500 nikâh kıydı”
Başkanın nikâh kıyma görevi tercihidir.
Yasa; “evlilik akitlerini icra eder” der.
“Gerektiğinde bizzat nikâh kıyar” serbestliğini verir.
Kelebekler kadar özgür...
Bayram çocukları kadar mutlu...
Erişilmez zafer kazanma ölçüsünde havalı...
Büyük ikramiye şanslısı gibi sevinçliyim.
0.02 lira borcumu ödedim.
Tahsilât makbuzunu cebime koydum.
* * *
0.02 kuruş.
Bir liranın yüzde ikisi.
Böyle bir paranın adı var, kendi yok.
Nakit ödeme şansı hiç yok.
Ama adamı ağlatır, bağırtır.
Hele devlet kurumuysa...