Radiohead’in İsrail konseri ortalığı karıştırdı

Roger Waters ile Radiohead solisti Thom Yorke arasındaki söz düellosu, son haftalarda müzik dünyasını fazlasıyla meşgul etti. Her ikisi arasındaki anlaşmazlık konusu, Radiohead’in 17 Temmuz akşamı verdiği Tel Aviv konseri öncesi gelişti. Şubat ayında turne programına Tel Aviv’i de dahil ettiğini duyuran Radiohead’e beklenen tepki iki ay sonra bir mektupla geldi.

Filistin sorunuyla ilgili tepkisini dile getiren birçok sanatçı, farklı organizasyonlar altında on yıldan fazla süredir mücadele ediyor. Britanya’da bu işe öncülük eden sivil toplum örgütlerinden birisi olan BDS (Boycott, Divestments,Sanctions) yayımladığı açık bir mektupla Radiohead’i, kararını bir daha gözden geçirmesi konusunda uyardı.

Grubun geçmişte destek verdiği Tibet’e destek ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 50. yılı gibi etkinliklerinin de hatırlatıldığı metinde, “Sıra Filistinlilere geldiğinde niçin duruşunuzu değiştirdiniz?” sorusuna yer veriliyor. İsrail’in BM raportörlerinin de onayladığı ırkçı-ayrımcı (apartheid) politikalar uyguladığı ve bu ülkede bir sanat etkinliğine katılarak ülke yönetiminin dünya kamuoyunun gözünde normalleştirilmemesi gerektiği de mektupta yer alan önemli uyarılar arasında.

Stripe destekledi

Mektubun altına, aralarında Roger Waters, Thurston Moore, Young Fathers gibi müzisyenlerin de bulunduğu 50’den fazla sanatçı imza attı. Roger Waters’ın 2006 yılında İsrail ve Filistin’e yaptığı ziyaret sonrasında başlattığı protesto hareketi, yıllar içinde büyüdü ve bünyesine Brian Eno, Elvis Costello, Manic Street Preachers, Stevie Wonder, Lana Del Ray, Jarvis Cocker, Lauryn Hill, Pixies ve Kate Tempest gibi isimleri de katarak kurumsal bir yapı halini aldı.

Bir yıl kadar önce İsrail’de konser veren Bon Jovi’yi ağır bir dille eleştiren Roger Waters ve boykot yanlılarına göre, Filistin’deki insan hakları ihlalleri devam ederken İsrail’e konsere veya herhangi bir sanat etkinliğine gitmek İsrail devletini normalleştirmek ve politikalarına destek vermek anlamına geliyor. Artan tepkilere sert cevaplar veren Thom Yorke, en son geçen hafta, bağımsız İngiliz yönetmen Ken Loach’un “Artık karar verin” çağrısına, “Bizim İsrail’de konser verecek olmamız, Netanyahu’nun politikalarını desteklediğimiz anlamına gelmez. Aynen ABD’de konsere çıkarak Trump’a destek vermediğimiz gibi...” diyerek cevaplamış ve 19 Temmuz’da Tel Aviv’de olacağını bir defa daha vurgulamıştı. Yorke, sadece REM solisti Michael Stripe tarafından desteklendi.

İzmir’e tekrar geliyor

Nijerya kökenli ABD’li sanatçı Iyeoka, 4 Ağustos’ta Çeşme Marina Yat Kulüp’te konser veriyor. Sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda bir eğitmen, şair, aktivist ve TED Global üyesi... İlk olarak 2004 yılında The Rock By Funk Tribe grubuyla ‘Black and Blues’ albümünü yayımlayan Iyeoka Okoawo, son olarak 2010’da ‘Say Yes’ adlı albümü dinleyicilerle buluşturdu. Kendisini tanımak için aşağıdaki mülakata odaklanalım.

- Müzik yaşamınız nasıl başladı?

Müzik hayatım evimde başladı. Üç kardeşle beraber büyürken, en sevdiğimiz şey kendi şarkılarımızı uydurup KD60 kasete kayıt etmekti.

- ‘Simply Falling’ parçasının hikâyesi nedir? O parçanın ardından bu kadar ünlü olacağınızı biliyor muydunuz?

Birisine âşık olma tecrübesi üzerine bir tema yazmak istemiştim. Bazen bu tecrübe son derece beklenmedik şekilde ve hoş gelebiliyor. İlk önce şiiri yazmaya başladım, sonra duş alırken sözlere melodileri ekledim. Şarkıyı söylerken çok keyif aldım ve doğrusunu isterseniz bu kadar çok insanın bu parçaya bağlanacağını tahmin etmemiştim. Bu harika bir tecrübe oldu.

- Popüler kültürle ilgileniyor musunuz?

İlgileniyorum. Evrensel popüler kültürün gelişimine tanık olmaktan çok mutlu oluyorum. Bir yazar olarak insan doğasının nabzına yakın olmayı, ondan faydalanmayı ve gözlemlerimi şarkı ve şiirlere dönüştürmeyi seviyorum.

- İlk performansınızı sergilediğiniz yer neresiydi?

İlk kez bütün çocukluğumu geçirdiğim, Boston’ın bir mahallesi olan Mission Hill’da yerel bir kütüphanede ve çeşitli yerel etkinliklerde çaldım. 10 yıl boyunca her yaz, özgün ifadenin gelişimini teşvik eden Mission Possible adında bir günlük kampa katıldım. Dinleyici karşısına çıkma isteğim, lise yıllarında da devam etti ve okul korolarına katılmamı ve orkestrada ikinci keman olmamı sağladı. Kreatif sanatlara olan bu ilgim, Northeastern University eczacılık Bölümü’nü okurken de devam etti.

- Sizi herkes tanıyor. Ama halen sizi tanımayanlar için bize biraz kendinizi anlatır mısınız?

Ben bir anne, şair ve müzik yapımcısıyım ve farklı dinleyiciler için anlamlı anlar yaratan bir sağlık bilimciyim. Benzer sanatçılar için konserler düzenliyor ve işbirlikleri tasarlıyorum. Yıllar içinde tıpta ve eczacılıkta olan yeteneklerimi müziğimi ve sözlerime entegre ettim.

- Kimden ilham alıyorsunuz?

Durağanlıktan ilham alıyorum. Yüzünde gülümsemeyle, huzur içinde meditasyon yapan birini gördüğümde ilham alıyorum. Bir başka insana karşı fedakârlık yapan ve bir başkasını seven insanları görünce ilham alıyorum. Bir anne ve çocuğunun birlikte keyifli vakit geçirdiğini görünce ilham alıyorum. Kontrolsüz şekilde hayatın büyüsünün bilincinde dans eden insanları görünce en çok bundan ilham alıyorum.