Dediğini yaptı.
Taktı peşine 50 kişiyi, İstanbul’a götürdü.
Beyoğlu’nu gezdirdi.
Büyük Başkanlarla görüştürdü.
Bar, pavyon, meyhane yerine bir kafeye oturuldu.
Çaylar içildi.
Arzu edene kahve soruldu.
Çinli Filozof Lao Tzu der ki;
“Bir adamı bir gün doyurmak istiyorsan balık;
Bir adamı bir ömür doyurmak istersen olta ver.”
İzmir’in Seferihisar ilçesi buna inanmış.
Nohut-bulgur, ayakkabı-çorap, bayram parası-yılbaşı helvası gibi yönetimlerin bayat “Göz boyama, oy toplama” politikasını bitirmiş.
Çalışacak, kazancını yükseltecek adam var mı?
Mahkeme kararını verdi.
8 yıl 4 ay hapis.
Yargıtay onadı.
Henüz tebliğ edilmedi.
Yargı kararıdır.
Ne olduğunu, ne bittiğini bilmeden konuşmak, yorum yapmak doğru değildir.
Nasreddin Hoca’nın meşhur fıkrasıdır.
Eşeği çalınır. Teselli aradığı komşularından biri;
“Ah be hocam, ahıra kapı yaptırsaydın ya!”
Diğeri;
“Böyle uyku olur mu? Hiç tıkırtı duymadın mı?
Bir başkası;
“Eşeğin ayaklarını bağlasaydın” diye akıl verir.
Ölçü kaçtı.
İnternet çöplüğüne her türlü pislik karıştı.
Eleştiriler hakarete dönüştü.
Yetmedi; soy, sop, cibilliyete kadar alçakça karalamalar başladı.
Atatürk’e saldırılar kampanyaya dönüştü.
* * *
Bilen, bilmeyen...
Eşref Paşa.
İzmir’in Osmanlı döneminde iz bırakan belediye reisidir.
Hak, hukuku korur, eşitlik/ adaleti severdi.
Fakir fukarayı baş tacı ederdi.
Zengin, mal-mülk, han-hamam sahipleri vergilerden ötürü tutmaz, yıldızı barışmazdı.
Eşref Paşa sağlığa çok önem verirdi.
İzmir’de siyasi kapışma erken başladı.
Güzel yanı; laf dalaşı, fuzuli sataşmalı değil.
Belden aşağı vurma yok.
Çarşı esnafının kızgın rekabeti gibi.
Biri, “Biz bunu yaptık, milyarlar harcadık”
Diğeri; “Esas biz boş durmuyoruz. Yaptığımızdan daha çok yapacağız” heyecanında.
Nazilli.
Aydın’ın şirin ilçesi.
Toprağı, havası, suyu Allah’ın lütfu.
Çay dışında ne ekersen ek, bire iki ürün alırsın.
O kadar bereketli.
Tarihi çok eski.