"Muhteşem Kadın" bu yıl yabancı dilde film Oscar’ını kazanırken bana da sürpriz yapmıştı. Kesinlikle favorim değildi. Akademi üyelerinden büyük bir farkla oyları toplayıp, heykelciği Şili’ye ilk kez götürdü. Şilili yönetmen Sebastian Lelio önceki filmi “Gloria”da aşkı bulmak için çabalayan, varoluş mücadelesi veren, 50’li yaşlarda özgür ruhlu bir kadının hikayesini anlatmıştı. Bu kez Trans bireylerin karşılaştıkları zorlukları, şiddeti, muhafazakar tepkileri anlatırken evrensel bir sorunu Şili özelinde yansıtıyor. Böylesine çetrefil bir hikayeyi anlatırken de, en büyük desteği başrol oyuncusu, gerçek yaşamında da trans birey olan Daniela Vega’dan alıyor.
***
İleri yaştaki sevgilisinin yatağında ölmesi Trans Marina Vidal’ın hayatını allak bullak eder. Bir yanda çok sevdiği adamın kaybı diğer taraftan onun üst orta sınıf ailesinin tacizleri zor yaşamını daha da zorlaştırır. Polis dahil herkesin tacizlerinden bıkan Marina işleri kendi yöntemleriyle halletmeye karar verir.
Yönetmen Lelio bir kez daha baskıya karşı direnmeyi, hayatta kalma çabasını yücelten anlatımıyla seyircinin sempatisini kazanıyor. Filmin en büyük başarısı da böylesine tartışmalı bir konuda seyirciyi yanına alması.
Yer yer büyüleyici gerçek sınırlarında dolaşan anlatım yine de her sekansında Vega’nın olağanüstü performansına ihtiyaç duyuyor. Gerçek yaşamında şarkıcılık yapan Vega bu yeteneğini de sergileyecek çok sahne buluyor.
Kayıtsız kalınmayacak bir film.
Sesin çıkmasın, yoksa ölürsün
Korku, gerilim türünde yeni bir şeyler oluyor. Yeni yönetmenler ilk filmlerinde harika işler başarıyorlar.
Komedi filmlerinin ve “The Office” dizisinin oyuncusu John Krasinski yönettiği ilk korku filminde yaratık ve gerilim türünde değişik bir harman sunuyor.
Her şey “deja vu” gibi işlese de bir takım yaratıcı fikirler ve atmosfer yaratmadaki mahareti ürperten bir başarıya dönüşmüş.
Öykünün en büyük özelliği büyük bölümünde konuşma olmaması. Dünyada ses duyarlı kör yaratık türü yayılmıştır.
Ses gelen her yeri yakıp yıkan, ses çıkaran her insanı öldüren bu yaratıkların dehşetine iki çocuklu bir ailenin yaşamından tanık oluyoruz.
Ses çıkarmadan, sağır dilsiz dilinde anlaşan bu aile de annenin hamile olması büyük bir tehlikedir.
Kötü günlerde savaşması klişesi Gerilimi dibine kadar hissettiren bu başarılı korkuyu şiddetle öneriyorum.