9 Eylül kutlamaları bitti.
Kavgası bitmedi.
Vilayet Konağı’na bayrak çekilecek/çekilmeyecek programı koca şehri karıştırdı.
En önemlisi, en kötüsü...
İzmir’in bir ve iki numara isimleri karşı karşıya geldi.
Vilayet ve Büyükşehir belediyesi.
Temsil gereği Valisi ile Başkanı.
Personel maaşları arttı.
Tüpgaz pahalandı.
Elektrik üç kez fiyatlandı.
Bakliyat, yağ, şeker, sebze mevsimine göre tırmandı.
Sonuçta, zam kaçınılmaz oldu.
TBMM Başkanlık Divanı, bu gündemle toplandı.
Sürekli artan maliyetler karşısında meclis lokantasının yeni tarifesi belirlendi.
Hükümetin politikası belli.
Milliler özelleştirilecek.
Devletin ana hizmeti Milli Eğitim de kademeyle özelleşecek.
Okullar arazileriyle satılacak.
Dershaneler kapatılacak.
Özel okullar teşvik edilecek.
İktidarların en çok başını ağrıtan eğitim/öğretim meselesi de böyle rahatlayacak.
Herkes biliyor, inanıyor, kabul ediyor;
İzmir Duruşu.
Sağduyusu, özgüveni, özverisi, inancı, inadı, sabrı, aşkı, sevdası, tutarlığı, kararlılığı, nezaketi, zarafeti...
Her yönüyle Milli marka.
Bu özelliğiyle İzmir, dünyanın konuşulan kenti.
“İlle de bizim olmalı” denilen, Türkiye’nin batıya açılan penceresidir.
Eğitime 4+4+4 sistemi getirildi.
Okul yaşı 72’den 66 aya indirildi.
Tartışması bitmedi.
Siyasilerin malzemesi oldu, her kafadan farklı ses çıktı.
Ana babaların kafası iyice karıştı.
Başbakan “Gidip rapor alanlar var, bunları evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum” açıklaması konuyu daha da alevlendirdi.
Ana muhalefet, uygulamanın bir yıl ertelenmesini “istirham” etti.
Enfes bir kitap hazırlandı.
Yayın değil aslında eser.
İnanılmaz lezzette anı ve fotoğraflar yer alıyor. Geçmişin güzelliğiyle, geleceği ışık tutuyor.
Azmi, çalışmayı, birliği, beraberliği, başarıları sergiliyor.
Eserin adı; “Ege Üniversitesi’nin Türkiye ve Dünyada İlkleri”
Üniversitenin mezunu, zamanla mesleki eğitmeni olarak gurur duydum.
Haksızlık etmeyin.
Karnınızdan konuşmayın.
Köşe bucak gizli konuşup, e-posta dedikoduları yapmayın.
Açık,net, cesaretli ve özgüvenli olun.
Aklınızda, içinizde ne varsa söyleyin.
HHH
“Yanına yaklaşamıyoruz, sinirleniyor” paranoyasından kurtulun.
Çeşme Alaçatı’nın eşi yok.
Sörf merkezi dünyaca ünlü.
Onun için sürekli Dünya Şampiyonası yapılıyor.
Son yıllarda eğlence merkezi oldu.
Tıkış tepiş doldu.
Her köşesi servete boğuldu.